Dingo'nun ahırı

İstanbul'da eskiden ilk tramwayları atlar çekermiş… Atlı Tramvaylar zamanında, tramvaylar 2 atla çekilirken dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için Azapkapı'dan takviye at alınırmış.

Tramvay bu haliyle Taksim'e kadar gelir; burada çıkartılan atlar, bugün Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi ile Fransız Konsolosluğu arasında bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı'ya götürülürmüş… Taksim'deki bu ahırı Dingo adlı Rum asıllı bir vatandaş işletirmiş…

Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı da, "Burası Dingo' nun ahırı mıdır ki giren çıkan belli değil" denirmiş…

***

Türkiye'deki seçim neticeleri tüm partiler için özel dersler veriyor… Her seçim böyledir. Aslında seçmenler için de dersler çoktur.

Biz, partilerin almadığı seçim derslerine Kıbrıs'ta alışığız ama daha evvel de belirttiğimiz ve altını çizerek yazdığımız gibi giderek KKTC Türkiye'ye değil, Türkiye KKTC'ye benziyor…

Partileriyle, liderleriyle…

CHP nâmına trajik sevinciyle hayret verici bir vukuat olan Kılıçdaroğlu'ndan ders almasını beklemiyoruz ancak Ak Parti'nin geciktiği esas değerlendirmeyi yapması için hala bir fırsatı var.

Ancak bunu istişârenin geniş bandında lâyıkıyla yapmak lazım. Söz gelimi üç dönem kuralının hedeflenen hangi işe yaramış olduğu anlaşılamıyor. Bunun Kemalist Kürt oylar bandında neye mâl olduğu da görülemiyor.

Deniyor ki "HDP'nin emanet oyları"… Doğrusu buna pek katılamıyorum!

Bence asıl bugüne kadar AK Parti'de duran mütedeyyin Kürt oylar emanetti ve aslına döndü. AK Parti'de kalması için yapılması gereken şeklî dil dahi korunamadı. Aksine âdeta 'emanet kaçsın' diye çalışıldı…

Buna karşılık eski Ergenekon kırıntılarının 'şükranlığı' AK Parti'yi kurtaramadı. Tam da bu nedenle 'paralelle mücadele' belki de artık tehlikededir.

Tıpkı çözüm sürecinin 'filminde" olduğu gibi!

**

Kriz hallerinde 'devşirme makbullerin' fikirleri, mevcut halde olduğu gibi sadece 'yanlış' yerlere götürür…

AK Parti, halkta henüz karşılığı olmayan ve bu konuda yeterince propaganda da yapılamamışken, Başkanlık Sistemini dillendirmeseydi, Erdoğan AK Saray'a çıkışını erteleseydi, 3 bakandan biri olsun Yüce Divan'a gönderilseydi 10 puan kaybeder miydi?

Nûru kararan Cemaatin 'hukuk feverânına' rağmen asla kaybetmezdi!

**

HDP'nin başarısı AK Parti'nin daha önce yaptığını 'yapmış' olmasında gizli…

Ne yaptı?

Esas çekirdek olan nüvesini –siyaseten fark etmez- öyle ya da böyle yeni ittifaklarla güçlendirdi. Bu aslında AK Parti'nin en mâhir olduğu stratejiydi…

Buna rağmen AK Parti, ruhu zaten ölmüş olan "Gezi ile mücadele" dilini sürdürdü ve devlet içinden devlete karşı bir 'kalkışma' olan 17-25 Aralık sonrası hem yerel hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde tüketilmiş ve neticesi zaten alınmış 'egemenlik' vurgusuna devam etti.

Yani içe kapanma, daralma ve çekirdek sadakatle ilerleme, eleştirenleri kapı dışarı etme, gönüllüler yerine 'satılıkların' maharetine güvenme…

Tüm bunlar çıplaklığıyla ortada iken, neye mâl olduğu da gizlenemezken 'havuzcu' medya, Ak Parti'nin alması gereken dersleri ört-bas ederek zarar vermeye şu an, hâlâ devam ediyor…

**

Rasyonel kurtuluşun tek formülü erken seçim ve onu oluşturacak kriz atmosferinin tetikleyeceği 'fabrika ayarlarına' dönüştür AK Parti için...

"Yeniden seçim neyi değiştirecek?" sorusunu anlamıyorum.

45 gün sonra 3 ay sonrası için ilan edilecek seçim, partide gerçekleşecek esaslı bir değişim vaadi ve bunun somut örneklerinin ortaya konması ile çok şeyi değiştirir.

Yeter ki Dingo'nun ahırına dönen koridorlar temizlensin, süpürülsün.