Bu siyasetçi, sendikacı ve öğretmenle buraya kadar

En son Cumhurbaşkanı Akıncı'yı özel bir üniversiteye 'satılmakla' suçlamaya varan açıklamaları ile 'saraydaki dengeleri' alt üst eden Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) liderliği, "tuvaletsiz, öğretmensiz okul var" diyor…

'Bunlar başlangıç, liselerde de benzer manzaralar yaşanacak' sinyali veriyor ve ekliyor: "konu Eğitim Bakanı Kemal Dürüst değil. Biz sorunları Başbakana da aktardık, bu bir hükümet sorunudur"…

Şehit Ertuğrul İlkokulu'ndaki manzaraların ardından neden bunlar yaşandı, konuşuldu dün?

Çünkü KKTC'de okullar açıldı ve sözüm ona eğitim-öğretim başladı.

Ülkemizde üniversite öncesi "eğitim" sezonu demek, "kaos" demek…

Malum; "öğretim" demek, "siyaset" demek…

KKTC'de bu mevcut eğitim halleri, hükümetin de sallanması –kelime abartılı ise- en azından 'sarsılması' demek…

Bu da biz gazeteciler için "haber" demek…!

**

Türkiye'de 70'ler ya da 80'ler; hatta Cumhuriyetin baş-öğretmenli ilk fukâra yıllarında bile; ve hatta sonradan sıkı-yönetimli zamanlarda bile eğitim, biz de seyr ile ibret alınan bu denli berbat manzaralar sergilemedi…

Yazık biz kronikliğimize!

Çünkü takvim, Kıbrıslı Türklerin mücadele yıllarında en önemli rolleri üstlenmiş eğitim sendikalarının bugün geldiği yeni imajı içinde türlü türlü çıkışları, eylemleri, grevleri ve her şeye değinen açıklamalarıyla "şenliği" gösteriyor…

Şu sıralar muhakkak şanlı bir 'şeye' yaslanan, adını yalnızca o bölgede yaşayanların bildiği ilkokul, ortaokul ve lise isimlerinin ülke gündemine oturması da ne demek?

Pazartesi varken Salı günü açılışı ile şaşırtan KKTC'de okullar, ilk kıyâmeti ile başladı ajandasına dün…

Şehit Ertuğrul İlkokulu'nda geçen dönem grevde olan 14 öğretmen, eğitim yılının ilk gününde okula gitmedi.

Çocukları bir türlü 'okuya-mayan' veliler gerçekten öfkelendi ve soluğu Eğitim Bakanlığı önünde aldı.

Göreve çağırdı.

Bakanlığı ve okul idaresini istifaya davet etti.

Nâfile…

Çünkü sendika da –bir danışıklı siyaset icabı- diyor ki 'biz öğretmenlere izin vermedik. Böyle yapın demedik'…

Demek ki sendikanın da zapt edemediği "öğretmen tipleri" var.

Ayrıca aynı veliler, geçtiğimiz dönem okuldaki klişe "müdür ve muâvinleri" sorunu karşısında sendikanın yanında yer almış ve Bakanlık "Şehit Ertuğrul İlkokulu'nda" bu nedenle bir 'aksilik' olduğunu kabul etmişti…

Hatta bu grevleri kesen aynı okulun bazı öğretmenleri, dersliklere girince veliler buna da tepki koymuştu.

Bunlar da Şehit Ertuğrul'da oldu.

Çocukları bir türlü nizamî bir şekilde okuyamayan veliler, yeni sezonda ortaya çıkan tablo sonrası dün, banklar ve çiçek saksılarıyla Eğitim Bakanlığına gitti ve bakanlığın kapılarını kapayarak giriş-çıkışı engelledi…

Şehit Ertuğrul İlkokulu'na mahsus özel bir hikâye var anlaşılan ve Kıbrıs Postası'nın bugünkü manşeti buna işaret ediyor…

**

Gerçekten de çöken sistemimizin -her daim farklı kategorilerde- âhenkle tekrar eden manzaralarından biri yaşandı dün… 'Çöküşün' yegâne resimlerinden biri daha…

Her yıl olduğu gibi!

Herkes takdir ediyor ki artık bu manzaralar 'üzücü' olma eşiğini çoktan aştı…

Herkes eğitimde bu değişmeyen manzaralar karşısında sinirli…

Aynı şeyler, aynı dertler…

Kelimeler, cümleler; Açıklamalar bile hep aynı…

'3 aylık tatilde neden sustunuz. Ses getirmek için ilk günü mü beklediniz, diye sorulabilir…

Ya da temsil ettiği meslek gurubunun itibarını yerle bir eden tek sendika bizim ülkemizde' diyebilirsiniz…

Çok şey söylenir de sonuç?

"Hep seçilen aynı 'siyasetçiler' ve aynı anda yine 'hep seçilen' aynı sendika yöneticileri ile bu âsi öğretmenlerle nereye kadar…!

Eğitimde buraya kadar…