Esas sufle

Yayın Tarihi: 20/03/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Kasetleri dinlemiyorum, dinlemem. Çünkü bana vadettiği şey ölçülerimde yok"

Dücane Cündioğlu

Türkiye'de yaklaşan seçim virajı daraldıkça kaset havuzu da zenginleşiyor. Bu havuzdan esas görüşüne göre dilediğini seçip, beğenip fikrine malzeme edebilirsin… Artık servis edilen kayıtlar yolsuzlukla ilgili olmaktan da yavaş yavaş çıkarak bireysel gevşeklikleri, günahları da noktasal atışlarla hedef almaya başladı… İngiliz basınının geçtiğimiz haftalarda öne sürdüğü gibi yolda 'görüntüler' de olabilir.

**

O kadar alıştık ki kayıtları dinlemeye 'dikizleme' hakkında düşünmez olduk…

'Yasaldır-değildir' de ölçü değil… Yasa dediğin işte bir günde ters yüz oluveriyor…

Hakikatin peşinde koşan biz zavallıların daha sağlam ölçüleri derhal edinmesi gerekir…

'Savaştayken mübah' sisi nedeniyle bana göre hakikat, taraflar için artık görülemez bir uzaklıkta kalmıştır. Bu, özünde fazlasıyla 'üzücü' olması gerektiği halde ve en yakın sürede bir çaresi de kestirilemediği halde savaşın taraflarından birine biat etmemişlerin ya da etsen de -sen zaten bizden değilsin; sen de kimsin, diyerek ciddiye almayacak- cephelerin birine mensupmuş gibi 'sevinmek' ya da aksine bu kayıtları dinledikçe 'yıkılmak', esas fısıltılı şeytanın üflediği suflelerden biri gibi görünüyor.

**

Dinin imanın tüm versiyonlarında "devlet malından takunya tokası dahi çalanın yeri olmadığı" gibi "bireylerin günahını dikizleme ve bunu afişe etme" de yoktur. İslam tarihinde ayyaş adamın ev duvarından atlayarak 'hah işte seni yakaladım!' diyen bir halifenin kadı karşısında idareciliği düşmek üzereyken -inandığı Allah karşısında dikizlediği için mahcup olarak tövbe etmek zorunda kalan- halifeler olduğu gibi, hırsızlığı dedikodu seviyesinde ayyuka çıkabilmiş bir idarecinin cenaze namazına katılmamak gibi bir gelenek de vardır…

Yani Türkiye'deki kavganın taraflarından biri Cemaattir (bu işler bizim operasyonumuz değil, diyorlar) diğer tarafı da AK Parti'dir diye (Bunlar casus, çaldımsa namussuzum diyor) meseleye dini referanslarla bodoslama bakmaktan vazgeçmeliyiz.

Türkiye'de 17 Aralık sonrası İslam tarihine 'ilk fitne' olarak geçen Sıffin Savaşı'nın neden çıktığını, dönemin siyasal ayrıntı ve tartışmalarını, tarafların argümanlarını Müslümanlardan daha çok "solcuların" bildiğini hayretle izliyorum…

**

Türkiye'de solcular, darbeler zincirlemesinde Müslümanlardan daha çok çekti. yıldızları hiç parlamadı; hatırladıkları bir eşref saatleri yok? En azından Müslümanlar son 10 yılda -fert bazında- yozlaşacak kadar rahat ettiler…

Havuz medyası denen camiada zaten gönüllü ve her zaman bulunur cinsten "yalakalara" şaşırmak bana göre kolayı… Zoru ise Cemaatin kalem-şörlerinin yalnızca bir yıl evvel AK Partiyi neden övdüğü, kendilerine göre her şeyi bildikleri, gördükleri halde neden bu kadar beklemiş olduklarına ilişkin 'ahlaka' dair esas sorudur…

İslami kesimin bir kısmının düşünmesi gereken sorulardan biri de şudur; özel hayatında dine ve gereğine karşı Adnan Menderes'ten daha "gevşeği" olmadığı halde neden Müslümanların "kahramanı" olabilmişti de namaz kılan, mevlit okutan İsmet İnönü, yine aynı kesim için devamlı hatırlatılması gerekecek kadar unutulmaz bir zalim olarak kalabilmiştir?

Velhasıl 'aktör olan inananların' imajı yerle bir olmuştur. Derin laiklerin dediği gibi 'buna yazık olduktan sonra yaşasın istikbal!'…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.