Hükmen biten nedir; niye üzülmeli

Yayın Tarihi: 17/02/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"_Kemikleşmiş çıkar gruplarının tepkilerinin üstesinden ancak sistemin gerekli uyumu sağlamak için başka çaresi kalmadığında gelinebilir. Sistem, nihai hesaplaşma gününün ertelenmesini sağlayacak basit bir seçenekten mahrum kalacak kadar köşeye sıkışmış olmalıdır_"

G.Ranis & S.A.Mahmoo

Yarım asırlık rekâbet ve karşılıklı fiili ve fikri zulüm mâzisi ardından "tarihi mutâbakatla" orta çıkan UBP-CTP koalisyon hükümetine en başta burun kıvıranlar, ilkesel olmadığını ifade ederek "bir yıl gitmez" öngörüsünde bulunanlar haklı çıktılar…

En büyük hataları, -tıpkı anayasa referandumunda olduğu gibi ciddi bir hayal gücü ile- "yazdıkları" hükümet programı oldu.

Çünkü kimse programın o kusursuz içeriğine inanmadı…

Ne var ki "hükmen" hükümeti bitiren şey, göstere göstere Türkiye'den KKTC'ye Temin edilen Su Projesi'nin yönetim ve işletmesi tartışmaları oldu…

Böyle olacağını hem söylemiş hem de samimiyetle siyasi arenayı "bir orta yol yok" diyerek uyarmıştık…

Koalisyonda yahut "tali unsurlarında" kimin hangi argümanla haklı olduğunun ya da krizi kendi açısından nasıl yöneteceğinin gelinen noktada önemi yok…

"Biten" şey, Kıbrıs Türk siyasetinde "ilk kez" denenmiş bir hükümet modelinin "başarısız" olmasıdır…

Siyaseten esas resim, Sağ ve Sol'un aynı ortaklıkta bu şekliyle yıkılışıdır…

Gözler bugünkü Bakanlar Kurulu'nda ancak Türkiye'deki "hükümetten" tam yetkili müsteşarlar ile bizim "tam yetki-siz" bakanların ortaya çıkardığı (hatta ilk günün ardından Tuğrul Türkeş'i; yani siyasi muhataplarını da masaya getirebilmelerine rağmen) yeni su anlaşması bu saatten sonra imzalanmış dahi olsa müstakbel Ekonomik Protokol içeriği, bu hükümette "uygulanamaz" görünüyor...

Oysa Kıbrıs sorununda belirleyici dinamik ve aktör olarak ortaya çıkan ve seçilişi ile aynı zamanda iç politikayı da ferahlatan Cumhurbaşkanı Akıncı'nın -şimdilerde müzakere masası nedeniyle içine girdiğini düşündüğümüz- "depresyonuna" rağmen tarihi UBP-CTP koalisyonu, çözüme giderken "anlamlı" bir vitrini de tesis ediyordu…

**
Su krizinin içeriği, KKTC'deki iç sorunların bütününü kapsadığı için bu şekilde tezâhür ettiği rahatlıkla ifade edilebilir…

Her türlü analiz, diler "KKTC" deyin dilerse de "Kıbrıs'ın kuzeyinde"…

Her halükarda şaşmaz üç temel tespite çarpar;

"Ekonomik Bağımlılık ve Yetersizlikler";

"Siyasal Parçalanma";

ve "Kimlik Sorunu"…

İşte Su meselesi, hem esası hem de ayrıntıları ile bu üç ana sorunun tam da göbeğine isabet eden bir mâhiyete büründü.

**

Böyle olmasında "günahlar" da var. "Kaçınılmazlıklar" da… Muhakkak bunun bedeli ödenecek…

İlâhi adâletin tecellisinin en ziyade sarih bir surette seyredilebildiği siyasi arena ve kamusal gerçeklik, asıl şimdi hakiki bir dönüşüme gebe…

Kitabına göre öyle…

Ama bizde kitaba uymuyor ekseriyâ…

Mesele de o zaten…

Bu nedenle sîne-i millet ürkütüyor!
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.