Bu ört-bas sahneler müptela eder
Bir çıkan inmez.
Alışır ve inerse hasta olur
**
Ama sahne en çok ört-bas etmek için vardır.
Esasen de sadece bunun için vardır.
Tasarım tabiatı, tekniği budur sahnenin.
Hakikati örtbas etmek!
Bunu yaparken de "gerçeği" kullanmak.
Bu yönüyle bir "toplu iğneden" bir tasarım olarak "dünyaya" tasarlanıp sahnelenmiş her şey ört bas etmek için vardır.
Bütün mesele neyin gizlendiği ve neden!
Bu konunun güzel sanatlardan varoluş felsefesine, siyasetten bilhassa uluslararası ilişkilere kadar teoriden pratiğe alenen işleyen ve irdelenmesi zaruri yönleri var
Efendiler!
Sahne varsa eğer perde vardır, sütre vardır
Ve hakikat, görmek için değil aldanmak için işleyen gözün zihni de kör eden "gerçek" eliyle aldatılması neticesi ya çoktan öt bas edilmiştir ya da edilmek üzeredir.
Bir sahne mi gördünüz!
Kesinlikle hakikati kaçırdınız!
Çünkü sahne varsa sanat var, sanat varsa sanatçı var demektir ve eğer sanatçı sahne eliyle kendini gizlemek istemişse mahvoldunuz demektir.
Üstelik aynı anda hem kendini hem de hakikati gizlemek isterse eğer işte o an bittiniz demektir.
Şaşmaz, bu iş böyledir.
"Simulakr" dedi buna en son Fransızlar
Yani "gerçeklik olarak algılanmak istenen görünüm."
Bir başka ifade ile "bir olay veya nesne varmış gibi yapmak".
Çünkü görünüm, hakikatten daha değerlidir
**
En nadide sanat olarak siyaset politika yalanı ile işler
Sahneye de politikacıları kurumları sürer.
Uluslararamı konjonktür der.
Kesinlikle tasarlar.
Özellikle uluslararası ilişkiler ve dış politikada.
Sanatkârı belli.
Başat büyük devletler.
Sanat ya neticede
Diler ki istesin: tasarım-sızlığı da tasarlar.
New York'tan Cenevre I'e
Mont Pelerin I ve II'den İsviçre I'e Kıbrıs sorununda sahneleme sürüyor.
Bu son, billahi son deniyor.
Çerçeve çizilmeye çalışılıyor hala
Geçtiğimiz Eylül ayından beri müzakere değil, metot nasıl olacak diye debeleniliyor
Kah 2'li, kah 3'lu
Kah 5'li.
"İman" da bu çerçevenin bir parçası olmuş.
Konular ve pozisyonlar belli değilmiş gibi adı ortak olan ama "ortak olmayan" kâğıtlar üretilip bir türlü kullanılamadan tüketiliyor.
Yani aslında karar vermek için siyasilere karar vermeleri için ortam hazırlanıyor. Verilecek kararlar belli olmasına rağmen tüm taraflar statükonun o en meşhur klişesini kullanıyorlar: "Evet, ama.."
Orta oyun bir türlü bitmiyor.
Hep ört-bas.
Neyi ama?
Elbette statükoyu.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.