Bak ne oldu şimdi?

Ali Bulaç

Anlaşıldı bize tavaf yok, 2015'e kadar şeytan taşlamaya devam…

2004 Annan Planı döneminde yakın çevresine 'Kıbrıs'ta Çözüm için Papaz elbisesi bile giyeriz icabında' diyebilen Erdoğan bizi şaşırtmıyor, şaşırtmayacak!

Vatikan'ı 'tahta' kulübesinde 'çıyan yuvası' olarak niteleyen sonraları 'kendisine şefaatçi olacağım' diyen Gülen'in İzmir Kemeraltı'nda 'Karaoğlan Deccaldır' ilanını da hatırlamıyor değiliz! At izi, it izine karıştığından ne söylesek 'hedef gösterdiğimiz' varsayılacak. (belki de asıl tasarım bu)

**

Yargıda kendi kadrosu olmadığı için Paralel'le 'yararcı' bir politik ilişki geliştiren Erdoğan, buna karşılık 'iman hizmetinden' holdingleşmeye çoktan geçmiş ve bunun vâcibi tedbirli 'kurucu' politik ilişkiyi itinayla yürüten The Cemaat tarafından "dolandırılınca" işte bugünlere geldik… BBC'nin kâhin yazarları, aylar önce 'Erdoğan'ın askerlerle mecburen bir uzlaşıya gitmek zorunda kalacağını yazmıştı. Rövanşı zorunlu olarak bitiren (ki demokrasi, rövanşlar tamamlanmadan oturmaz) Erdoğan, ikon isim İlker Başbuğ'un tahliyesi ile Cemaat kadrolarına 'üzerinize salacak köpek çoktur' mesajı verirken, Cemaat de 'celladına mı âşık oldun bre şaşkın!' diye sayıklıyor.

**

İşi siyasi bir meseleye dönüştürmek dışında bir şansı pratik olarak varsayılamayan Erdoğan'ın tahliye hamlesi zincirleme neleri tetikler bilinmez ama bu kaostan 'eski devletin' en azından 'fikren' galip çıktığı anlaşıldı! Erdoğan'ın kendisini bu sarmalın içine 'yine bizzat kendisinin soktuğunu' söyleyerek ya da Cemaat 'kendi gücünün kurbanı oluyor' ve sair diyerek teselli olmanın zamanı çoktan geçti. 28 Şubat'ın halen sürdüğünü, başımıza bu işleri hep o mel'un günün açtığını kör gözümüze sokan bu kavganın başımıza açtığı işlere bak!

**

Ajans Press, çalışkan ajanstır! Kıbrıs'tan İlker Başbuğ'a mesajımı (diğerlerini ilettiği gibi) iletiversin!

Çıkar çıkmaz Doğu Perinçek'in de masum olduğunu belirttiğin o filozof görünümlü 'militarist' edândan vazgeç! Anlaşılan kendini hala başkomutan sanıyorsun!

Hele şu 'sadece yeniden adâlet istiyoruz' lafların da bir tuhaf! 'Yeniden' derken hangi dönemi kastettiğini anlamıyoruz çünkü… Sinsiliği bırak! Sanki de hukûki bir mücadeleyi bileğinin hakkıyla kazanmış gibi ilk günden eyleme koşup hırlama da her haftanın başı karakola sessizce git ve isbât-ı vücut imzanı şöyle ıslak ıslak atıver.

**

Sistemin içinde olmak nedeniyle etrafta mecburen dolanan masumlara gelince tavsiyem şu ki kaybolun ortalıktan! Zira tarafların zıvanadan çıktığı kestirilemez yeni istikbalde öyle bir ezilirsiniz ki mumla ararsınız bu günleri…

Çünkü Dolmabahçe'ci Kemalistlerin yeni umudu Cemeaat'in cevaben Yaşar Büyükanıt üzerine oynayarak konuşturmak olabilir… Olur mu olur! Önce bir One Minute kaseti… Ardından bir de Roboski kaseti… Bir de bakarız duâyen Bedrettin Dalan iniverir Atatürk Havalimanı'na… Balbay'la birlikte Yeditepe'nin dehliz arazilerine akarlar! Amme fesatçısı Tuncay da yolda zaten… Ne olmaz ki artık!

Kaçın ey masumlar kaçın!.. Anlamaz tabiatınız bu işlerden netekim!

Dünyanız yansa da ukbânızı olsun kurtarın! Kalben kimseye bulaşmadan has daireye dönün!