Fazıl Küçük'ün 11 Temmuz üslûbu

Yayın Tarihi: 12/07/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Halkın Sesi Gazetesi'nin o günkü künyesi, Yıl: 2 Sayı: 253 der…

Mevsim ilkbahar 1943'tür…

Halkın Sesi Gazetesi kapatılır…

Baş-yazar ve sahibi, nam-ı diğer "Mücadele Lideri", yani "şef koordinatör" Dr. Fâdıl Küçük, (künyede doğrusu yazar: 'Fadıl') gelişmeyi okuyucuya ön sayfadan nakleder…

Küçük, kapanan gazetesinin kapağında kendi köşe yazısını manşet tadında verir ve baş-yazar olarak "elîm kederini" aktarır…

Bugünün Kıbrıs Türk Basınında hasb-el kader "köşe" işgal eden ve yaptıkları bütün iş dedikodu nakletmek olan üslupsuz "yazarlarımızın" okudukça ibret alarak utanması gereken o yazıyı #Karantina Köşe'sine –Kıbrıslı Türklere mahsus- 11 Temmuz Basın Günü vesilesiyle aktarmayı pek münâsip buldum…

**

Fazıl Küçük'ün 21 Nisan 1943 imzalı üslûbundaki zarâfete bakar mısınız:

"__Bundan tam üç ay evvel bir öğlen zamanı hükümetin resmî iki yüksek memurunun acilen beni görmek istediklerini öğrendiğim zaman fevkalade bir ahvalle karşı karşıya geleceğimi tahmin eder gibi olmuştum.

Acaba ne var ne oluyor?, diye bir üzüntü kalbimi sıkıştırıyor ve âdeta serbestçe darabanına mâni oluyordu…

Hele dimağımda saniyede bin bir şimşek parlıyor ve hiçbir şey düşünemez gibi olmuştum. Nezâketle yanıma yaklaşan memurların en küçük hareketini takip ediyor ve bir an evvel ağızlarından çıkacak sözün ne olacağını bekliyordum.

Fil-hakîka bir tanesi elini cebine uzatarak çıkardığı kâğıdı okumağa başladı…

O zamandır ki beni bekleyen felâketin ne olduğunu anlamıştım: Gazete Müsteşar Hazretlerinin emriyle üç ay müddetle kapatılmış bulunuyordu.

Bu müthiş ve çok ağır ceza karşısında bir adım ne ileri ve de geri atamayarak yan tarafımda bulunan bir koltuğa yığıldım kaldım…

Acaba bir yanlışlık mı var, diye yanıma bırakılan kâğıdı tekrar ve tekrar okudum.

Ancak yanılmıyordum: artık Halkın Sesi susturuluyordu…

Bu hâdise günlerce asâbımı tahrikte devam etti…

Uykularım, kabahatimin ne olduğunu meydana çıkarmak için çok geceler şafak vaktine kadar sebep aramakla geçti.

Bu acı haber birkaç saat içinde Lefkoşa ve kazalarda bir bomba gibi patladı. Telefon mütemadiyen çalışıyor ve kapımdan başları önde müteessir çehreler yavaşça ilerliyordu…

Gelenler ve telefonda konuşanlar âdeta korkak ve titrek seslerle bunun bir hakikat olup olmadığını soruyordu ve birçokları asabiyetten gözyaşları dökerek uzaklaşıyordu.

Hele çok genç bir okuyucunun teessürü karşısında ben de kendimi tutamayarak onunla beraber gözyaşı akıtmıştım.

Bütün bir acı manzaralar ve unutulmayacak hatıralar artık 'Halkın Sesi'nin bu cemaatin hakiki bir gazetesi olduğuna kanaat getirmiş ve bununla teselli bulmaya çalışmıştım.

Evet, on ay boyunca cemaatin dertlerini terennüm eden bu gazete, bundan böyle aynı yolda yürüyecek hak ve adâlet için haykıracaktır.

Bu arada açık bir kalp iyi bir niyetle bir kere daha tekrar edeceğim ki biz, bazı kimselerin zannettiği gibi ne İngiliz aleyhtarı ve ne de bunu aklımızdan geçirmişizdir. Bizim düşman olduğumuz 'aksak' hareketlerdir.

'Medeni bir fert için haksızlığa uğramak yerinde olmayan bir muameleye tabi tutulmak muhakkaktır ki ruhî bir isyan uyandırır.

Demek oluyor ki bizim umdesiz, öksüz bir cemaatin terakkî ve teâlisidir. Haykırışlarımız bu cemaatin arasından çıkan feryatların bir ak-ı sadâsıdır….

…düşünülmelidir ki; Kıbrıs Türkünün milli ka'besi olan Ankara -bugün İngiltere'nin sadık ve ayrılmaz bir müttefiki bulurken- nasıl olur da biz, başka bir siyaset, bambaşka bir yol tutabiliriz?__"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.