TSK kurtardı, halk başardı...

Melun gecede hukuken "polis demek" olan Jandarma İstanbul'da köprüyü çevirdiğinde başkentin tam anlamıyla kuşatılacak olduğu gerçeğini henüz kavramamıştık.

Ne de olsa nesil olarak "bu çağdışılıklar artık olur mu!Hadi canım ne darbesi..!..Ne garantörlüğü!" gibi sloganları benimsemiştik.

Darbenin değil adı, teşebbüsünün dahi telaffuzunun "garipsendiği" şu zamanlarda Türkiye'de yaşananlar, bu coğrafya içinde ne çok az şeyin değiştiğini göstermektedir.

Henüz otuz yaşını yarılamamış bizlerin genç ömründe –esasen hâla etkileri devam eden- biri 1997'de "post"u olmak üzere 15 Temmuz girişimiyle de en hain ve vahşisini görmüş olduk.

**

15'i gecesi 16'sı olmadan Twitter'da"Meclisi bombalayanlar kazanamaz…" diyerek sabitledik.

Sözde çağdışı bildirilerini ele geçirdikleri "yuva" TRT binasında bizzat okumaya dahi cesaret edemeyenler, buldukları spikeri tercih edecek kadar küçüldüklerinde ise hiç tereddüt etmedik.

Kalkışmanın küçümsenecek herhangi bir tarafı yok!

Ankara, devlet kurumları ile ele geçirilmişti.

Genel Kurmay Başkanlığı işgal edilmiş, Emniyet Müdürlüğündeki polisler de sokağa inen vatandaşlar gelmeden evvel sığına inmek durumunda kalmışlardı…

Vahim tablo içinde MİT, ablukaya alınmış; nâmı şimdi hatırlanan "Gazi meclis" bombalanmış; Gölbaşı'nda Polis Özel Harekat Daire Başkanlığı ile Polis Havacılık Daire Başkanlığı yerle bir edilmişti.

Kalkışanlar, MİT'in –işi sabaha çıkartmayacak- deşifresi nedeniyle erkene çektikleri kalkışmayı ise İstanbul'da başaramadılar.

Kalkışmanın püskürtülmesinde koca Ankara'da asıl kritik rolü, 2005-2007 yılları arasında KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı da yapmış olan Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı ve ekibinin aldığı net bir şekilde görülüyor…

Birinci Ordu ve Komutanı darbecilerle birlikte hareket etse idi halkın da sokağa çıkmaya asla fırsatı olmazdı.

Ve asıl iç savaş o zaman çıkardı.

Bu anlamda teknik olarak vahşi -kalkışma niteliğinde- kalan "darbe girişimi" TSK tarafından hem engellenmiş hem de bizzat Ankara'da kritik koridoru açmıştır.

Anayasal düzene bağlı TSK mensupları kurtarmış; halk başarmıştır…

Her geçen saat hıyanet ve kahramanlık hikâyeleri bir bir netleşiyor…

Gece karardıkça organizasyon kabiliyetini yitiren çetecilerin, polis, medya, Cumhurbaşkanı, Başbakan, sivil siyaset ve doğrudan halkın gösterdiği -Türkiye siyasi tarihi literatürüne geçecek- metâneti neticeyi getirdi.

**

Kendilerine "Yurtta Sulh Konseyi" diyerek ülkeyi cehenneme çevirenlere lanet olsun…

İşgal yıllarında bile tahrip olmamış meclise bomba atanlara;

sivil halka sıkanlara;

yasa dışı emre itaatle tankları sürenlere;

ilk gece "postal yalamak" için sinenlere;

ve bilhassa sokağa çıkan insanları -duvarlara yazı yazmadılar diye-"beğenmelere" lanet olsun…

**

Devletin asker içinde bir kalkışmayı esasen beklediği, ancak bu denlisini kimsenin tam olarak hesap edemediği anlaşılıyor.

İki yıl önce gözaltına alınıp tutuklanması gereken "illegal çeteciler" belki şimdi temizlenecek…

Transatlantik Batı'nın içinde olduğu da kesinleşen "kalkışma", Türkiye'ye 2023'ün zindan edilme ajandasının işlediğini bir kez daha gösterdi…

Mevcut asıl hasar henüz tespit edilmiş değil. Ancak edilebilecektir…

Ve fakat vatan haini cuntacılar başarılı olsaydı eğer, hasar asla tespit edilemeyecekti.

Her kesin ödeyeceği bedel, bunu zaten imkânsız kılacaktı.