Halkın Partisi beceremez

Devletin tepesindeki ismin 'soğuk' bulduğu;

İktidardaki CTP'nin ciddiye almadığı;

UBP'nin hayret ettiği;

İçten içe DP'nin 'hadi oradan' çektiği

TDP'nin anlamadığı;

Bazı akademisyenlerin hafife aldığı;

Sabıka kaydına göre medyada baş-köşelerin istisnâsız çattığı;

Cümle "piyasa-dışı" âlemin -hem de topyekûn yakın vakte kadar- 'kuramaz' dediği Kudret Özersay, "Halkın İradesiyle, Yeni Siyaset" diyerek ve ilk mukadder seçimde de "şeriksiz iktidar olmak" makul hedefi ile partisini kurdu ve vizyonunu "Kıbrıs Siyasetine" deklare etti…

Aldığı oyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin asıl belirleyici ismi Özersay hakkında şimdi iç dünyalarındaki 'karanlığın' tetikleyip beslediği "halk düşmanlarının" yapması gereken çok önemli bir şey var.

O da 'kurdu ama beceremez…' diye yeni bir ustalıkla söylenmek olsa gerektir…

Ne var ki ekseriyet-i umumiye ile mecburen tevbe eden ya da etmek üzere olan bunlar hakkında şiâr edinilmesi gereken şey meçhul şâirin dediğindendir;

"Âb- ı pâke ne zarar; vakvaka- i kurbağadan".

***

Halkın Partisi'nin Ocak ayının ilk haftası itibariyle kuruluşunu resmen gerçekleştireceği; kurucu üyelerinin tanıtılıp, parti tüzüğü ile vizyonunun paylaşacağının 2015 sonu ilanı ânı itibariyle mevcut hükümeti krizlerden "kurtardığı" söylenebilir…

Hatta bu yönü ile koalisyondaki partiler, antetli kağıtları ile Halkın Partisi'ne 'hayırlı olsun, tam zamanında' diyerek tebrik mektubu göndermeli. (Sayın Özyiğitin şık kutlaması önemli)

Mevcut siyaseti tam anlamıyla temsil ettiği uzun uzadıya yazılabilir bu reflekse karşılık –adını veren hikâyesi nedeniyle de ismini sonradan beğendiğim- Halkın Partisi'nin bana göre en dikkat çekici ve temel vaadi "Bir sonraki seçimi düşünmeden, bu hesaba girmeden kararlılıkla uygularız" vurgusudur…

Çünkü "bedele râzı" siyaset üretip icabında bunu "reçetesiyle ödeyeceği" anlamına gelen bu söylem, ülkemizin en önemli ihtiyacıdır. Bunun temel siyaset bilimi ile çelişen yönleri de bize mahsus oluversin.

Nitekim bizim usul siyasetin kemâl-i cehl ile 'kişilikleri' de bozan düzenli aksi yönde hamlesi daima bu oldu.

İktidar olanın seçildiği gün itibariyle meşguliyeti 'yeniden seçilmek' ve bunu temin edecek 'hamlelere girişmek' olduğundan halkın 'koltuk kavgası' diyerek özetlediği 'makamda var olmaya devam etmek' derdini reddetmekten daha mühim bir şey olamaz.

Daha evvel de işaret ettiğimiz gibi "bir belâ" olan Özersay liderliğindeki Halkın Partisi'nin esas imtihanı bana göre bu temel vaadi olacaktır.

Gerisi teferruattır…

Ayrıca Geçici 10. Madde vurgusuna rağmen Halkın Partisi'ne Sağ, Yeni Sağ diyenler devam etsinler…

**

Halkın Partisi nepotizm karşıtı 'popülist' bir söylem ve genel-geçer kapsayıcılıkla mı bu günlere geldi ve kurulabildi…

"Altın ateşte, insan mihnette tecrübe olunur" diyerek bunu seyretmek zor olmasa gerek.

Her yeni, şeklî de olsa her yer ve zamanda destek görebilmeli.

Bu prensip ve kafayla nitekim mevut hükümetin kurulmasını da destekledik.

Şu halde Halkın Partisi'nin iktidarda "başarısız" olduğunu hayal etmek bile gündüz vakti bir kâbus…

Özersay'ın olası başarısızlığı bu ülkede her şeyin 'bitik' olduğunu son ve nihai olarak tescilleyecek bir vakıa olur ki bunu dilemek, aksine çalışmak hesabı verilemez bir hata olur.

Vaziyetimiz, temkinle nazar-ı dikkate alındığında ortaya çıkan şey, yıldızlara çıkmayı dileyen Özersay'ın sadece ağaca bile tırmanmasının yeterli olduğu yönündedir.

İşte tam da bu nedenle olası partinin başından beri "kurucularının" kelimenin ifade ettiği tam manası ile "önemsiz" olduğunu, müstakbel A-B takımı spekülasyonlarına rağmen Özersay'ın şahsına ait kredinin yeterli olduğunu düşünüyordum.

Daha da ileri gideyim: Olası federasyonun bir partisi olarak da Özersay, yeterli bir kredidir…

Satatükodan beslenenlerin "statükoya sabrı" kadar çelişki içeren bir metanet tüm bunları zamanla anlamaya hem yeter hem de değer…

Halkın Partisi'nin kimseye borcu olmadığı açık.

Bu kez resmen: hayırlı olsun.