Freud'a methiye (2)

Yayın Tarihi: 28/01/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Ona sadık bir çetenin psikiyatriyi bütünüyle ele geçirmesinden daha azı O'nu memnun etmezdi. Freud bu muradına erebilmiştir! Çehresini 'cinsel düşe' indirgediği 'bilinçaltına itme' denen şey, modern 20 yy. en büyük fikirlerinden biri olmuştur. Yine de Freud, Kolomb gibi keşfettiği dünyanın yeni olduğunu fark edememiştir. O, 19 yy. biliminden zihni, birbirine karşı iki parçaya bölen ve 'nesnelliği' yalnızca rüyalarda gerçekleşen bir hayale dönüştüren bir psikoloji çıkarmıştı.

Freud, tüm nerotik rahatsızlıkların temelinde cinsel yaşamın yattığına inanıyordu ve kendisinin nevrozdan arınmış olduğu kanısındaydı. Gerçekten de kendi cinsel yaşamı, bazı rüya yorumlarının tamamının verilmediği yolundaki birkaç iması hariç, Die Traumdeutung'un yüzeyi altına gömülüdür. Freud'un, gizlemeye çalıştığı şey, yani büyük hırsı, kitabın dışında bırakılmamış, içine konulmuştu. Üstadımız, bilim dünyasına geç girmişti ve onu cezbeden şey, bir keşiften sonra duyulan katıksız entelektüel haz değil, zaferle havaya -hastalıkla- kalkan bir yumruktu.

Freud, eserinde, Viyana'nın en zor liselerinden birinde, 8 yıl süreyle sınıf birincisi olarak en ön sırada oturduğunu yazar. Yine bu şaşırtıcı bilim kitabında, en sevdiği ve "çok başarılıydım" dediği ders tarihti ve karşılaştığı bir iki sorun müzik ve matematikle ilgiliydi. Kendi ifadesiyle, avukatlıktan Yunanca hocalığına kadar birçok şeyi 'başarıyla' yapabilirdi.

Bütün nevrozları çocuklardaki cinsel gelişim evrelerine dayalı olarak açıklayan bir kuram geliştirdi ve histerinin nedeni olarak çocuklukta maruz kalınan cinsel tacizin yerine, çocuklukta kurulan cinsel fantezileri koydu.

Bunu, kitabında şöyle açıklar: "Hayli geniş olan tecrübeme göre ebeveynlerden birine âşık olmak ve diğerinden nefret etmek, çocuktaki fiziksel güdüleri oluşturan başlıca unsurlardan biridir. Bu keşif, Antik Çağ'dan günümüze gelen bir efsaneyle de doğrulanmaktadır; Kastettiğim Kral Oidipus'un efsanesi.. İlk cinsel arzumuzu annemize ve ilk büyük ve öldüresiye nefretimizi babamıza yöneltmek belki de hepimizin kaderidir. Oidipus gibi, bu arzuların farkında olmadan yaşıyoruz ve bunlar gün ışığına çıkarıldığı zaman, hepimiz gözlerimizi çocukluğumuza kapatmak isteyebiliriz".

Freud-çular için geçmiş, 'geçmiş değildir', mevcut bir şeydir. Psikanaliz belki nevrozu tedavi edebilir, fakat sinirsel enerji kayba uğramaz, dolayısıyla hiç bir anının izi tam olarak silinmez. Freud, özgeçmişinden söz ederken sinsice kullandığı , "ben" kelimesinin aslında orada olmadığını, eğer olsaydı, "kişiliğinin birçok gizli tarafını açmak zorunda" kalacağını yazmıştı. Freud, hırsını göstermemeye çalışmakla akıllılık etmişti, çünkü psikanaliz 1913'te zafer kazandığında, bu hırsı hoşgörüsüz, kıskanç ve herkesi dışlayan bir biçim almıştı. Kadim dostu Fliess, Freud'a -iyilik olsun diye- Rüya Kitabı'nın son formasının prova baskılarını düzeltip postaladığında, çok yakında ondan önce Breuer, ondan sonra Adler, Jung ve Rank ile aynı kaderi paylaşacağını veya Freud 1925'te ikinci öz-yaşam öyküsünü yazdığında, adını bile anmayacağını hiç aklına getirmemişti.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.