Duyan "Kızıl Ordu Berlin'e girdi" zanneder!

Yayın Tarihi: 19/12/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Üst yapıdaki (meclis kürsüsü) tartışmaların ülkemizin içinde bulunduğu alt yapı (birilerinin yıktığı su bendi) tartışmalarından farkı yok…

Bir zamanlar sık olan ve televizyon magazin programlarında yer edinen bir konuğun ötekine kalkarak canlı yayında "yumruk, tokat" atması gibi boş ve beyhude CTP'li vekil Doğuş Derya'nın sözleri ardından yapılan tartışma içeriği…

Yani armutla elma birbirine girmiş birileri de kivi yediğini sanıyor.

Mesela Sayın Derya'nın sözleri ardından içine düştüğü ve karşılaştığı kınanası acı ahval, Alpay Durduran'nın -ihtilal yıllarında üstelik- generallere tuttuğu kafa ile kıyaslanabiliyor…

Kıyaslanıyor zira Sayın Derya her şeyden önce "kürsü dokunulmazlığı" olan bir "aktivist"tir ve bu işi iyi yapıyor.

Yalnızca meclis konuşmaları değil, mensubu olduğu partinin üst düzey yönetimiyle girdiği sosyal medya polemikleri de aynı tatta Sayın Derya'nın…

Kimsenin değil hakâreti kötü bir nazarı dahi bana göre zaten tasvip edilemez.

Ne var ki Sayın Derya'nın sözleri ardından uğradığı hakaretlerin "iğrençliği", Derya'nın söylediklerinin "değerli oluşunu" ispat etmiyor.

Hem her "hakâret" yiyen bir manada "kahraman" olacaksa ve ne dediği konuşulamayacaksa ne fark eder.

Elma zannıyla armut yiyenler, bu tribün pazarında daha çok kivi var zanneder.

Hakâretçileri "kınayıp kınayıp", "hepimiz Derya'yız" diye diye Sayın Derya'nın söz konusu konuşmasında eleştirdiği resmî tarihe aslında katkı yaptığını düşündüğümü ifadeden çekinmem.

Çünkü Sayın Derya'nın "milleti olmayan" soysuzlukları "kilise mecbur' referansıyla" ifade edişi, savaş suçları hakkında açılmış ve açılan AİHM davalarına da referans gösterilecek mâhiyettedir.

Yani ortada merhum Dr. Doğan Harman'nın tespiti ile "bizim Sol'un Kıbrıs Sorununa bir türlü taraf olamayışı sıkıntısı" vardır.

**

CTP'li vekil Doğuş Derya'nın tartışılan konuşması içinde söylediği Kıbrıs'ta federal modelin esasen Türkiye'nin tez-modeli olduğu ve zamanla Rumların bunu "fedakerâne" kabulü söylemi bir yana kilisenin 74'te kürtajı "free" bırakmak zorunda kaldığını duyunca insan Kızıl Ordu Berlin'e girdi zanneder…

Alman edebiyatında yeri olan "Kızıl Ordu mağduru" Alman kadınların yaşadığı, Kıbrıs'ta da o denli yaşandı zanneder…

Sayın Derya'yı duyunca insan, ortada mülkiyet sorununu halletmiş iki toplumlu bir "Hakikatle Yüzleşme Komisyonu" var da ifade ettiği tek yanlı savaş suçuyla "yüzleşmek" üzereyiz zanneder…

Savaş var da "savaş suçu" olmaz mı?

Kimse bunu iddia edemez!..

Ancak kimse de bir travmayı "yeni bir travmayla" çözecek kabiliyette görmemeli kendisini…

**

Başta ifade ettiğimi sonunda yine vurgulamakta fayda var.

Üst yapıdaki (meclis kürsüsü) tartışmaların ülkemizin içinde bulunduğu alt yapı (birilerinin yıktığı su bendi) tartışmalarından farkı yok…

Sahi Ulaştırma Bakanlığı'ndaki "tacizcinin" akıbeti ne oldu?

Yoksa o da mı resmî tarihe kurban?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.