Rusya-İsrail uzlaşısının Kıbrıs koridorundaki anlamı

Yayın Tarihi: 11/07/16 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Arap Baharı'nın İslam ülkelerine dolaylı-dolaysız olarak verdiği 4 trilyon dolarlık ekonomik zararın yükü altındaki coğrafyamızda İslam tarihi literatürüne ait "Filistin Davası", İslam coğrafya ve ülkelerinin ve liderlerinin hep olduğu gibi orta vadeli "siyasi emellerine" düzenli olarak "feda" edilmeye bundan sonra da devam edilecek…

Bu kıyamete değin "jeopolitik bir kader" gibi görünmekle birlikte "One Minute" ile zirve yapan "büyük hülya"nın sürdürülemezliği, Mısır'da Müslüman Kardeşlerin Obama destekli indirilişi sonrası -çatışanlarının birbirini yok etmeleri mümkün olmayan- "Suriye harbi" karmaşası ile de açığa çıkalı nice olmuştur.

Sınır boyunda en az iki yeni devletin kuruluşunun kesinliği ile Stratejik Derinliğin "Hamas"çısı da geçen süre zarfında yıkılmış; Esad ise orta yerde akıbeti hala kestirilemeyen Batı ile uzlaşan İran'ın yanı başında kalmıştır.

"Diplomasi" mekanizması içinde İsrail'in resmi olarak kusurunu kabul ile "tazminat" ödediğini ya da ödeyeceğini zannedenler şimdilik –uzlaşı ile tanındığı besbelli olan- Gazze Ablukasına bir "faideleri" olduğunu düşünmektedirler. Nitekim İsrail, zinhar Mavi Marmara konusunda kusur kabul etmiş değildir.

Verdiği "fâhişziyandan" söz etmektedir. Hamas'ın Türk topraklarından hiçbir eylemde bulunmayacağında "mutabık" kalındığının altını çizen İsrail Başkonsolosu ShaiCohen'in dediği gibi zaten "uzun soluklu normalleşme" süreci içinde İsrailli yetkililer hakkında bu konuda açılan davalar da yaptırımla sonuçlanmayacaktır.

Uluslararası terminolojiye göre de ödeyeceği "tazminat" değil, "fona bağış" kabilinden "çek"tir.

Abluka konusunda ise Aştodlimanı zaten hep "Kenan diyarı" için açıktır. Mavi Marmara da zaten -o günkü kurgu gereği- Aştodlimanına gitmek istemediği için saldırıya uğramıştır.Öte yandan Gazze'ye altyapı yapmak için mevcut uzlaşıya ihtiyaç olmadığı da sarihtir.

Özetle Türkiye'nin oynadığı çok yönlü kumar neticesi elinde kalan kartlar nedeniyle İsraille uzlaşısı zaten gecikmişti. Problem bunun kamuoyuna açıklanamayacak oluşu gibi durmakta ve fakat tam da bu noktada "uydurularak" anlatılanlarşaşırtıcıdır.

Jeopolitik bir kaderi, güncel politik argümanlarla –hiç de gereği yok iken- Filistinliler ve Gazze üzerinden "pazarlamaya" çalışmak vicdanları yaralamıştır. Nasıl ki Azeriler petrolü Tel Aviv'e en büyük tedarikçi olarak vermeyi sürdürmüştür öyle de son altı yıldır kapalı kapılar ardında Türkiye-İsrail ilişkileri yürümüş, ticaret hacmi ise zaman zaman artmıştır.

**

Gelelim Türkiye-İsrail normalleşmesi yolunun açılması ile İsrail gazının Türkiye üzerinden AB'ye taşınması önündeki diplomatik engelin kalktığı yönünde yapılan değerlendirmelere…

İsrail'le normalleşmenin doğrudan gazla ilgisi olmadığı gibi Türkiye-Rusya uzlaşısının da şartı turizmdeğildir.

"Ukrayna mimarı" Nuland'ın da pek ala bildiği gibi evvela Avrupa'nın yıllık 400 Milyar metreküplük bir gaza ihtiyacı vardır ki Kıbrıs ve çevresindeki gazın -şirket hissedârı politikacıları yanıltmak maksadıyla- yapılan "en iyi tahminlerde" bile miktar bunun yüzde 10'nuna dahi tekâbül etmemektedir.

