Bizim usûl '1 Mayıs'
**
1 Mayıs'ı benim gibi "profesyonel işçiler" 'neşe ile' kutladı adada Ortalama 600 TL'lik 1 Mayıs'a özel harcırahını (mangala sucuk ta atabilsin diye) alan Lefkoşa Türk Belediyesi çalışanları hariç kamudaki memurumuz ise biz "işçi burjuvalara" misilleme olsun diye şöyle yaptılar: 1 Mayıs Perşembe gününü 2 Mayıs Cuma'ya, 2 Mayıs Cuma Gecesini mübarek 3 Mayıs Cumartesiye, oradan -bereket versin diyerek- 4 Mayıs Pazar'a (araya Cuma gününün girmesi nedeniyle) üleştirerek 1 Mayıs denen bayramı zincire bağlayarak büyük bir tutkuyla "götürdüler"
**
Kıbrıs'ta 1 Mayıs'ı öğle vaktine kadar uyuyup (malumunuz işçiler yorgunluktan hep horlarlar) eğer -4 çeşit et türüyle bezeli bir mangal partisi de yoksa- hava karardıktan sonra, yani ortalama bir Avrupalının akşam yemeği saatlerinde kutlamak üzere sokağa inme geleneğinin bir kökeni olmalı, diye bu yıl da düşünmedim desem yalan olur. (hani hava sıcak da değil)
Anlaşılacağı üzere 1 Mayıs'ı Türkiye'de yasaklayan, bir dönemin meşhur Takrir-i Sükûn Kanunu'nun bizim coğrafyaya uğramadığı hızla kavranabilir
Mesele böyle olunca "1 Mayıs" yazısını da "5 Mayıs'ta" kaleme almaktan doğrusu hiç de imtina etmedim.
**
1 Mayıs İşçi Bayramı, bu yıl Kıbrıs'ta yeni Çözüm çabaları kapsamında Kıbrıslı Türkleri ve Rumları (yani milliyeti olmayan işçileri denmek isteniyor) 56 yıl sonra iki toplumlu bir vizyonla Taksim Sahası'nda bir araya getirdi. 'Çözüm' kastedilerek 'Barış' çığlıkları atıldı
Bu "56 yıl sonra" masalı da bize mahsus bir 1 Mayıs klişesi olarak elbette manşetlerdeki yerini aldı.
1997'de (sınır kapıları henüz mühürlüyken) 21 Mayıs'ta Burak Kut ile Sakis Rouvas'ın Taksim Sahası'ndaki konseri (Burak Kut'un otobüsü taşlanmıştı) sayılmazsa en son 2007 ya da 2008'de iki toplum ve örgütler; dönemin Kıbrıs Barış Platformu organizasyonuyla "1 Mayıs için" yine -adı ruhuna aykırı- 'Taksim Sahası'nda değil miydi? (üstelik bugünkünden daha kalabalıktı)
Hâsılı hafızası kıt bu yılki ortak 1 Mayıs şenliğinde "Dayatmalara Hayır" sloganları atıldı ama nedense pankart yoluyla "Milli Servet Hidrokarbon Peşkeş Çekilemez" denmedi.
**
Türkiye'deki esas Solcu'ların 70'lerin başı 80'lerin ortasında, 1 Mayıslarda (muhakkak İstanbul'un Taksim'inde uygulamak üzere) Kıbrıslı Türklerden neler öğrenmiş olduklarına neşeli olsun diye- değinmeden geçmeyeyim.
Daha iyi ötsün diye gözleri oyulan kör saka kuşu misali abartılı bir özgüvenle yazdımsa bu 1 Mayıs satırlarını, Kıbrıs'ta Sol'culuğu ve literatürünü yıllarca duâyen gazeteci merhum Dr. Doğan Harman'dan bizzat talim ettiğim içindir.
Marx'la Mevlana arasında "ontolojik bir bağ" kuracak kadar Sol'cu olan Harman, uzun mesai saatlerimizin birinde Türkiye'de Deniz Gezmiş'le aynı battaniyeyi paylaştığı bir akşamı anlatmış ve "Türkiye'deki solculara silah kullanmasını, Molotof kokteyli hazırlamasını biz öğrettik, çünkü onlar bu işleri bilmezlerdi. Oysa biz Kıbrıslı Türkler, 12-13 yaşlarında mücahit olduğumuzdan çok iyi bilirdik. Bu yönüyle Türkiye'de o dönemin Solcu'ları bize borçludurlar " demişti
İşte bugüne mahsus bizim post-modern Sol'cular bunu da bilmez ki övünsün!
**
Neyse
1 Mayıs'ı ben, ulusal bir gazetemizin (hala piyasada gazetelerimize 'yerel' diyen Yazı İşleri Müdürleri var) "işçiye çifte bayram" sloganıyla bir promosyon olarak verdiği Doritos cipsi ve Pepsi marka kolayı içerek kutladım. Mutlu olsun
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.