Referandum derken yeni 'One Minute' ihtimali

Yayın Tarihi: 05/12/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

"2002 Kopenhag Zirvesinde yapılan vahim hatalar yüzünden buraya geldik…AB'nin Rumlardan çekeceği var"

BDH Başkanı Mustafa Akıncı, 25 Nisan 2004

Kıbrıs Sorunu Cumhurbaşkanı Akıncı'nın Nisan 2015'te seçilişi ile 2016 sathında sıkıştı…

İsviçre Mont Pelerin'de patladı ve şimdi yeniden Cenevre Zirvesi ile şişerek 2017'ye sarkıyor.

Çare yok.

Çünkü sahne artık, hem Lefkoşa'daki"izleyiciyi"hem de "Lefkoşa'yı izleyenleri" kesmiyor.

Kendi nesillerinden bahisle doğrusu liderler de artık bu tiyatroya bilet kesecek meraklı tarafgir bulamıyor…

**

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, liderlerin (daha ziyade Kıbrıs Türk tarafının) dile getirmekten yorulduğu "Kıbrıs'ta 2016'da siyasi Çözüm" hedefinin Mont Pelerin eteklerindeardı ardına gömülüşü sonrası aldığı 20 Bin Dolarlık yeni maaşıyla liderlere 1 Aralık'ta ısmarladığı "gizemli yemek" ardından zuhur eden yeni konjonktür ile BM, başına düşecek taştanşimdilik kurtulmuş gibi görünüyor.

Eide nezaretinde liderler geçtiğimiz hafta Ara Bölge'de "zamanı uzatmayı" ve "baskılardan geçici olarak kurtulmayı" başardı. Aynı zamanda Eide"2017 manevrasını kabul ettirmekle" yüksek statülü VIP görevini BM'nin "AB'ci yeni Genel Sekreterine" de dayatmış oldu.

Böylece Cenevre'de 9 Ocak'ta başlayacağı takvimlenen, 11'inde de Kıbrıs Türk ve Rum taraflarınca haritaların sunulacağı ifade edilen venihayet 12'sinde de Rumların ve bilhassa Rusların "çoklu konferans" dediği asıl zirve ile Kıbrıs Sorunu uluslararası basına haber konusu olmayı başarabilecek…

Dünya Basını, tıpkı Filistin ile Keşmir-Karabağ gibi bir "İngiliz Yaratığı" olarak 50'lerin sonunda Doğu Akdeniz'de kökleşen Kıbrıs–eğer ikinci bir çoklu konferans zarureti doğmazsa- 14 Ocak sabahı ya "2017'de Referandum" ya da "BM nezdinde federasyon bitti" tadında haber konusu olacak.

Doğrusu olması da gerekir…

Çünkü yıllardır AB'nin dolandırdığı Kıbrıs Türk halkı "statüko" istemiyor.

**

Cenevre'de kapsamlı Al-Ver öncesi belirsizliklerin bir kısmı olduğu gibi duruyor bir kısmı ise başka türlü derinleşiyor…

Bilhassa da aynı zamanda garantör olan taraflar nezdinde…

Kıbrıs Türk tarafı,"Dönüşümlü Başkanlık olmazsa olmaz" diyor…

Tıpkı "güncellenmesinden" bahsettiği garantiler konusunda olduğu gibi…

Rum Basınının "gizemli yemek" içeriği hakkında yazdığının aksine "Güzelyurt verilemez" yaklaşımı gibi…

Buna mukabil Rum tarafı ise topraktan ayırdığı garantörlük meselesine rağmen "Dönüşümlü başkanlığı" kayda geçirmiyor…

Garantiler kalkmalı yahut bu konuda zaman tahditiolmalı diyerek Türk askerininçekilmesini; buna ek olarak Güzelyurt'un da iade edilmesine ilişkin pozisyonunu koruyor...

Türkiye ise Yunanistan gibi pozisyonlarını resmî olarak ortaya koymuyor.

Garantilerin etkin ve fiili olarak devam etmesi gerektiğini; Türk askerinin Ada'da kalmasını, en üst düzeyde ise Güzelyurt'un iade edilemeyeceğini ifade ediyor.

Türkiye'nin Lozan çıkışına "o halde Sevr'e dönelim" diyen Yunanistan'da ise Çipras'ın teslim olduğu devlet, Garantilerin kesin olarak kalkarak Ada'da tek Türk askerinin kalamayacağını kaydediyor.

Son kronolojik "açıklama akışı" içinde Cenevre öncesi riskler, umutlardan daha ziyade şekillenmişe benziyor.

O halde Kıbrıs Sorunu tiyatrosunda final perdesi Cenevre'de gerçekleşecek demektir.

Bu da başında "uluslararası basına malzeme var" diyerek işaret ettiğimiz gibi "ya referandum" ya da "federasyon biter" şeklinde nihayete erecek ve yeni bir uzatma marjı imkanını kısıtlayacak.

**

Eğer Cenevre'deki zirveden bir plan çıkarsa 2017'de hem Türkiye'de Anayasa değişikliği içerenBaşkanlık hem de Kıbrıs'ta yeni Federal Devletin neredeyse eş zamanlı referandumlarıolası demektir.

Hatta iki kampanya süreci birbirine girecek demektir.

Mont Pelerin sonrası geçtiğimiz hafta İstanbul'da Cumhurbaşkanı Akıncı'nın da yer aldığı "Küresel Gelecek 7. Boğaziçi Zirvesi'nde "O kadar şehit kanı var! Neyi veriyorsun" diyen Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın (neyi alıyorsun değil, Neyi veriyorsun) Türkiye'de önümüzdeki yıl ortası yapılması umulan ve -MHP'nin de ortak olarak desteklemesi gereken- olası referanduma Kıbrıs'ı tırnak içinde "çözen" ya da "veren" lider olarak mı yoksa Kıbrıs'a ilişkin Cenevre'de bir tür yeni bir "One Minute" çeken figür olarak mı gideceği bir başka siyasal hesap gibi görünüyor…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.