The...

Yayın Tarihi: 02/04/14 15:59
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
(Bu yazı, kitleyi hiç ilgilendirmeyen birkaç teknik, mesele hakkında vicdani bir tutanaktır)

Biz, hâlâ teoriyi has bahçeden perakende yazdığımız için bu konuda pazarlıksız eminiz… Kitabımızın bir olduğu zannedilse de ayrılığımız mukaddimede ikidir; Birincisi siyaseten; İkincisi ilmen…

The Cemaat, ilk kez çoğunluğun karşısına çıktığı halde, "ama ilk kez de olsa bir iktidarla savaşmayı bu kez göze alabildi" diyerek bunu 'erdem' kaleminden anlatanlar başından beri tâ Muhakemât'a kadar derin bir ilmî yanılgı içindeler…

Tabi gel de bunu esas tahsili Sony VHS, olmadı BETA kasetler zamanında kalan; Kul Ahmet misâli 'tek ceket' nüktesini dahi anlayamayan The Cemaatin Ramsey marka gömlekli ağa beyleri ve ağa ablalarına anlat…

The Cemaat, en çok Acem Uşşakları diyerek horon tepindiği, İran diye diye Şia'ya çattığı halde ne hikmetse yine aynı Cemaat, o şia'nın 'bu şartlar altında Tape Terörü mübahtır' ruhsatını fütûrsuzca kullanarak bel altından vurabildi.

Ruhsat işinde 28 Şubat fetvâlarınızı aratmayan bu tercihinizi ne yapacağız?

"Ben batacaksam herkes benimle hemhâl gark olsun" anlayışı, nasıl oldu da bu kadar ileri gidebildi ve kendini bu konuda hala kandırabiliyor?

Kavga yeni değil kısmen eskidir, deseniz de ummân zannettiğiniz yüzeyde bu çatışmanın kadîmliği ile ilgili bir alâmet-i fârikaya rastlayamıyoruz!

Piramidin tepesi biz has bahçeyi kata ilgilendirmez. Zira sözde eski kavganızın kamuya yansımış eski nüshaları yok piyasada… Bir yıl evvel pek müsterih idiniz…

Siyasette aktör olmaya talip olduğunuz halde siyasetin pis dilinden şikâyet ediyor, "korkma, titre" nakaratını üfleyebildiğiniz halde "taraflar eşit değil ki" diye şerh düşebiliyorsunuz.

**

"Ayakkabı kutularının canı cehenneme, gayr-i meşruluğun Allah belasını versin" diyoruz ancak hala "gördün mü kutuları, gördün mü makarnacıları" diye sayıklıyorsunuz…

Biz, sizi bu dünyanın neresine koyacağımızı şaşıralı bir 28 Şubat geçti… Biz "öteki" iken siz "Leyla"dınız da biz Leyla olduk da siz ne ara ötekileştiniz?

Siyaseten, papaz okullarıyla aranızı hep iyi tuttuğunuz halde 'böyle ağır lafları kâfirden dahi işitmedik" diyorsunuz rektörlük ağzı ile… Değil küferâ, zındıklarla bile aranız bu kadar iyiyken size kim çatmış olabilirdi ki? Elbette çatsa çatsa bir Dahhak vüzerâ çatacaktı ki, onun da canını gönüllü olarak siz kurtarmadınız mı demokrasi adına…

Ne oldu zalim karşısında ihtiyat tavsiye eden hallerinize? İşte Cumhur-u Reisliğe taşıdınız… Bu mu deha strateji? Bu mudur yani "büyük" yarar için göze alınan "küçük" zarar? Biz mi pek sâfiyiz de siz satrançta usta oldunuz? Biz saf, siz mâhir iseniz durum daha da vahim değil mi hem?

**

Biz has bahçede edebiyata pirim vermediğimiz halde yine "cerbezenin" ilm –el yakînini sizden öğrendik! Utanmaz sözcüleriniz arasında Kastamonu, Barla nüshalarından siyasete propaganda devşirenlere hayranlık duyan el-insafsızlar var!

Bakınız; has bahçe için The Zaman katiyen bitmiştir!

Şimdi kala kala elinizde her seferinde yaptığınız gibi "vaktini çalmaktan dahi imtina özrü içeren" diplomasi dilinde yazılmış bir "af mektubu" kaldı.

Çekinmeyin çekinmeyin… Cebren eski devletle uzlaşmaya mecbur ederek her şeyin daha da berbatına sebep olduğunuz "uzun adamdan" generallerden birkaç kez dilediğiniz gibi yazılı bir özür dileyin de sıkıştıkça içtihat ettiğiniz şükran ve özür geleneğiniz bozulmasın!

Bunu da yapın da vicdanen daha rahat atıp tutabilelim artık!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.