Dönüş yolunda...

Yayın Tarihi: 23/12/14 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
New York'taydı ve bu kez ameliyat olmak üzere geldiği bu şehirden "altmış sekiz" yaşında bir kez daha nefret etti.

Acaba krizin ortasında tıkanan damarlarını Houston'da mı açtırsaydı…

Londra'da hukuk okurken tutulduğu bir yağmuru hatırladı pencere kenarında.

Canı sıkıldı…

Bir de diz kapaklarındaki şekilsizliği tüm aile fertlerine gösteren şu yeşil entari olmasa daha az üzülürdü…

Belki de elindeki bu son Philip Morris, tıkanan dört damarına doğru derinden çekeceği ve her seferinde bundan pişmanlık duyacağı son sigara paketiydi…

Keşke dedi içinden, âh keşke…

"Keşke Cenevizli bir Kıbrıslı olsaydım da şu Ulusal Konsey cehennemi ortasında kalmasaydım"…

Klerides'i düşündü sonra birden.

Nasıl olurda köhne Glafkos haftada en az üç gün sabahın altısında Küba purosu içebilmiş ve mesut ölebilmişti…

Bunda adayı NATO içinde hayal etmemiş olmasının bir katkısı olabilir miydi?

Gülümsedi yine "saçmaladığı" için…

"Düşünme böyle yine…" diye şefkatle fısıldayan kırk yıllık eşi Andri Mustakudis'e "bak şimdi şu Amerikan panjuru pencerenin yanındaki hastayım işte" diye takıldı irkilerek…

Adaya döner dönmez doğduğu Limasol'e gitmeyi, ardından Lefkoşa'da ilk iş olarak da kuyusunu kazan kabineyi değiştirmeyi planladı. Ne de olsa bu operasyonu sağlık sorunlarını mazeret ederek birkaç kez ertelemişti.

Hastane odasının soğuk atmosferini dağıtmanın yolunu "kendisinin" bulması gerektiğini varsayarak "Sana Brüksel'den yazdığım o mektubu hatırladın değil mi" dedi eşi Andri'ye…

Soluk benziyle iyi görünmediğini, kanının çekildiğini, bazı koridorları tentürdiyot kokan şu binada kendisini ziyaret eden Başkan Yardımcısı Joe Biden'le basına aynadaki şu haliyle poz vermek istemediğini ama en çok da kimsenin kendisine acımasını beklemediğini ifade etti…

Üstelik kızını defaten aldatan köse damadı da bu konuda öyle düşünüyordu.

Ne de olsa Biden, o porselen dişleriyle yine aynı espriyi yapacak ve "bana kongrede Bidenepolis derler" diyerek sırıtacaktı.

Şu adama her seferinde nasıl katlandığını acaba bir gün yazabilir miydi?

Tiz bir ses tuvaletteki yazışmayı bitirdiğini ilan etti hasta odası girişinden;

"O pozu, o fotoğrafı vermemeliydin baba!"…

**

Dönmeden evvel bir şey söylemeli, iyi bir laf etmeli, Navtex'i anmalı ama muhakkak sipariş bir "Barboros Hayrettin sorusu" ayarlanmalıydı…

Muhakkak Barbaros gemisi, kalp kapakçığı ameliyatından daha büyük bir maceraydı ve bu sloganı Kuzeyde de ilgiyle karşılanmıştı…

Bir kısmı bekâr basın danışmanları bu ameliyat bahanesiyle New York gecelerinde sürtmekten acaba bu soru-cevap işini bu kez dosdoğru ayarlayabilmişler miydi?

Sinirle çevirdi telefonu ve Hristodulidis'e sordu.

"Her şey hazır efendim. Simerini'den bir muhabir sizin geçmişte sarf ettiğiniz 'Erdoğan'la Çözümün mümkün olduğuna' ilişkin sözlerinizi hatırlatacak… Ne diyeceğinizden eminsiniz değil mi?"

New York'tan Kıbrıs'a dönüş yolunda açılan damarları artık öfkesini daha da hızlı pompalıyordu.

"Elbette…" dedi ve suratına kapattı telefonu…

Cevabı hazırdı…

Son olarak kartalların kemirdiği bir büyük baş hayvanın kokusunu alan simsar bir sırtlan gibi 'Zındıka Komitesi başı Fethullah Gülen'i Rum Başkan sıfatıyla O da anmalıydı artık…

Geçmişte "Kıbrıs'ta Erdoğan'la çözüme varılabilmesinin mümkün olduğu" şeklindeki sözlerinin anımsatılması ve tertip ettiği kurgu gereği "yeni Erdoğan ile bunun mümkün olup olmadığının" sorulması üzerine Anastasiadis, "geçmişte Gülen'in desteğine sahip olan Erdoğan'ın, bugün siyasi ve manevi babası karşısında olması herkesi düşündürmeli" dedi…

New York'tan adaya dönüş yolunda atan yeni kalp kapakçığı ferahladı ve mutlu oldu mağrurane…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.