Bizim Catherine ve bizim dangalaklar

Yayın Tarihi: 02/04/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
ABD Dışişleri'nin balkan tadını hatırlatan kızıllığı unutulmaz sarışını sözcü Marie Harf, çerçevesi genç kızlıktan kalma o çalışkan gözlükleriyle "Pensilvanya'da yaşayan beyefendiyi unutun. Türk hükümetiyle ikili bir ittifaka sahibiz" diyene kadar köşk yolu arsız otlardan temizlenen Erdoğan'ı kutlayan ilk lider bölgede yalnızlığı Erdoğan'dan da beter olan Putin oldu… Müstakbel Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı resmi olarak kutlayan 3'üncü lider ise KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu idi… Tebrik ya da ilk tepki kronolojisinde Putin'le Eroğlu'nun arasına ise ilginç bir isim girdi… Kim O?

Tabi ki bizim Catherine…

**

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton…

Adı Catherine bir kere… O hikemî dilini açmazsa olur mu hiç? Ashton, bizzat DNA'dan hemşerim olan, Batı Balkan, Rusya ve Türkiye uzmanı sözcüsü Maja Kocijancic aracılığıyla yaptığı açıklamada "bir aday ülke olarak Türkiye'nin artık AB'ye üyelik müzakerelerinde ilerlemesi" gerektiğini söylüyor sıcağı sıcağına… Tabi Asya'da başına çetrefilli belaları saran AB, Ukrayna'da çevirdiği acemî entrikaları nedeniyle ABD'nin de başına Putin belasını açtığından bir süre daha bölgenin Karantinaya alınmış liderleri için böyle sempatik açıklamalar yapmayı sürdürecek…

**

AB Komisyonu'nun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu kavanoz (fago) gözlüklü Üyesi Stefan Füle, bir ümitle illâ ki resmi sonuçları bekleye dursun bizim Ashton, seçimlerden çıkan Erdoğan'a hukukun üstünlüğü ve temel haklara ilişkin Avrupa standartlarıyla uyumlu reformlara odaklanılması gerektiğini ifade ediyor… Çoğunluğun parçası olmayan vatandaşlara erişimin önemine vurgu yapan Catherine tabi ki haklı…

Fakat ikide bir de 'bizim, bizim' dediğim Ashton'ın zâtını kritik kılan şey, iki yıllık aranın ardından yeniden başlayan Kıbrıs Müzakereleri'nde üstlendiği rol…

Kıbrıs'ta bugün Al Veri'i ve Köprü Kurucu Önerileri konuşuyorsak eğer, bu son Çözüm konjonktüründe uluslararası kadın diplomat, bürokrat ve siyasi isimlerin süreci belirleyici müdahaleleriyle gerçekleşmiş, öyle ki Ortak Açıklama'nın hemen ardından "Sürecin Patronları Kadınlar" başlıkları atılmıştı…

**

En evvel bölgeye ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu katalizör Bakan Yardımcısı Victoria Nuland gelmiş; BM Özel Danışmanı Downer'in adadaki görevini devrettiği BM Genel Sekreteri Kıbrıs Temsilcisi ve UNFCYP Misyon Şefi Lisa M. Buttenheim 'ben de varım' demiş; Rum tarafının içinde bulunduğu ekonomik krizin pençelerinden kurtulabilmesi için IMF adına Troyka'nın Kıbrıs Misyon Şefliğini yürüten -kimilerine göre Güney Kıbrıs adına tüm kararları alan- Romanyalı Delia Velkouleskou ile birlikte bizim Catherine Ashton da, AB toprakları içerisinde Kıbrıs konusunda söz sahibi ve Türkiye'nin AB üyelik sürecindeki en önemli oyuncusu olarak ortaya çıkmıştı…

**

Yeni HSYK hikâye… Esas Kıbrıs Meselesi, hala Türkiye'nin AB süreci içindeki en berbat hukûki sorunu olarak duruyor. Türkiye'nin AB macerasındaki kilit ismi Ashton'dan Kıbrıs özelinde yeni sesler vermesini bekliyoruz.

Ancak aramızda -nasıl bir dangalaklık türü ise artık- "hem adada hemen Çözüm olsun, hem de şu Erdoğan devrilsin" diyenlere "Kıbrıs'ta Çözüm çabaları Tarihi" literatürünü, 2. Cumhurbaşkanı Talat'ın ağzından mı aktarayım yoksa tamamen yarı akademik mi takılayım doğrusu şimdilik karar veremedim…

Bilhassa bizim dangalaklar hakkında daha iyi şakısın diye "gözleri oyulan kör saka kuşu" misali ötmeyi sürdüreceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.