İlhak dedikoducusu kim?

Yayın Tarihi: 23/02/17 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Rumların ELAM önerisi ve DİSİ lakaytlığı işbirliği ile Meclisten geçirdiği yarım yüzyıllık "ENOSİS plebisitini okullarda anma" kararı ardından uluslararası aktörlerle hem-âhenk hareket eden yerel aktörlerin masada yaşadığı dağılma\kaçma oyunu ardından Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun önceki gün KKTC'ye gerçekleşen ziyareti pek çok açıdan kritik idi.

Doğal olarak "talat-laştığı" rahatlıkla ifade edilen Cumhurbaşkanı Akıncı, bugüne değin hiç gözlemlenmediği şekilde kesin ve kati ifadeler kullandı.

Öfkeliydi.

Konuk Bakanla verilen ortak mesaj ise masaya dönülmesi çağrısı ile sabrın taştığı yönünde netti.

Çavuşoğlu'nun bilhassa Rumların enerji konusundaki tek taraflı adımlarına atıfla yaklaşan hidrokarbon krizi hakkında sarf ettiği sözler ise uluslararası niteliği bakımından en önemli mesajdı.

"Bu tek taraflı adımlara çözüm umudu nedeniyle sabrediyoruz, sabrımız sonsuz değil, biz de gerekli adımları atarız, tıpkı bir zamanlar attığımız gibi" diyen Çavuşoğlu "vaftizli" yeni "NAVTEX krizinin" yolda olduğunu açıkça ilan etti.

**

Kıbrıs Sorununa dair tüm toz dumana rağmen "bana göre" konuk Bakana sorulacak tek bir soru vardı.

Ben de zaten onu sordum…

İlhak!

**

Adanın zaman zaman hem Güney'inde hem de Kuzey'inde bir süredir konuşulan bu çünkü...

Nitekim Sayın Çavuşoğlu'na Kıbrıslı Türkler de esasen dost sohbetlerinde birbirlerine bunu soruyorlar, merak ediyorlar diye de ekledim.

Çavuşoğlu'nun yanıtı enteresandı.

Tıpkı Cumhurbaşkanı Akıncı'nın geçtiğimiz aylarda Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ortak basın toplantısında KKTC'deki FETÖ yapılanması konusunda kullandığı "adalarda dedikodu çok olur. Namık Kemal'in de tescili var" metaforunu anımsatan bir surette yanıtladı Çavuşoğlu soruyu…

"Dedikodu dedi bunlar, adalarda dedikodu çok olur".

Hatta Rumlar da bunu kasti yayıyor imasında da bulundu Bakan...

Ve bir ihtimal olarak ilhak kapısının "kapalı olmadığını" şu sözlerle netleştirdi: "Bu müzakere süreci son fırsat. İllâ çözüm olmayacaksa, ne olacağına bugüne kadar olduğu gibi oturur birlikte karar veririz".

Cumhurbaşkanı Akıncı Çavuşoğlu ardından söze girdi ve kendisinin de buna söyleyeceği olduğunu belirtti.

Doğrusu Sayın Akıncı işin esasına girdi.

"Çözüm olmazsa KKTC olarak yolumuza devam edeceğiz. Bunu daha önce de söyledim ama hayat durmayacak, devam edecek. Bazı şeyler değişecek, demografi, fizik, ve benzeri statik kalamayacak".

**

Gelelim dedikoduya…

Zinhar bunlar dedikodu değil.

Bu konu hadi "dedikodu" olsun nereden çıktı?

Geçtiğimiz aylarda ilk kez Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Yiğit Bulut'un TRT ekranlarında bağıra bağıra "biz de Kıbrıs'ı ilhak ederiz, etmeliyiz" lafından çıktı.

Sözler önce Türkiye medyasında neredeyse eş zamanlı KKTC medyasında yankılandı.

Bizden bazı siyesiler de tepki koydu. KKTC Meclisinde lafı geçti.

Yine bizdeki Sol ve kendisini "ilerici" olarak ifade etme gereği duyan cenah da buna can simidi gibi atladı. Bahse konu cenah sözüm ona çözüm-barış naralarını bırakıp insanları korkutmaya yöneldi.

"Anlaşma olmazsa ilhak oluruz ha" sopasını tüm mecralarda en sert şekilde paylaştılar.

Doğrusu devam da ediyorlar.

Rumlar da anlayacağınız Türkçe yazan basından ve tartışmadan duydu önce…

Ötesi Uluslararası Dış Politika odağı Kilise vitrini Rum Başpiskopos Hrisostomos o sıralarda bir demecinde "böyle bir şey olacağını sanmam. Doğrusu mümkün değil" bile dedi.

Çünkü papaz, bizim gibi cahil değil!

Nitekim ilhakı en evvel garanti anlaşması yasaklıyor.

Ne diyor Türkiye Dışişleri Bakanlığı Web sitesinde de yer alan Madde Numara 1'de?

.Kıbrıs Cumhuriyeti, ayrıca tümüyle veya bir bölümüyle herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde siyasi veya ekonomik bütünleşmeye girmeyeceğini taahhüt eder (sorumluluğunu yüklenir).….bu maksatla adanın gerek birleşmesini, gerekse taksimini doğuracak doğrudan doğruya (direkt olarak) veya dolaylı olarak gerçekleştirmeye yardımcı ve teşvik edici tüm hareketleri yasaklar._"

**

O halde kimmiş bu dedikoducu?

Yanıt belli.

İlhak, Kıbrıslı Türklerin asla razı olmadığı, olmayacağı bir düşüncedir.

Doğrusu –şu gün itibariyle- Türkiye kökenli KKTC vatandaşları ise ilhak sandığına 'ilk Hayır'ı ben çekeyim' diye koşar.

Ama işte Cumhurbaşkanı Akıncı'nın da dediği gibi bazı şeyler değişecek, demografi, fizik, ve benzeri statik kalamayacak…

Ancak;

Müzakereler çökerse mi?

Yoksa müzakereler sürmedikçe mi?

Yani statüko devam ederse "biz böyle iyiyiz". Bu mudur?

Mesele budur.

İşte asıl dedikodu da budur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.