Hellim, Maraş, Derinya ve dahası...

Yayın Tarihi: 30/07/15 08:05
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Dünkü yazıma 'fazla uçtun be abi' şeklinde gelen eleştiriler oldu.

Normaldir.

Bazen insanın romantikliği tutar, bazen kafası bozulur, bazen aklına tek bir kelime bile gelmez.

Dünkü yazımda hellim işinin olduğunu ve artık sıranın hellimli yapmaya geldiğini yazmış, kendi çapımda espri yapmıştım.

Anlaşılan odur ki, yılların getirdiği kelime oyunları, pireyi deve etme işi bu hellim meselesinde de ortaya çıkmıştır.

Hellimle ilgili günün bana en çok sorulan sorusu 'hellimi yaptık güzel de hangi limandan satacayık be gardaş?' şeklinde olanıydı.

Limasol'dan mı Mağusa'dan mı?

İşte bu konuyla ilgili gün boyu bir sürü insanla konuştum.

Bir kere KKTC tarafı olarak Yeşil Hat Tüzüğü (YHT) üzerinden yapılan ticarete 'süt ürünleri' dahil olmadığı için eğer ki bir değişiklik yapılmazsa, yani süt ürünleri söz konusu ticarete eklenmezse, bizim yaptığımız 'hangi limandan satacayık' tartışması direk çöker.

Neden?

Zira AB ülkelerine ürettiğimiz hellimi satacak değiliz.

Bu durumda ürettiğimiz hellimi Mağusa limanı üzerinden dünyanın birçok ülkesine bal gibi satabildiğimiz ortadadır, Limasol limanına gerek yoktur.

Zaten hali hazırda bu ticaret gerek Türkiye gerekse de Arap ülkelerine yapılmaktadır.

Bunda bir sorun yok.

Velev ki, YHT'de değişiklik yapıldı ve bunun sonucunda biz AB ülkelerine satabilecek konuma geldik.

Hellim tescili mutabakatına göre, tescil Kıbrıs Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı üzerinden yapıldığına göre ve de YHT'ye göre yasal liman Limasol'dur.

Dolayısıyla bu yukarıda sorulan sorunun cevabı da, bu minvalde Limasol olur.

Ancak, içinde Maraş'ın da bulunduğu bir takım pazarlıklar yapıldıysa ve de Mağusa Limanından biz ticaret yapabilecek konuma gelirsek, o zaman hellim meselesinin daha değişik bir boyutu olabilir diye düşünmek de olasıdır.

Yoksa yine mi uçtum?

Yani Mağusa Limanı'nın AB kontrolünde ticarete açılması demek, Maraş verildi demektir diye bunları söylüyorum.

Gün boyu spekülkasyon spekülasyona gelen bendenizin bu şekilde komplo teorileri üretmesine kızmayın hemen.

Boşuna mı yapıldı bu hellim işi?

Ben gizli kapaklı bazı gündemlerin tartışıldığını düşünüyorum.

Bir yandan da etrafa boş ümitler saçmayayım diye dikkat etmeye de çalışıyorum ancak içimi kemiren bir kurtçuk var.

Yani müzakere sürecinde bu kadar açık gelişmeler yaşanırken, gerek sembolik gerekse de özlü gelişmeler yaşandığı ayan beyan ortadayken, bazı bombaların patlayacağını düşünmek illa ki hayalcilik diye adlandırılamaz.

Dolayısıyla ben Maraş konusunun illa ki masada olduğunu ve sonbaharla birlikte gündemin birinci sırasına çıkacağını düşünenlerdenim.

Hatta bu konuda çok ciddi kaynaklardan duyum da aldığımı söylemek isterim.

Ve bu hellim konusuyla birlikte geçenlerde liderler arasında mutabık kalınan mülkiyet komisyonu işinin bir şeylere işaret olduğunu düşünüyorum.

Maraş Kıbrıs sorununun prototipidir.

Orada yaşanacak ciddi bir gelişmenin Kıbrıs sorunu müzakerelerinde gerçek bir ilerleme olacağını herkes bilmektedir.

Bunu bekleyip göreceğiz…

Yeri gelmişken Maraş'ta açılacağı söylenen Derinya Kapısı olayının akıbetinin ne olduğunu kamuoyu ile birlikte benim de merak ettiğimi buraya not düşmek istiyorum.

Geçmiş hükümetin ilgili bakanı çalışmalar yapıldığını söylerken, dün dost meclisinde konuştuğum değerli bir dostum bana söz konusu kapının açılamamasının sebebinin 'maddi kaynaksızlık' olduğunu iddia etmesi gerçekten ilginçti.

Hatta ve hatta geçmiş hükümetin başbakanının söz konusu kapının açılması konusunda 'kapıya koyacak gümrük memurumuz yok' dediğini bile söyledi.

Doğruysa ne kadar da vahim…

Tam KKTC işi…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.