Bin hayra delalet bir 'hayır'...

Yayın Tarihi: 03/07/15 08:14
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Yunanistan Pazar günü tarihinin en büyük halk oylamasına gidiyor, hepimizin malumu.

Yunan halkı bu son derece önemli referandumda IMF-AB Troykası tarafından dayatılan yeni ekonomik paketini onaylayacak mı onaylamayacak mı ona karar verecek.

Durup da size paketin içinde ne var diye ekonomi ahkâmı kesecek değilim zira ekonomi uzmanlık alanım değildir.

Ancak 43 yıllık yaşamımda öğrendiğim kesin olan şey, içine IMF denilen; uzun ismi International Monetary Fund (Uluslararası Para Fonu) olan şeyin karıştığı hiçbir olaydan insanoğluna hayır gelmediğidir.

Hatta kesin bilgi, yayabilirsiniz.

Bu gerçekliği genel anlamda "işin içine kapitalist vahşilerin karıştığı şey" de diyerek halk diline indirgeyip konuyu daha da iyi anlayabiliriz.

Zira IMF kimdir, nedir, necidir çok açıktır.

IMF sömürü demektir. IMF dar gelir demektir. IMF temel tüketim ihtiyaçlarına konan aşırı vergiler demektir. IMF fakirliktir demektir. IMF çöküntü demektir ve IMF kamu mallarının çok uluslu şirketlere peşkeşi demektir.

Niye?

Çünkü IMF kar amacı güden bir canavardır ve amacı kapitalist oligarkların bitmek tükenmek bilmeyen kar hırsına devletler seviyesinde hizmet etmektedir.

Ve kuşku yok ki ekonominin doğası olarak, birisinin karı, diğerinin zararından gelmektedir.

Bu yukarıda anlattığımız Yunanistan olayında kuşku yok ki söz konusu denklemin zarar hanesi kısmında Yunan Halkı diye yazmaktadır.

Vahşi kapitalistlerin bu denklem üzerine ekstra bir motivasyonla gitmesini sağlayan bir de Sosyalist Syriza iktidarı ve de onun dirayetli kumandanı Alexis Tsipras vardır.

Kapitalist sistemin en büyük düşmanı ve de korkusu, üretilen artı değerin kendi dar çevreleri yerine halk arasında hakça ve eşitçe dağıtılmasını sağlayan bir düzenin kurulmasıdır.

Dolayısıyla söz konusu canavar kapitalistlerin Syriza hükümetine daha da bir nefretle yaklaşması ve de onu tamamen yok etme planları yapması tamamen içgüdüsel bir nefretin ürünüdür.

Ve bu nefret skalası içinde her türlü yolun mubah olması yine ayni içgüdü gereğidir zira her zaman ve her yerde büyük balık küçük balığı yutmakta sonra da bu duruma 'sadece bir iş' olarak bakılmaktadır.

Kapitalist sistemin en büyük öğretilerinden birisi tam da işte bu durumdur.

Büyük balık küçüğü yutmakta ve yoluna devam etmektedir.

Hal üstün körü bir şekilde böyle iken ölsem de bu vahşilere karşı Yunanistan'ı desteklerim.

Biz Kıbrıslı Türkler Yunanistan ile tarihsel anlamda birbirimize âşık olmayabiliriz ama kapitalizm denen illet tüm dünya halklarının ortak düşmanıdır.

Sömürünün, açlığın, kaosun, savaşların yaratıcısı ve de en büyük finansörü olan bu çok uluslu canavara prim vermek hiçbir şekilde benim insanlığıma sığmaz.

Onun için Yunanistan borcunu ödememiş de bunu kendime dert mi edeceğim?

Asla.

Ödemesin.

Yunan halkı yerine Zaire'nin elmas madenlerini ve Güney Afrika'nın altınını sömürenler ödesin.

Onların yerine Vietnam'da 4 milyon kişi öldürenler, Kamboçya'yı halı bombardımanına tutup en az o kadar masumu öldürenler ödesin.

Yunanistan ödemiyormuş…

Bizim rahmetli Barış Manço o meşhur şarkısında dedi ya 'yaz tahtaya bir daha, tut defteri kitabı, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı' diye…

Sarı çizmeliyi çıkarın, yerine Alexis Tsipras yazın…

Cuk diye oturur…

İşte bundan mütevellit, 5 Temmuz referandumunda çıkacak olan olası 'bir HAYIR'ın bin HAYRA vesile' olacağı muhakkak.

Hep beraber izleyip göreceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.