Çipras Kuzey'e geçerse 'devrimci' derim!

Radikal Sol Syriza tek başına iktidarı yalnızca iki vekille kaçırınca (Eski Başbakan Papandreu'nun son dakika kurduğu Demokrat Sosyalist Hareketin misyonu nedeniyle) aradığı desteği ne hikmetse Sağ'da buldu!

ANEL'le, yani (adı üstünde Bağımsız Helenlerle) anlaşan Başbakan Çipras'ın özellikle dışarıdan takip edenler için bu şaşırtıcı hamlesi iki şekilde yorumlanıyor…

Birinci yorum bunu garipseyemediği için 'stratejik' buluyor. Sol'da zaten bir havuz oluşturabilen Syriza, kendisini Sağ ile sigortaladı, deniyor. Ayrıca teknik olarak başka çaresi de yoktu diye de ekleniyor…

İdeolojik ve duygusal açıdan vurgulu beklentiler karşısında oldukça zorlama bir yoruma benziyor bu…

İkinci yoruma göre ise bu gelişme tam anlamıyla bir hayal kırıklığı…

Öyle ki zorunlu birliktelik, Syriza'nın AB'yi de tetiklemesi beklenen Sol zaferini hükümet yoluyla şimdiden gölgeledi… Hatta hükümette olası çatışmaları hemen vadetti. Yani bir manada radikal Syriza PASOK'laşıyor…

Hükümet böylece yalnızca IMF-AB ve Troyka karşıtlığında birleşerek şekillenmiş oldu. Yani Sosyalist rüya sadece birkaç saat sürdü. Tam anlamıyla yüceltilen Sol vurgu fikren zedelendi.

Doğrusu bu yorum da temkinli bir 'nihilizm' tadı veriyor…

**

Velhasıl piyasaların güvenmediği Syriza, her şey rağmen 'realist' bir başlangıç yapmışa benziyor…

Peki, bu Türkiye dış politikası ve Kıbrıs için nasıl bir potansiyel taşıyor?

Türkiye -Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ağzıyla- yaptığı ilk açıklamasında Syriza ile çalışmaya hazır olduğunu belirtir belirtmez lafı "Ege ve Kıbrıs açıklarındaki sondaj çalışmalarına" getirdi…

Çünkü Türkiye, hem Rusya ile askerî anlaşmalar imzalayabilen hem de kendisine NATO-cu dedirten Rum Başkan Anastasiadis'in anavatanındaki Syriza gelişmesinden hoşnut olmadığını çok iyi biliyor…

(Güney Kıbrıs'taki efsane Sol AKEL'in Syriza'yı "kategorik Sol'dan" bile kabul etmediğini söylemeye gerek yok)

Bugün Başbakan olan Çipras, 2004 Annan Planı referandumu döneminde Güney Kıbrıs'ta referandumda Evet çıkması için kendince çalışmış ve Kuzey'de de bazı Sol partilerimizle bilhassa ilişkilerini geliştirmiş biri…

Bu yönüyle Kıbrıs Sorununu 'çok iyi' bildiği ifade edilen -hızlı motosikletçi- Çipras'a ilk hitabında Çavuşoğlu, "Özellikle Ege'de gerginliğin azaltılması ve var olan sorunların azaltılması için görüşmelerin devam etmesini isteriz. Kıbrıs müzakerelerin tekrar başlamasını arzu ederiz. Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarının, tek taraflı değil birlikte yapılmasını arzu ediyoruz" diyor…

Türkiye için Syriza, sadece Ege ve Kıbrıs açısından –bir sıkıştırma argümanı olarak kullanılacak- önemli bir gelişme değil… Aynı zamanda Syriza, AB ile çatışan Türkiye'nin komşusunda bir blok da oluşturmuş olacak…

**

Koalisyonun küçük ortağı ANEL'in Kıbrıs görüşleri –tüm dış politika ve dünya görüşlerinde olduğu gibi- muzaffer Syriza ile taban tabana zıt…

Seçim öncesi "ancak belirli şartlar altında sadece Syriza ile işbirliğine gidebileceklerini" açıklayan Bağımsız Helenler, Kıbrıs'ta yeni bir Annan Planı'nı asla kabul edemeyeceklerini açıklamıştı… (Dinişleri Bakan Yardımcılığı'nı özellikle isteriz demişlerdi)

Yani Yunanistan'daki yeni hükümetin -ana dış politikada- değişimin önünü açacak bir Kıbrıs sigortası var artık…

Esasen bunca dert ve belirsizlik içindeki Yunanistan'ın, Kıbrıs'la alakadar olabileceğini de düşünenlerden değilim.

Ne var ki yeni Yunan Başbakan Çipras, ilk dış ziyaretini –bir gelenek olduğu için- Kıbrıs'a yapacak.

Kuzey'e Başbakan sıfatıyla geçerek bizle de görüşürse –ve böylece Kıbrıs Sorununa tarafları ve yadırgadığı Rum Başkan Anastasiadis'i şok ederse- kendisini takdir eder, 'devrimciymiş' derim.

Yoksa böyle gelmiş böyle gider der, geçerim…