'Atilla Türk' bereketsizliği

Yayın Tarihi: 24/10/14 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

-Bu yazı, başından bir zımnî özür içerir. Diler kabul, diler ret-

'Bohem sanatçı' modelinde olmasına rağmen sevk-i kaderle 'akademisyenliğe' savrulmuş en ibret-i âlem (âlem içinde âlem) isimlerden biridir Yakın Doğu Üniversitesi'nin ünlü Doçent Doktoru Atilla Türk…

(Adındaki "T"yi mi yoksa "L"yi mi iki kere yan yana koymalıydım? Yoksa T de L de tek miydi?)

Nev-i şahsına münhasır Mevlevi-Ateizmiyle adı post-modern lügatlere geçen ciğerimiz (gönlümüzün profesörü) Atilla Türk'ü, YDÜ'nün köprü-altı o meşhur ilk cafe çevresine -bugün kocaman olan- ağaçları ektiği ilk Kıbrıs dönemlerinden tanırım.

Lafın gelişi 'tanırım' diyorum: Böyle acîb insanları kimse 'gerçekten' tanıyamamıştır. Zira tüm sosyal ve sıcakkanlılıklarına rağmen (hatta o marjinal kıyafetlerine ve öğrencilerine verdiği tuhaf ödevlerine rağmen) esas kale ve sınırları olan "kırılmışlık-larına" asla sizi sokmazlar…

**

Neyse…

Kendisi bana bazen 'Kurucu Öğrenci' der.

Derslerine 'fahri' olarak katıldığım o ilk yılların ardından yine fî zamanda, yani nam-ı diğer 'kitapçı çocuk' olduğum Lefkoşalı yıllarda her hafta kitabevine gelir, muhakkak kendisini en nâdide kitapları satın alması için 'kazıklar'dım!

Bunu iyi bildiğinden -yani tozlu raflar önünde kazıkladığımı iyi bildiğinden- mutlaka görüştüğü tüm orta/yakın, uzak/yakın arkadaşlarına yaptığı gibi benden de bir "promosyon" talep eder, 'kazığı' dengelemeye çalışırdı.

Bir defasında "promosyon" diye koca kitap rafını evine kurmak zorunda kaldığımı hatırlıyorum…

"Ada ünlüsü" Atilla'nın Kıbrıs'a gelirken kitaplarını taşımak için uçak tuttuğu "miti" meşhurdur. Bir "kitapçı" için en alasından müşteri "kitap fetişisti" olanlardır…

İşte hoca Atilla, öyle idi benim için…

Bir "hoca" olarak hakkımda daima üzüldüğünü hissettiğim (bunun sebebini söylemem ukâlalık olur) Türk için ben de esasen hep bir "hüzün" içinde tefekkür etmişimdir…

İletişim Fakültesi'nde "Kültür Tarihi" derslerinde sınav sorusu olarak "espri yapınız?" diye bile sorabilen (daha neler neler, aklınız uçuklar) ve tas kafalı öğrencilerinin en başta ufkunu açabilen şahane marjinal ve 'dünya dışı' olmasına rağmen bir akademisyen olarak bu denli "kitapsız" (yani basılı eser yoksunu) olması beni hep hüzünle kızdırmıştır…

Almanya ya Hitler ya Goethe çıkarır ama Atilla için bir kitap çıkaramadı!

Bu konuda bahanesi hep var hocanın;

Yok o sorunlu göz ameliyatın… Yok evde yangın çıktıydı, yok bir kez daha çıktıydı. Yok çaldılar, yok bilgisayardaki hard diske asistanlardan biri "ellediydi" falan filan…

Sonuç? Eser yok…

"Kitapsız' hoca": "Atilla Türk".

**

Merhum efsane Ünsal Oskay'la (bence o kategoride asıl efsane Atilla'dır ama dediğim gibi ispata delil kitabı yok) fakültede aynı odayı paylaşması, en kadim dostlarından birinin Oskay olması, tıpkı O'nun gibi O'nun da "inanç buhrânından" bir türlü kurtulamaması ve her seferinde yine kendi 'aklına' -yitirilmiş bir gençlik aşkıyla- tutunması beni hep düşündürmüştür…

Atilla'nın bu inadı şaşkınlık vericidir…

Hoca çok sevdiğim, elbet saygı duyduğum, hayatım boyunca O'nu tanıyan herkes gibi "böylesiyle bir daha karşılaşılmaz" dediğim mümtaz bir karakter…

Ne var ki 'küskün sanatçı' gibi icra ettiği akademisyenliği çok bereket-siz maalesef!

En azından "çürüyüp yok olacağına duyduğu iman" gereği bol bol eser vermesi, kendini "karbon-fiber kalıcılığına" kaptırmış olmasını dilerdim…

**

Ey hoca! Ellerinden "hürmetle" öperim…

Ne var ki yaşlandın sen de 'niceler' gibi…

Takdir edersin ki 'emeklerin' işte hep yüzüstü, yarım…

Bana Tevfik Fikret okutma! Frankfurt Okulu söyletme!

Bunları artık geç..!

Bir kez olsun -herkes için mukadder olan- müstakbel kabrinde beni hasta etme diye, o kırılmış nâzenin kalbinle "Allah'tan başka İlah –yine de- yoktur" diyemez misin?

Mevlana soyu Nazım Hikmet şerefine beni hasta edemez misin?

Âh Atilla!

'Balık-sız, Kaldırım-sız, Martı-sız' şu Ada, bilmem ki sana ne kadar yaradı!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.