AB ihtiyacının yüzde 38'ini zaten üye ülkelerin üretimlerinden karşılar. (% 24'ü Rusya,17%'si Norveç; 10%'unu Cezayir; 2%'si Libya; 2%'si Nijerya;2%'sini Mısır'dan ithal eder).

Hukuken tartışmalı parsellerin ortasında kalan Kıbrıs'ın "karakol" olacağı bir gaz havzasının değeri küresel değil, bölge devletleri içinevet, pek ala anlamlıdır. Netenyahu-Putin görüşmelerine de yansıdığını bildiğimiz bir şey daha vardır ki o da Moskova'nın –üstelik bölgede yeni egemenlik teşebbüsleri içinde- Doğu Akdeniz'deki olası enerji işbirliklerinden dışlanmasının mümkün olmadığıdır.

**

Gerek Rusya, gerekse de İsrail'le gerçekleşen gecikmeli ve belki de hiç olmaması gereken ihtilaf sonrası gelen uzlaşının esası ise tam olarak "bölgesel güvenlik stratejileri" kapsamında…

Ankara-Kudüs; Ankara-Moskova arasında yenilenmiş işbirliğinin temel boyutu diplomatik bir protokolden ziyade askeri-istihbarîdir.Ürdün'ün de bu yeni ittifakın bir başka üyesi olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.

"İsrail-Türkiye anlaşmasının özünde İran'a karşı yeni hizalanmanın çekirdeği" olduğunu tasvir eden MOSSAD'ın istihbarat kaynaklarına yakın analizlere de bakıldığında bu durum açıkça görülebilir. Öyle ki İsrail'in savunma bakanı Lieberman'ın –Davutoğlu görevdeyken kotarılan- anlaşmaya karşı olduğunu açıklaması ve -sembolik protestodan öte irdelenmeyen- "istifasının" arkasında olan şey de budur.

İsrail'in Türkiye'nin desteği ile gazını Avrupa'ya satmasını sağlayacak olan bir boru hattı inşa etmek için resmi görüşmelere başlaması bekleniyor. Masada İsrail'in Akdeniz'deki kıyı gazını emniyete alacak bir İsrail-Türkiye-Rusya askeri ve istihbarat işbirliği var.

**

Thomas Hobbes tarafından 1651'de yazılmış kitaba mâl edilse de İsrail'in adını Tevrat'tan alan ve mânidaranlamı da "denizde uyuyan bir şeytan" demek olan ünlü "Leviathan" parselinden Ceyhan'a bir boru hattı çekilmesi planlanmakta; bunun da yalnızca hukuki alt yapısının üç yıl süreceği net bir şekilde ifadeediliyor.

Söz konusu borunun, Güney Kıbrıs'ta Vasiliko Santrali'ne girmesi; oradan da Yeşil Hattı başka fonksiyonlarla geçerek Kuzey'e uzanması ve de "ünlü vesayet tartışması" elektrik kablosu ile de birleşerek Doğu Akdeniz'de koca bir L hafi çizmesi de muhtemel ve de evlâdır.

Kdim Yahudi dostlarımızın söylediğine göre ise bunun gerçekleşmesi için Federal Kıbrıs'ın temini şart değildir. Hatta bazı "abartılara" göre risklidir…

Zamanla değişen ve "kaça gideceği" de belli olmayan bir ekonomik değer olarak hidrokarbona, "Kıbrıs'ta çözümün finansmanı" anlamında güven olmadığından Kıbrıs'ta "Tayvan-laşmaya" Moskova'ya danışan ve de İsrail tarafından yüz üstü bırakılan Rum lider Anastasiadis'in başında olduğu Rum yönetimi karar verecek.

Biz değil…

Bu anlamda Kıbrıs Türk liderliği can sıkıcı olsa da mâzisine yaslanan "kök vizyonunu" gözden geçirmek zorunda kalabilir.

Bilahir değineceğiz: Türkiye ile NATO'dan müttefiki olan Kıbrıs garantörlerinden İngiltere'nin AB'den çıkışı ile önceki gün NATO Zirvesinde Varşova'da imzaları atılan "Merkel rüyası" da beklenen gelişmelerden azâde değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.