Üniversitelerdeki 'asıl güvenlik' tehdidi

Ülkemiz üniversiteleri, geçtiğimiz haftalarda basın yoluyla Türkiye'de de 'güvenlik ve terör' bağlantılı konu oldu.

Mesele, KKTC'de yapılan son güvenlik zirvesi içeriği ile zirveye üst düzeyde katılımlar yanında bazı üniversitelerdeki "PKK yapılanması noktasında" oluşan büyüme potansiyelli "küçük odaklar" noktasında öne çıktı…

Hatta ötesi yazılmasa da bazı "eylem hazırlıkları" dillendirildi.

Ne var ki üniversitelerimizdeki "potansiyel güvenlik tehdidi" bu ve bu bağlamda değil.

Bunun ötesinde…

Bundan da büyük.

**

DAÜ, YDÜ, GAÜ, UKÜ, LAÜ, AKÜ, KAÜ, Girne Üniversitesi, Lefkoşa İngiliz Üniversitesi, ODTÜ-KKTC, İTÜ-KKTC…

Yükseköğretim, KKTC'de zannedilenin aksine lokomotif olduğu ifade edilen turizmden daha çok "paranın" döndüğü bir alandır.

Buna mukabil üniversitelerin "çöplük" olduğu ifade edilir ve ediliyor.

Boston'da ellinin üzerinde üniversite var.

Ama "çöplük" diyen yok.

Bizdeki fark nedir?

Bu söylemin altı doldurulmuyor…

**

Üniversite açmak için yasal kriterin ne olup olmadığı bir yana fiilen 70-75 Bin olduğu ifade edilen ve fazlasıyla "abartılı" olduğu besbelli olan öğrenci sayısındaki aksilik, her şeyden evvel bu sayıya uyumlu "akademisyen adedinin" olmayışından da kavranabilir.

"100 Bin öğrenci" hedefli yüksek öğretim çıtası bakımından olduğu kadar "kalitenin" de anlaşılması için üniversitelerimizin her biri, "Öğrenci Kabul Koşullarını" açıklamalı…

Aksi halde hepsi zan altında kalmaya mahkûm olacak.

Bu hususta bazı üniversitelerimizin kasten "şeffaf" olmadığı anlaşılıyor.

Özellikle üçüncü ülkelerden bir miktar dövizle elde edilebilen kayıt imkânı nedeniyle "kaçak işçi" ile "öğrenci" statüsü arasındaki makas gittikçe genişliyor.

Kimse de öğrenci olarak gelenlerin akıbetlerini sormuyor, sorgulamıyor.

**

Nijerya, Afganistan, Bangladeş…

Sudan, Somali, Senegal…

Etiyopya, Gana, Zambiya…

ve benzeri ülkelerden müteşekkil bir liste var ki asıl vahim "güvenlik" tehdidini bu "kalem" oluşturuyor.

Uluslararası Uyuşturucu, Kadın Ticareti ve nice yer altı suç organizasyonları ile bağlantılı bu gibi ülkelere mahsus öbekler, ülkemizde bir araya geliyor...

Şimdilik kendi aralarında didişiyorlar ama bunları kim durduracak?

Asıl mesele budur…

Bin-Bin beş yüz dolarlık uçak biletleri nedeniyle sınır dışı etmenin madden imkânsız göründüğü bugerçekte öğrenci olmayan; suça meyilli; ekonomik durumlarından ötürü de "müsait"kişileri kim ne yapacak?

Nasıl geri gönderilecek!

Bazı üniversiteler, bazı ülkelere yönelik tedbir alıyor ancak anlaşılan bu biraz da kendi inisiyatifleri ile…

Gümrüklerden geçerken kim eğitim için, kim suç için geliyor?

Bunları bilecek, sorgulayacak personelimiz var mı?

Bu noktada eğitimli insanımız var mı?

KKTC'deki üniversite öğrencilerine ilişkin asıl güvenlik tehdidi daha ziyade üçüncü ülkelerden gelen sözde "öğrencilerden" neşet ediyor.

Her üniversite getirdiği öğrenciden -olası sınır dışı masrafıdâhil- sonuna kadar sorumlu olmalı (başka üniversiteye transfer ediyorsa da transferi kabul eden sorumluluğu almalı) ve en önemlisi bu konuda ciddi "devlet politikası" oluşturulmalı…