Kurultaylar Senfonisi

Lâ-Edrî

'Amip misâli' esas DNA'ya bağlı bir surette bölünen Ulusal Birlik Partisi, hala nasıl duracağına dosdoğru karar verememişken; CTP-BG'de Genel Sekreter Akansoy'un temsil ettiğini varsaydığımız parti içi damar, Merkez Yönetim Kurulu'na 'yansıyacak mı yansımayacak mı' diye didiklenirken; hangi Genel Sekreter dengeyi sağlar da basına malzeme çıkmaz diye derin bir kulis fısıldaşırken; bir de başımıza Cumhurbaşkanı Eroğlu butonuyla DP'yi 'Demokrat Parti' çizgisinden Ulusal Güçler konseptine kaydırarak mazisinin hem kalbini hem de prensiplerini kıran Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş'ın partide Genel Sekreter Bengü Şonya'yı sindirme, mümkünse devre-dışı bırakma çabaları çıktı…

***

Siyasal yaşamımızın çağdışılığı, partilerde süren kurultayların ülke gündemini kilitleyişinden belli…

Genel Başkanlık derdi bitmedi bitmiyor… Mutlaka birileri birileriyle takışıyor… Takışma normal de oldukça sert laflarla dantel gibi örülen didişme nedeniyle hem seviye sürünüyor, hem de partilerin iç dalgalanışı her şeyi 'gizliden gizliye' kilitliyor.

Ulusal Birlik Partisi'nin dillere destan kurultayı, tüzük tartışmaları, mahkemeler, bölünme ve seçim diye uzadıkça uzayan senfoniyle başlayan memleketin kurultay derdi, henüz CTP'de kritik Genel Sekreterin belirlenmeyişiyle derinleşirken bir de Başbakan Yardımcısının partisi karıştı… Hangisi, hangisinden daha kritik bir surette karıştı hala bilinmez!

Partilerin karmaşası her şeyi kilitliyor. Kimin eli kimin cebinde, hangi operasyon hangi merkezden yürütülüyor çözülemez durumda…

CTP-BG'de Genel Sekreterlik için bir yandan "adım üzerinde konsensüs var" diyen bir Kutlay Erk duruşu var, bir yandan da ruhani lider Talat'ın her şeyi dikkatle seyreden ketumluğu…

'UBP'ye dönüş yolu maalesef kapalı' diyerek DP-UG'de Genel Sekreterliğe talibim diyen bir Hasan Taçoy'a mukabil UG konsepti içinde Genel Başkan ve Genel Sekreter arasında yaşananlardan 'rahatsızlık' duyduğunu anlatan bir Zorlu Töre var…

***

"Tüzük, Kurultay, Kongre" denen şeylerin adı hoş... "Partide Tüzük Kurultayı" diyerek telaffuz edilen şey ise uzaktan kulağa demokrasi tınısı kokusu vadediyor…

Oysa bu küçücük adada ne çok "şâir var demişti" bir şâir… Şiiri anlattığı bir konferansta…

Ne çok 'ulusal' gazete, ne çok 'çok unsurlu' siyasal parti ve ne de çok şair var şu yüzölçümünde…

Ve ne kadar çok dedikodu…

Meşhur sözün anlattığı bütün manalar ülkeyi ve meclisi kuşatmış halde: "Şeytan taşlamaktan tavafı unuttuk"