Devletten torpilim yok ama gözlüğüm var!

Yayın Tarihi: 16/03/15 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

'Sabit Konuk', 'Konuk' ya da 'Ekstra Konuk' kontenjanından katıldığım her televizyon programında rejiden birileri geliyor ve mikrofonu doğru takıp takmadığımı denetledikten sonra "abi kafanızdaki gözlüğü çıkaracak mısınız? Çıkaracaksınız değil mi!" gibi laflar ediyor…

Bazen takmayı gerçekten unutuyorum ama inatla takmışsam bunu moderatörler de yapıyor… Nazikçe hal hatır faslından sonra "gözlüğü çıkaracak mısın kafandan?" diye ağız yokluyorlar.

Sırf bu takım değil gecenin bir yarısı olsa da muhakkak ekranda kafama iliştirdiğim "Kissinger model" güneş gözlüğüme kafayı takan..!

İzleyiciden de rejiye "söyleyin de gözlüğü kafasından indirsin" gibi mesajlar geliyor…

Hatta tüm gün boyu böyle gezdiğimi söylemek zorunda kaldığım bazı deyyuslar beni Twitter'dan da uyarmaya kalkıyor! (bu zümreye RT'yi derhal çekerim)

Cevâben ben de "anlamadım gözlük kafamda duruyorsa ne olmuş? Kravat mı takayım istiyorsun!" diye takılarak beni kendince uyarmaya kalkanlara "işine bak işine…" demeye getiriyorum…

Daha cafcaflı dursun diye bir de saçıma iliştirdiğim güneş gözlüğüne, kâh 'yakın gözlüğe' muhtaç ihtiyar-işi kıdemli bir hava verdiği için ip de taktığım oluyor...

Gözlük saplarına tutunan ip, kulak altından sarkıyor ve izleyicinin karmaşık saçlarım yetmiyormuş gibi bir de dikkati bu gözlük-ipi nedeniyle kaçıyor…

**

Önemli bir evrâkı ataçlar gibi yaz-kış gözüme değil de kafama taktığım ve asla modelini değiştirmediğim güneş gözlüğümü iliştirişim beyhûde değil…

Belki de diyorum kökenin de bu işin "kişisel tarihime" düşkünlük var. Çünkü kafama taktığım gözlük, başıma hep bela olmuştur!

Özellikle de devletten bir torpil peşinde koşarken…

Konu nereden koptu da buraya geldi demeyin. Ciddiyim!

Kafamdaki gözlük, bana devletten hiç torpil ayarlayamadığımı, ayarlayamayacağımı her seferinde hatırlatan bir ikondur sevgili okuyucu!

**

Kamudan ilk torpil teşebbüsüm –gözlüğün kafamda gezmeye başladığı- ilk lise yıllarındaydı…

Zannederim lise birinci sınıftım ve hocalarımın beni -saçını kessen iyi olur evladım, arada kravat da tak- diye nazeketle uyardığı zamanlardı… Herhâlde parlak bir talebeydim ve bu şımarıklıkla öğretmenler tuvaletini kullanırken hiç de utanmazdım.

Bir devamsızlık problemim oldu! Eve kâğıt gitti…

Devlet Malzeme Ofisi (DMO) damgalı bir silgiyi bile bana yâr etmeyen babam küplere bindi.

Lisenin bizim kattaki şürekâdan mesul kıdemli müdür yardımcısı bana bir torpil ayarlamaya karar verdi ve bunu arz etmek için beni odasına çağırdı.

Bak, dedi sen şimdi devlet hastanesindeki şu doktora git. Sana rapor ayarlayacak. Yoksa bu devamsızlık sana sıkıntı yaratır. Ayrıca arkadaşımdır o doktor. Ben konuştum git raporunu al…

'Devlet eliyle' devletten ayarlanmış ilk torpil teşebbüsüm olduğundan heyecanlı idim. Ne de olsa benim hiç umursamadığım bir derdimle dertlenmişti muavin…

Doktora gittim. İsmimi ve müdür muavinimin adını söyledim. Ne de olsa torpil tepeden diyerek konforla meseleyi sözde arz ettim.

Doktor bana gülümseyerek döndü ve "olur mu hiç öyle şey. Ne münasebet de sana geriye dönük yalan rapor yazacağım" demez mi azarlayarak!

Kendisine –ilk anda kavrayamayacağı surette nitelikli birkaç hakarette bulunduktan sonra- şaşkınlıkla okula döndüm…

Muavine yaşadığım şoku, 'Yoksa bana komplo mu kurdun hocam! Arkadan çaktırmadan iş çeviren dost görünümlü tiplerdensin sen de herhâlde' diye çıkışarak anlattım… Doğru doktora gittiğimden emin olduktan sonra 'ben bir arar görüşürüm. Anlarız…' dedi.

Birkaç gün sonra beni odasına yeniden çağıran müdür muavini; doktorla görüştüğünü, kendisine durumumu arz ederken kafamda -yine saçlarım arasında- gözlüğüm olduğu için, yani pek ukala, saygısız ve yeterince ricacı olmadığım için raporu vermediğini ve böyle davrandığını anlattı.

Vay ya rabbim dedim, adam kendini mahkemede yargıç sanan bir psikopatmış meğer!

Velhasıl muavin parmağıyla kafama işaret ederek 'yahu kafana şu gözlüğü iliştirmeden git şu yazdığım diğer doktora bari!' diyerek meseleyi 'yasa dışı' yollardan çözmesini başardı.

**

Kim bilir kaç torpil girişimim meşhur gözlüğümün ukâla duruşuna kurban gitmiştir bilinmez! (bir keresinde bir gümrük memuru kimliğimi kontrol ederken kafamdaki gözlüğü çıkarmamı isteyince kendisine, asıl bıyık bırakırsam ne halt yiyeceksin, saçımdaki gözlükle uğraşacağına hayal gücünü geliştir diye söylenmiştim)

Yaş oldu ömrün yarısı…

Ama devletten torpil ararken ben sanırım yine gözlüğü çıkarmayı ya unutuyor ya da inatla takmaya devam ediyorum… Bu talihsizlik elbet kırılacaktır, desem de arıza gerçekten de ben de olabilir.

Ya da otorite ile kurduğum ilişkiyi bozan gözlükte!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.