'Çözüm'ün tehdidi olarak basın

Yayın Tarihi: 28/05/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Liderler heyetleriyle birlikte aynı konuta sorunu çözene kadar hiç dışarı çıkmamak ve telefonlaşmamak kaydı ve bir takvim sınırlaması ile kapanamayacağına göre –ki en ideali budur- Çözümün en büyük tehditi basın demektir…

Kıbrıs sorununun müspet seyirleri, daima önce Rum basını sızmaları ile şekillendi bugüne kadar… Bunun sinsiliği öylesine ustalıkla işledi ki abarttığımı düşünenler tam da 'istenildiği' gibi zannetmektedirler…

Bu kronik problemi akademik düzeyde irdeleyenler, Kıbrıs Sorununun son 20 yılında Rum basını operasyonlarının gazeteciliği aşan yönlerini iyi bilirler.

Kritik zamanlarda devlet eli ve teşvikiyle kasten yapılan haberler, yalnızca kendi toplum dinamiklerini yönetebilme lüksüyle yetinmedi. Kuzey de de kavgalara, spekülasyon fırtınalarına ve son tahlilde psikolojik çöküşlere neden oldu.

Hatta uluslararası camiâya 'tarafını belli et' sopasının da maşasıydı basın…

Neredeyse Rum Ulusal Konseyi ya da Rum Dışişleri Bakanlığı'nın şahin kanadına ait bir matbu bildiri gibi tertiplenen haber kırıntılarının satır araları süreçlere hep zarar verdi…

Bizdeki milliyetçi takım da farkında değil. Rum ordusu değil Rum basınıdır asıl tabur… Çünkü milliyetçilerin de ne zaman neye kızacağını Rum basını sızıntıları belirliyor!

Arabulucu BM, müzakereler süreci ve tarihi içinde, evet Güney'e belki hep kızdı 'gereksiz ve eksik sızmalar' nedeniyle ama kim bilir belki memnun da olduğu dönemler, kızıyormuş gibi yaptığı haberler olmuştur..!

Belki de BM, bugüne kadar Rum basınına fazlasıyla "borçlu" olduğu için hakkında tedbiri bir türlü liderlerin heyetleri aracılığı ile alamıyordur.

Aslında ihtilafı derin çözümlerin seyri özel bir 'karartma' olmazsa basın yoluyla daima vakit kaybetmiştir. Türkiye'de Kürt sorununun 'yalnızca' basın sızmalarına takılarak yıllarını kaybedişi en yakın örnektir…

Yakın geçmişte Erdoğan, Milliyet'te Derya Sazak'a "bu manşetleri atamazsın… Çözümü mahvedemezsin" diyerek Demirören ailesi ile tam da bu nedenle restleşmiştir.

"Çözüm" ya tam şeffaf ya tam "gizli" olmadıkça basının günün sonunda istisnasız zarar verdiği, vakit kaybettirdiği bir şeydir. Bunun 'demokrasi' teorisiyle, 'basın özgürlüğü' temennileriyle hiç ama hiçbir ilgisi yok. İki taraflı ya tam "karartma" ya iki taraflı tam "şeffaflık" dışında kalacak her şey tehlikeli olacaktır.

Kıbrıs'ta Türk tarafı 'enformasyon' alanını bu konuda bazı nâdir anlar ve zamanlar dışında hiç yönetemedi… Bu nedenle de çözüm yanlısı Türk tarafı 'gizliliğe sadakati hep 'erdem' olarak tanıttı.

Aslında Talat'ın da Denktaş-laştığı ifade edilirken söylenmek istenen biraz da Denktaş gibi Saray'a kapanışıdır. Çözümü gerçekten samimiyetle isteyenlerin enformasyon alanını yönetemeyip dezenformasyona râzı olmaları hayret vericidir…

Oysa Türk tarafı Evet'e şimdiden hazır kendi Kuzey'ini değil, Hayır'a birkaç dokunuşla meyyâl komşusunu organize etmek gibi bir üst çıtaya talip olmalıdır. Çünkü toplum, sahadaki son adam olan bir kaleci gibi gelen şeyin bir gol olduğuna inandırılırsa Annan Planı döneminde olduğu gibi Güney'den golü son anda çıkarabilir…

Bu manada dönemin Cumhurbaşkanı Talat tam da bu bahsettiğim 'gizliliğin' kurbanı olarak Kıbrıs Sorunu'nun makus tarihine geçti. Öyle ki Hristofyas'tan yenen 'kazık' dahi aslında zamanında anlatılamamış, ya da artık dosdoğru anlatabildiğinde ise kimsenin ciddiye almadığı, almayacağı bir şeye dönüşüvermişti.

Döneminde sesi ender duyulan Talat'ın (ki 5 yıllık görevi boyunca kendisiyle 2 röportaj yapabildiği için övünen meslektaş abilerimiz var) artık sesi çıkmaya başladığında ise Eroğlu karşısında çok geçti.

Oysa "gizlilik erdemini" ihlal eden Güney Kıbrıs, Ulusal Sorun dediği her şeyi dilediği gibi yönetti. Kıbrıs sorununda gizlilik ve şeffaflık aynı anda riskli gibi görünmekte ama ortası yani mono bir açıklıkla stereo bir gizlilik daha da tehlikeli görünmektedir.

Özetle basın, tek başına Çözümü temin edemez ama inanın tek başına Çözümsüzlüğün mimarı olmaya girişebilir… Muvaffak da olabilir çünkü yıkmak kolay, yapmak zordur. Özellikle de Güney'de ve yakın zamanda tüm manşetlerini Rum basınında seçmek için can atan bazı Kuzey basınında…

Kıbrıs Sorununun yeni dinamizmini, –müzakerecilerin değeri olmayan karşılıklı tartışmalarını da- Rum basınından takip etmek zorunda kalıyorsak eğer, bu şimdiden tehlikeli ve şimdiden Çözümün asıl tehdididir.

Peki, ne yapalım?

Bunu cidden ve gecikmeden konuşmak zorundayız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.