İnat
Lokman Sûresi/ 33
Tıpçı Îsa'nın (hazreti) literatürde "şeytanla diyalogları" meşhurdur
Ancak Şeytan'a O'nu azaptan kurtarmak üzere "şefaatçi" olmayı dilemiş başka bir peygamber vardır
Şaşırtıcıdır bu
Çünkü kendisine (hazreti), "kovulmuş Şeytan'a şefaatçi olmayı kabulle haddini aşmadın mı ey kulum! O, kendine biçtiği mühlete mahkûmdur" denebilirdi
Ancak böyle söylenmemiştir
Şeytan'la müzakere etmesine izin verilmiştir
**
'Master' Şeytan, milattan önce 1450'lerin ortasında Mısır çöllerinde (diyâr-ı Fustat) gezinirken (ki kendisi dünyada en çok çöl ve okyanuslarda melankoli yapmayı sever) Hazreti Musa ile karşılaşır
Musa, Şeytan'ın bitkin, üzgün ve derin düşünceli hâlini görünce (neredeyse acır) ve gel, der tövbe et
Ki sen, der Musa meleklerin en gözdesi, onların en âlim vâizi idin Ve işte şu haldesin. Tövbe et, muvaffak olmazsın!.."
Sürpriz öneriyi duyan Şeytan, duraksar (unutulmaz tereddüt) ve daha da şaşırtır verdiği yanıtla: "Tamam edeyim Ama sen Ey Musa! Bana şefaatçi olur musun?..."
Hazreti Musa heyecanlanır: "Olurum Elbet şefaatçin olurum"
Sen, der Şeytan yine de Rabbine bir danış, senaryoları O'nun çok incedir!
Musa (hazreti) tüm prodüksiyonun değişebileceği, yeniden yazılabileceği bir âna gelinmiş olabileceği ümidiyle sevinir ve duâ eder
Musa'ya yanıt (vahiy) gecikmez: "Eğer şartımı yerine getirirse tövbesini kabul ederim. Gitsin Âdem'in kabrine, secde etsin"
Kibirle öfkelenir Şeytan ve Musa'ya -şefaati kabul ettiği için- üzerinde hakkı olduğunu belirterek: "Dirisine secde etmedim, ölüsüne hiç etmem! İmkânsız " der
**
Bir ırkın ilk sanat eseri olan Hazreti Âdem'e başından beri "kafayı takan" kıskanç Şeytan'ın 'secde' konusunu yanlış anladığı, meseleyi kendi içinde hiç gereği yokken abarttığı, secdenin yaratana ve fakat 'Hz. Âdem yönüne' doğru (Kâbe misali) yapılmasını isteyen Allah'a "düşünmeden, dürtüsel olarak" isyan ettiği de rivâyet edilir
Âdem, melekler ve diğerleri için müze sergisi misali- ruhsuz bir halde önce uzun bir müddet biletsiz- sergilenmiş, baş-melek olan Şeytan'ın 'bu yeni ve ne idiğü belirsiz toprak eserin (ceset) ne olduğu, neye dönüşeceği hakkında bir fikir yürütemediği için "karizmasının" melekler arasında sarsılması sebebiyle de "kıskançlığa" düştüğü söylenir. (zira O, kendisine rapor verilmesi gerektiğini düşünen ulemâdandır).
**
Musa'dan (hazreti) 'şefaat isteyen' Şeytan, o anda samimi midir gerçekten yoksa mutlak- bir emir gereği mi teklif etmiştir, bilmiyoruz. (nitekim Hz. Muhammed'in karşısına çıktığında: 'en çok senden nefret ediyorum. Hayatta karşına çıkmam ama mecbur geldim. Emir büyük yerden, der)
16'ıncı yüzyılın ünlü kâhini Nostradamus'un eserlerine ve öngörülerine hayran olduğu, istifade ettiği Muhyiddin İbn-i Arabi, bazı tahlillerinde Hz. Adem'in birkaç versiyon olarak tasarlandığını (Matrix 3 filminde mühendisle karşılaşan sayısız Neo gibi), çoğunun evren denen işletim sistemi içinde "restartlandığını", (evrenin de birkaç kez ve tür için restart yediğini) Şeytan'ın hangi Âdem'e 'kafayı taktığını' bilemeyeceğimizi îma eder
**
Yaratan, Şeytan'ın günahını kabul etmediği için; Pişmanlık duymadığı için; Kendisini kınamadığı için; O'nu yaratandan umudunu kestiği için; Tövbeye yanaşmadığı ve tüm bu konularda "inatçı" olduğu için kaybedeceğini söyler
Kıyamet günü makam aracını "Batı'ya" sürerek kurtulmak için son kez kaçmayı planlayan Şeytan, başına bela olan Âdem'in kabrine fezadan "o son bakışı" muhakkak atacak ve Hazreti Musa'nın -bir aracı olarak- son teklifini kaçırmış olduğunu anımsayacaktır
O, her şeyin yıkıldığı kıyamet sonrası ise takipçilerine "Allah'a ortak koşmanızı reddediyorum. O, gerçek bir vaatte bulunmuştu. Elbet yakıcı bir azap vardır" diyerek çark edecek ve dostlarını utanmadan "satacak"tır
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.