Nerede bu psikopatlar?
Uzmanlar psikopatlara dair "iş arkadaşınız, komşunuz psikopat olabilir" diyerek uyarıyorlar ve onların bize çok yakın "sımsıcak" kişiler olduğuna ilişkin "şüphe" duymamız gerektiğini ifade ediyorlar
Psikopatların umûmi kanının aksine "sosyal kişiler" olduğunu ısrarla vurguluyor bu uzmanlar ve "sosyal kişiliğin de" ötesinde "popüler" olmasını başarabilmiş şahsiyetler olduğuna dikkat çekiyorlar
Bu uzmanlardan biri (şükür ki bu kez İsviçreli bir bilim adamı değil) İngiliz Telegraph Gazetesi'ne konuşan ve kariyerinin 40 yılını "psikopatları araştırmaya vakfeden" dünyanın en ünlü kriminal psikiyatrlarından Prof. Robert Hare
"Psikopatlara çok yakınız. Ancak işaretleri bilmediğimiz için tehlikenin ne kadar yakınımızda olduğunu fark edemiyoruz" diyor
Psikopat denilince akla hemen seri katillerin, "sanata yatkın" vahşi suçluların geldiğini ancak birçok psikopatın normal insanlar gibi hayatlarını sürdürdüğünü söyleyen usta psikiyatr Hare, 'Shakes in Suits/Takım Elbiseli Yılanlar' adlı kitabında "psikopatı" fark etmenin işaretlerinden bazılarını açıklıyor
**
Biz "masumlar" için derlenen bu "işaretlere" göre psikopat denen zevatın daima "gizli bir ajandası" olurmuş Kesin "kontrolü" sağlayacağı noktaya kadar "sempati" kazanmaya, göze hoş görünmenin inceliklerine hâkim; güven vermeyi ya da gerçek amaçlarını gizlemeyi muhakkak başarırlarmış
Bunların topyekûnu kurnaz ve yüzeysel ilişki kuruyorlarmış Yüzeysel dedikse aldanmayın; hep samimi ve fakat manipülatif, illâ ki "pişmanlıktan" yoksun nefes alırlarmış
O'nu duygusal açıdan sığ; vurdumduymaz olarak tanımlarmışız
Empatik görünseler de eylemlerinin "sorumluluğunu" kabul etmede "ustaca" isteksiz bir halleri varmış
Can sıkıntısından yakınanları da oluyormuş aralarında bazen "Parazit" yaşam tarzını kurumsallaştırırlarmış
Uzun vadeli hedefleri genellikle "orta vadede" çakılı kalırmış ama fevkalade "sabırlı" olmasını "suça meyyâl" karakterleri gereği itinayla korurlarmış
**
"Takım Elbiseli Yılanlar" adlı eserin yazarı Hare, psikopatı ele veren bazı soruları "saf" okuyucu için şöyle sıralıyor;
"Verdiği sözlerden vazgeçiyor mu?; Başkalarının yaptığı işin üzerinden kendini öne çıkarıyor mu?; Değişken ve güvenilmez mi?; Ahlak kurallarını ve prensipleri hiçe sayar mı?; İnsanları birbirlerine karşı kışkırtır mı?; Zorbaca davranır mı?; Yakınlarınızdan birini kaybetseniz, kendinizi toparlamanızı öğütler mi? (ilginç bir madde). ;Mantıksız mühletler koyar mı?; Amaçları uğruna insafsızca davranır mı?; Ufak bir sorunla karşılaştığında sinirden köpürür mü?; Abartılı samimiyet gösterileri yapar mı?; Dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneder mi?; İki-yüzlü müdür?; Kişisel derinlikten yoksun mudur?; İşler ters giderse başkalarını suçlar mı?; Vicdan eksikliği var mı?; Karşısındakini kolayca kandırabiliyor mu?; İntikam dürtüsü güçlü mü?; Başkalarıyla alay etmekten hoşlanıyor mu?".
**
Bu sorulara içten içe sinsice belki de kaçarak- verdiğimiz yanıtlar, her gün ve gece Televizyonlara çıkan; her sabah beyânatlarını gazetelerden okumaktan keyif alan; kürsülerde atıp tutan; kulislerde "nakış gibi" işleyen; yerel seçim harareti nedeniyle de birbiriyle boğuşan; organize olan; entrika yüklü fikirleri teâti eden bizim siyasilere ve onların "kariyerist beslemelerine" işaret etmiyor mu?
Belki de vaziyet kişisel hayatımıza işaretle- daha da vahim bir tabloyu ortaya koyuyordur!
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.