Modern havâri 'önce siyaset' der

Yayın Tarihi: 27/08/15 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Tolstoy, orduya katıldığında subaylardan birinin, yürüyüşte sırayı bozduğu gerekçesiyle bir askeri dövdüğüne tanık oluşunu anlatır.

Tolstoy subaya şöyle der ; "kendin gibi bir insana, bu şekilde davranmaktan utanmıyor musun! Hiç mi İncil okumadın sen?"

Subay şöyle karşılık verir; "peki sen, hiç mi ordu tüzüğü okumadın?"

İşte bu yeni modern öğretinin temel nüktesi olan yanıt, "iradesi artık şimdiye dek görülmemiş bir kesinlikle metaryalizme dayanan bir insanlığa seslendiği için bana ciddi bir ilgiyi daha da fazla hak ediyor" der Julien Benda…

Bu yazardan bahsetmek lazımdır…

**

Önemli eseri Aydınların İhaneti'inde Benda, milli ve siyasi nedenlerle doğruluktan ve adaletten sapanları ve özellikle de milletine tepeden bakan yarı-aydınları ahlaki ihanetle suçlamış ve kısmen bedbin tabiatından biraz olsun sıyrılmayı ummuştur...

Batıda aydınlar hakkında kapsamlı eleştiri, 20 yy'ın başlarında Julien Benda'dan gelir ama polis şefine, Fransa tarihini 'tahtını gözetecek' şekilde kaleme alınması için gerekli önlemlere başvurulmasını emreden Napolyon'dan bu yana toplumu yönlendirebilme kabiliyeti olduğu varsayılan aydınlar, zannedilenin aksine bilim insanlarından daha sonra ve daha ucuza satılmışlardır…"

Benda'nın anlattığı entellektüeller alel-ade insanlar ya da sıradan okumuşlar gibi şahsi çıkar peşinde koşmaz, ikbal ve mevki gayreti içinde olmazlar...

Onlar siyasal iktidarın yakını olmak için el etek öpmezler.

Benda'nın işaret ettiği gibi insanlık tarihi, -en güçlü, en enerjik ve kötülük kadar iyiliğe de kabiliyetli olan anlamında- "Elit" lerin durmadan devam eden yer değiştirme tarihidir…

Biri yükselirken, öteki alçalır.

**

Kısa aralıklar dışında insanlar, tarih boyu her zaman bir seçkin azınlık tarafından yönetildi.

Seçkinlerin iktidara gelinceye kadar kullandıkları yöntemler birbirini anımsatır.

Tarih birçok kez tanıklık etmiştir ki, başta zayıf ve yoksulların yanında yer alan seçkin guruplar, zafere ulaştıklarında artık başa dönme şansını ebediyyen kaybetmişlerdir…

Onları iktidara taşıyan ve orada "menfaatler birliği" miktarınca koruyan aydınlar ise görevlerine tarih boyunca hep sadık kaldılar…

İşte Julien Benda, adı gibi karizmatik telaffuz edilen eseri Aydınların İhaneti'inde; kendine siyasi ihtiraslar yahut şahsi menfaatler edinen "aydın"ın bu ihtiraslara; bir sanatçı ise duyarlılığının olağanüstü etkisini, bir düşünür ise eğer, ikna gücünü ve her iki durumda da ahlaki ve sosyal saygınlığını katarak nasıl da kullandıklarını gözler önüne seriyor…

Bize ibreti nice olan kitabın okunmasını tavsiye ederim…

**

Özellikle aydın tipini, çıkar-nefret eksininde ele alan Benda, küçük devletlerin asırlık nefretleri, 19. yy boyunca biri Almanya'da ve diğeri de İtalya da olmak üzere yalnızca iki kez yerlerini büyük bir milli ihtirasa bırakarak kaybolmuştur, tespitini yapar…

Aynı dönemde Fransa'da saray soyluları ile taşra soylularının karşılıklı nefreti, her iki tarafın da soylu olmayanlara yönelik daha büyük "ortak nefretinde" kaybolmuştur…

Subay kökenli soylular ile hukukçu soylular arasındaki nefret de "aynı ortaklıkta" kaybolmuştur…

Ruhban sınıfının üst ve alt kesimleri arasındaki nefret de laikliğe yönelik "ortak nefretlerinde" kaybolmuştur…

Ruhban sınıfı ve soylular arasındaki nefret de son olarak "halka" yönelik mutabık ortak nefretlerinde sona ermiştir…

Takdir edilir ki siyasi ihtirasların insan kalbinin derinliklerine kök salmış az sayıda basit nefret halinde yoğunlaşması modern dönemlere ait bir hal…

Boşuna bağırmıyordu modern bir havari ; "önce siyaset" diye...

Siyaset evet siyaset…

Ama nereye!?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.