Mont Pelerin'de Sehiv Secdesi…

Yayın Tarihi: 24/11/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
"Giderek Kıbrıs Türkü yok olma ve erime noktasına geldiği zaman AB şemsiyesi altında, ki bence bu tarih 2023 civarlarında olacak, Kıbrıs'ta bir çözüm bulacaklar. Ama bu çözümde ne garanti anlaşmaları olacak, ne asker... Hatta 60 öncesi haklara zorlanacağımızı hissediyorum. Çünkü zaten onu talep edebilecek bir Kıbrıs Türk toplumu olmayacak"

Barış Burcu, Mart 2013, Havadis Gazetesi

Niçin gidildiği anlaşılmadığı gibi neden bir haftalık aranın da verildiğinin kavranmadığı "Vatikan'ı koruyanların seçmesi Mont Pelerin" coğrafyasında dönen dolaplar, "donmuş ihtilaf" Kıbrıs Sorununun karanlık ve uluslararası yönünü ortaya koyması bakımından manidardır…

Kıbrıs sorunuyla ilgili daima dillendirilen ve daha ziyade Rum tarafına işaret edilen "siyasi irade lazım" söyleminin temelsiz olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Kıbrıs sorununda hükmü güvenlik bürokrasisi verdi.

Veriyor ve verecek...

"Anlaşma yerine krize vardık" diyerek konuyu özetlemek ikinci zirvenin ilk gününde "krizin adamı olduğu" iddia edilen Çipras'a "doğan güneş" gibi bakan simaların Anastasiadis'i karşılarken "Hellenizmden" bahsine gösterdikleri lakayt tavır kadar sathidir…

**

Yüzde 29,2 deyip "harita konuşmadım" demek nedir?

Bu anlaşılmamıştır.

Rumlar 100 bin kişi dönsün derken biz kaç dedik?

"80 Binden fazla önerdiğimizi" yazan Rum basını yalanlanmamışken bu da belirsizdir.

Öte yandan ilk Mont Pelerin'de ara isteyen ve dönüşünde Başpiskopos'a kırmızıçizgiler konusunda biat eden Anastasiadis'e karşı Kıbrıs Türk tarafı "tüm konuların masada" olacağını söyleyerek ikinci tura gitti…

Dönüşümlü Başkanlık?

Karar verme mekanizmasına etkin katılım?

İadeye getirilecek sınırlama oranı?

Birincil Hukuk?

Yürütmenin seçimi…

Tüm bunlar nerede?

Yoksa statükonun "bekçisi" BM Özel Danışmanı Eide, bir hamle ile garantiler konusunda da Kıbrıs Türk tarafını bir surette ikna edebileceğini mi düşündü?

Eğer Türk tarafının "dakika itibarı ile" açıklamaları doğru ise, BM Özel Danışmanı Eide'nin krizi bile bile İsviçre'ye taşıdığı; New York'ta bin beteri yaşanan -ama hala konusu açıldığında inkâr edilen- tezgâhını genişlettiği; daha da önemlisi neticeleri itibariyle iki tarafı da eşitlemek ve iki tarafı da zan altında bırakmak üzere önümüzdeki hafta adaya geleceği anlaşılıyor…

Nitekim Mont Pelelerin'de basın karşısına "on the record" çıkamayan, hatta yüzünü saklayan Eide nezaretindeki BM, açıklamasında "liderlerin en yüksek gayretlerini gösterdiğini" söylüyor.

Yani BM o zaman iki tarafı da aynı değerlendiriyor... … (Hatta Ban'ın açıklaması konuşulanı cebe atma hissiyatı veriyor)

Sahi "Kıbrıs'ta barış engellenemez" de bu "barışı" kim engelliyor?

**

Mont Pelelerinde olası Federal devletin "laik seküler" yapısı konusunda da anlaşılamadığı; Kıbrıs Türk tarafının kilise etkinliğine karşı çıktığı; bilhassa da eğitimin sekülerleşmeden "azınlık halk olarak güvende hissedilmediği; nefret suçu işleyen ELAM'cıların "hukuk önüne çıkarılmadığı; müzakereler sürerken İsrail ve Mısır ile askeri anlaşmaların yanı sıra Rum ordusuna alınan silah alımlarından da son derece rahatsız olunduğu ve buna paralel masaya Kıbrıs Türk halkının garantilerden yana tavrını koyan kamuoyu yoklamalarının da konduğu ancak Güney Kıbrıs ve Yunanistan güvenlik bürokrasisinin olası anlaşmada geçiş döneminde belli bir süre var olmaya devam edecek Türk askerinin dahi varlığını istemediği biliniyor…

**

Kıbrıs Türk liderliği için siyasi sonuç şudur: Elinde oynayacak koz bırakmazsan; karşıya aşırı güvenirsen; kriterin olmazsa böyle "marjsız" kalırsın…

Elinde de kala kala artık "sökmeyen" bir halkla ilişkiler kalır…

O da 15 Temmuz darbesi sonrası şekillenen yeni MGK ile sınır ötesine, yaklaşık 150 kilometrelik bir çapta genişleyen yeni güvenlik konsepti içinde boğulur…

Trump sürprizi ile Amerika'da tutmayan ve sahayı terk eden Transatlantik bürokratlarla pişirdiğin hesap da yeni kabusun oluverir…

İşte bunu kavraması muhtemel zevat için başlıkta özetledik: "Sehiv Secdesi"…

Öte yandan Süreçten memnun olmayan bazı CTP'li dostlar varsa eğer, müzakerecilerini masadan çekmekten çekinmesinler.

Bu dakikadan itibaren "umut pompalayanlar" statükocuların ta kendisidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.