Fizibilite-ciler çıldırmış

Yayın Tarihi: 11/10/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Daha evvel de yazdık: kablo ile elektrik özelde bir AB enerji ağı konsepti, genelde ise "coğrafya enerji oyunları" içinde bir bahistir.

Ne var ki bizde ideolojik körlük, "stereo statükonun" beslediği savrulma içinde eksenini o denli kaydırmaya müsait bir haldedir ki çoğu kez gayr-i ciddi konularda dahi ne dediğinin farkında değil.

Mesela 'Türkiye ye bağımlı olacağız' diyenler fiilen "Fuel Oil çevirimli" santrallerde ısrar ederek "Ortadoğu petrolüne" bağımlı olmayı tercih ettiklerinin dahi farkında değildirler.

"Ortadoğu petrolüne bağımlı olmaktansa Türkiye'ye bağımlı olmak daha mı kötüdür?" diye sormak isterdim. Ne var ki "milli servet" hidrokarbonun peşkeşiyle Ada'da çözümü finanse etmeyi planlayanlara bu hususta nasihat etmek haddime değildir.

En basit ifade ile: Ada'da çözümün kendisi, Türkiye'nin Rusya'ya doğal ve zorunlu bağımlılığından daha ziyade Doğu Akdeniz'i kazan Noble Enerji'ye bağımlıdır.

Yani fizibilite-ciler çıldırmış.

Zira olası federal devletin ilk iş olarak kablo ile elektrik işini halletmek üzere çalıştığını dahi bilmiyorlar. AB ile Enterconenecte sistemi, enerji güvenliği paketi içinde Kıbrıs'ta çözümle alakadar bir parametredir.

Fizibilite-ciler bu konuda Güney Kıbrıs'ın İsrail'le üstelik "AB mevzuatı gereği" mesai yaptığından dahi habersizler...

Ayrıca "Enerji arz güvenliğinin" fiyatla ölçülmeyecek kadar stratejik önemde olduğunu bilmek yahut öğrenmek için herhangi bir tahsil gerekmemektedir.

Türkiye'den gelen Su Temin Projesi ile suda fiyat yükseldi ama susuzluğun ve 24 saat 50 yıl boyunca kesintisiz suya ulaşmanın fiyatı neyle ölçülecek?

Mavi Akım, TANAP ve diğer enerji projeleri için fizibilite mi isteniyor?

**

Ayrıca bu noktada Elektrik Kurumu KIB-TEK'in -üstelik önceki yönetiminde- FICHTNER adlı enerji sektöründe danışmanlık hizmeti veren şirkete hazırlattığı raporu da hatırlatmak da yarar var.

-Malumunuz kamuoyundan gizlenen o raporda dahi- "2040'a kadar Yatırım İhtiyacı Planı" tablosuna göre, 2025'e kadar eğer kablo ile elektrik gelmez ise AKSA ile var olan sözleşmenin 2024'te sonlanacağı ve 95'te Türkiye'nin yardımlarıyla yapılarak KIB-TEK'e teslim edilen 120 Megawatlık Teknecik Santrali'nin de "ekonomik ömrünü" 2025'te yitireceği dikkate alındığında 636 magawatlık "yatırım ihtiyacı" olduğu ortaya çıkıyor.

Raporda 2014 yılı sonunda alınan 15,5 Milyon Euro mâliyetli –üstelik 2. el olduğu tespit edilen- Diesel santral alımı dikkate alındığında ise 300 Milyon'u bulan bir yatırıma ihtiyaç olduğu belirtiliyor.

Türkçesi: 2025'te Teknecik'te ömrünü tamamlayan 120 Mw'lik tesis ile AKSA'nin 2024'te dolan sözleşmesi ile ortaya çıkacak 140 Mw'lik açığı hangi sermaye ile ve nasıl kapatacağız?

"Çıldıran" fizibiliteciler büyük resmin ortasında sırıtan bu mikro derde de bir çare üretmek için tek kelam etmiyorlar.

Eğer su temin konusunda olduğu gibi kablo ile elektriğin de mâliyeti Türkiye tarafından karşılanır ve uzun yıllara yayılırsa kilowat saatlik rakamın daha da düşmesinin kaçınılmaz olduğu ortaya çıkıyor.

Fizibilitecilerin kafası fazlasıyla karışık olduğu için Türkiye'de elektriğin sepet fiyatının 13 kuruş olduğunu; bizde ise maliyetin 60 kuruşlarda dolandığını hatırlatma ihtiyacı dahi hissetmiyorum…

Türkiye'den kablo ile elektrik projesinin çerçeve anlaşması imzalarının İstanbul'da atılacak olması ve bunun teması "Yeni Ufukları Kucaklamak" olan Dünya Enerji Zirvesi'nde gerçekleşmesinin anlamı kadar Cumhurbaşkanı Akıncı'ya dün zirve kürsüsünde verilen "söz" de anlamlıdır.

Kongredeki oturma planı da sağdan sola Akıncı, Muduro, Erdoğan, Putin ve Aliyev.

Okuyana…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.