Hayrünnisa
Ne Ak Partililer için ne de kendisine 'siyasal gözlemci' diyen gazeteciler için
O nedenle resepsiyonda biri Abdülkadir Selvi olmak üzere iki AK Parti yanlısı maaşlı Ankara temsilcisinin elini sıkmayan ve adının anlamı 'Hayırlı, faydalı Kadın' demek olan 11. Cumhurbaşkanı eşi Hayrünnisa Gül'ün ettiği laflara, gösterdiği tavra -yaşanmamış gibi-değinmeden geçmek, bu meslekte olsa olsa 'utanmazlık' olur
Çünkü Hayrünnisa Hanım'ın edâsı, Ak Gençlik'in de takdir edeceği gibi 'köşk sonrası stres bozukluğunun' muhakkak ki ötesindedir
Çığırtkanlıktan bağımsız, kendine has, biraz taslamaya kayan üslubuyla eski Zaman Gazetesi ve Aksiyon Dergisi (The Cemaat) yazarı Nihal Bengüsu Karaca, resepsiyon hakkında "aslında öyle olaylı geçti ki, bugüne kadar Gül için hep olumlu ifadeler kullanan, birleştirici-denge unsuru olmaktan yana olan profilini saygıdeğer bulan şahsım dâhil birçok kişi 'yok artık' eşiğine sürüklendi " şeklinde yazarak ne denli 'muhafazakâr bir aydın(!)' olduğunu ispatladı
İspatladı çünkü Nihal B. Karaca, tıpkı yüklendiği Hayrünnisa Gül gibi kamuoyu önünde yaşadığı "mâzisini" unutanlardandır
Kendisini nuru kararan The Cemaatin mesleğe kazandırdığı Karaca'nın (ki bir sinema eleştirmeni olarak da sansürün 'her türlüsüne' karşı (!) bir muhafazakârdır) Firs Lady için sarf ettiği "kendisini tutamayan bir hanım" ifadeleri zannederim Hayrünnisa'nın 28 Şubat sürecinde başına gelenler ve hakkında söylenenleri de 'haklı çıkarmak' çabası içermektedir
İşte siyaset ve onun yegâne alâmet-i farikası olan 'nifak' tam olarak böyle bir şeydir
Hatta öylesine 'böyle bir şeydir' ki bunu böyle yazmak bile ansızın 'muârızlara destek vermek' anlamına gelebilir!
**
Gelelim 'hayırlı kadın'ın imalarına
Hayrünnisa Gül, yıllarca muhafazakâr câmiayı -çıtayı hep yükselterek- dolandıran Süleyman Demirel'in 90'ların sonundaki Cumhurbaşkanlığında askerlere tam-teslim 28 Şubat Kararlarına imza attığı o günlerin ardından pek çokları gibi 'çok' çekti
Evvelâ liseyi 'dışarıdan' bitirmek zorunda kaldı
Üniversite sınavına girerek Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı ama 8 Eylül 98'de kayıt için gittiğinde 'türbanlı' fotoğrafı kabul edilmedi ve kaydı yapılmadı
Bunun üzerine 99'da dönemin Fazilet Partisi milletvekili olan eşi Abdullah Gül, Hayrünnisa Gül'le fakülte önüne, noter ve gazeteciler eşliğinde geldi ve yine kayıt yapılmayınca basına dönerek, "Bugün Moskova'da yaşıyor olsaydık eşim böyle bir engelle karşılaşmazdı" dedi
Ailecek (niceleri giden ve gidemeyenler gibi) AİHM'e gittiler ve açtıkları davayı, eşi Başbakanlıktan ayrıldıktan sonraki döneme kadar da geri çekmediler
**
Ünlü resepsiyonda sitemin ötesinde konuşan Hayrünnisa Gül, "Abdullah Bey, ben üzülmeyeyim diye interneti kapatıyordu. Gazeteleri, basın bültenlerini önümden alıyordu ama neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz: Abdullah Bey kibarlığından söyleyemiyor! Kendisine çok yanlışlar, çok saygısızlıklar yapıldı. Bu süreçte bazı yaşadıklarımızı, benim başörtümün tartışıldığı 28 Şubat döneminde bile, bu kadarını görmedik" diyor
O yıllarda, üstelik -Cumhuriyet mitinglerinde- elâlemin kendisine ve O'nun gibi görünen inanan kadınlara 'Kara-Fatma' dediği Hayrünnisa Gül, Türkiye'ye First Lady oldu
Başbakan Bülent Ecevit'in 1999'da 'bu kadına haddini bildirin' diyerek yuhalattığı Merve Kavakçı bile yakın çevresine -yıllar sonra, ancak 2012'de itibarı iade edilene kadar- AK Parti'nin 'hakkımdaki ihmali affedilemez' diyordu
Hayrünnisa Hanım, şimdi o zaman bile bu kadarını 'çekmedik' diyor
Seçildiği mecliste yuhalanan 'Merve kadar' çekmedin Ey Hayrünnisa !..
Ne o zaman, ne şimdi sonradan
O kadar çekmedin..!..
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.