'Her şey affedildi'

Yayın Tarihi: 14/01/15 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
"Liberal demokrasiyi eleştirmek istemeyenler, köktendincilik konusunda da sessiz kalmalıdır"
Marksist Filozof Slavoj Zizek

Hiçbir uluslararası insanî kriz için bu denli hızla bir araya gelemeyen dünya liderleri, Fransa'da özgürlükler için sokağa indiler…

El ele tutuşup öpüştüler…

Ağırladığı dünya liderlerini ülkelerine gönderen Fransız İçişleri Bakanı Cazeneuve ise tıpkı 11 Eylül sonrası W. Bush'un, halka Gestapoyu tanıtan Hitler'den alıntılayarak ifade ettiği gibi "ulusun içinde her erkek ve kadını tehdit eden bir şeytan" var demeye getiriyor ve yine tıpkı Bush ve Hitler gibi "mevcut yasalar terörle mücadele için yeterli değil" diyor…

Bilahir halktan yetki talep edeceği anlaşılan Fransız Bakan Cazeneuve, Charlie Hebdo saldırısını soruşturan Başkomiser Helric Fredou'nun, saldırıyı araştıran ekibinden aldığı rapor sonrası "ölü bulunmasından" ise nedense söz etmiyor…

Başta sadece Le Parisien Gazetesi'nin verdiği "şok ölüm" 4 gün sonra diğer gazetelere "intihar" olarak yansıdı…

Hikmete bak ki Fransa'nın bizzat bu saldırıyı araştırması için görevlendirdiği baş komiser, tam da rapor tamamlanmışken depresyona girmiş ve 'ben en iyisi bir kendimi öldüreyim' demiş…

Ne var ki Fransız Polis Sendikası, Kriminal Soruşturma Bölümü Müdür Yardımcılığı yapan müfettiş hakkında öyle düşünmüyor.

Hatta şüpheli ölümün "Mossad imzası" taşıdığı şimdiden yazılıp çizilmeye başlandı.

Acep bizim Hollande, Netenyahu'ya bu nedenle "törene gelmeni istemiyorum" demiş olmasın?

Malumunuz Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Netenyahu'yu görmek istememiş meğer Paris'te…

İlk değil…

İsrail'in 'davet edilmediği yerde görünmek' gibi yüzsüzlükleri; 'ben illâki geleceğim, bu karede olmalıyım' tarzı uluslararası kepazelikleri çoktur…

Sultan Obama'nın olmadığı, Amerika'nın katılmadığı, Putin'in ise önemsemediği Paris'teki kortej vitrininde bizim açımızdan esas şaşırtıcı olan şey ise Rum Başkan Anastasiadis'in "kararlı liderler" vitrinine katılmamış olmasıydı…

Oysa Güney Kıbrıs-Fransa ilişkileri 'komünist Hristofyas' döneminde bile daima pürüzsüz, müferreh olmuştur.

Paris'te bizim açımızdan yaşanan diğer şaşırtıcı şey ise 'Kıbrıs Sorununun' bir şekilde gündeme gelmiş olmasıdır.

Kortej çıkışı ilk canlı değerlendirmesinde Başbakan Davutoğlu, Türkiye-AB ilişkilerinin gerilimli olmasını Kıbrıs'ta yapılan 2004 Annan Planı Referandumu sonrası Birliğin tutumuna bağladı.

Paris'te "Türkiye Kıbrıs'taki referandumla AB'ye entegre olsaydı (AB ile) böyle gerilim olmazdı" diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Fransa sonrası bu sıfatıyla ilk kez Alman meslektaşı Angela Merkel'i Berlin'de ziyaret etti…

Merkel ünlü fasıllardan söz etti…

Katılım müzakerelerinde fasılların açılması konusunda 'gündemi Kıbrıs sorununun çözülmesinin belirlediğini' söyledi.

Davutoğlu ise Türkiye'nin bir gün AB'ye üye olması halinde, din ve kültürler arasında çatışma çıkarmak isteyenlerin alanının daralacağını belirtti.

**

Keşke bizden, KKTC'den birileri de Fransa'ya gitse ve korteje katılsaydı…

Zannederim IŞİD'i terör örgütü kapsamına almayan kabineyi temsil etmek, bizden birilerini utandırdı…

Mahmut Abbas ve Netenyahu'nun aynı safta girdiği kareye, Kuzey ve Güney Kıbrıs da girerek iyi bir halkla ilişkiler örneği verebilirdi.

Ya da Başkan Anastasiadis'in girmediği karede olmak, Fransa'da bahsi geçen Kıbrıs'ı bizim için daha anlamlı kılabilirdi…

Velhasıl katliam sonrası 3 Milyon basılacak Charlie Hebdo Dergisi'nin belirlenen yeni kapağı Doğu'nun Batı karşısında müşfik erdemini temsil ediyor artık...

Bir kara mizah olarak, "Her şey affedildi".

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.