Ekrem Demirtaş'ın vizyonu...

Yayın Tarihi: 31/07/15 07:53
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

İzmir Ticaret Odası yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ile gerçekleştirdiğimiz son derece çarpıcı röportajı bugün gazetenizde beğeniyle okuyacağınızı umuyorum.

Ekrem Demirtaş Kıbrıs'a ve Kıbrıslı Türklere çok önem veren, adada barış ve çözüm için sürekli destek olan birisi.

Ekrem Bey'in Kıbrıs'ın kuzeyine ve güneyine yaptığı ziyaretlerde her zaman vurguladığı bir şey vardır; "sorunu ticaret çözecek".

Gerçekten de iki taraf arasında ticaret ya da ekonomik ilişkilerin artıp artmaması içinde bulunduğumuz sürece bakıldığında hayati önem taşıyor.

Ama maalesef geldiğimiz noktada bu konuda pek de ileri gidilmediğini söylemek mümkün.

Her ne kadar Yeşil Hat Tüzüğü ticaretinde geçen yıla göre %3 civarlarında bir artış söz konusu olsa da, hacim olarak durum beklentilerin çok uzağında kalmış gibi görünüyor.

Ekrem Demirtaş da YHT'nin beklenen etkiyi yaratmadığını söylüyor.

Dolayısıyla çok daha çarpıcı bir öneri yapıyor ve ekliyor: "refahın yolu adada ticaretin serbestleştirilmesinden geçiyor."

Elbette ki bu söylemesi kolay, pratiği zor bir durum…

Ancak ekonomik vizyonu son derece geniş bir işadamının sarf ettiği bu sözler illa ki kayda değer bulunmalı.

Ekrem Demirtaş'ın bu 'düşmanlıktan arınmış' vizyonu Yunanistan-Türkiye arasında bizim genelde uçakların 'it dalaşı' yapmasından ya da meşhur Kardak krizinden bildiğimiz Ege Denizini çoktan bir barış denizine çevirdi.

Ne ile?

Ticaret ve işbirliği ile.

Dolayısıyla adada varılması muhtemel olan barışa uzanan yoldaki ticari işbirliklerinin gelişmesi kadar, ondan sonra tesis edilecek durumun sürdürülür olmasında ticaretin en önemli konu olacağı son derece açıktır.

Toplumların ya da ülkelerin birbirine bağımlı hale gelip, tabiri caizse 'savaşacaklarına ticaret yapacakları' bu duruma Uluslararası İlişkilerde 'Interdependence' denir.

Bunu 'karşılıklı bağımlılık' diye çevirebiliriz.

Yoksa birbirlerini günahları kadar sevmeyen Fransa ile İngiltere nasıl bu kadar rahat dururdu sanıyorsunuz?

Ya da Almanya ile Fransa?

Bundan mütevellit, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türklerin birbirleri ile sürdürülebilir bir gelecek kurmasının en önemli yolu beraberce 'ekmek parası kazanmaktır', sonrası kendiliğinden gelecektir.

İşte bu noktada Ekrem Bey'in kapalı durumda bulunan Maraş’'ı bir ‘ortak turizm başkentine’ döndürülmesi önerisi yerinde ve çarpıcıdır.

Düşünsenize…

Maraş'ın kimlere ait olduğu konusunu bir kenara koyarak, iki toplumun Maraş'ta neler neler yapabileceğini bir hayal edin.

Gerçekten de elimizde inanılmaz bir cevher vardır ve her ne kadar bize ait olmasa da, Maraş'tan Kıbrıslı Türklere 'çok ekmek' çıkacaktır.

Zaten Ekrem Bey de bunu vurguluyor ve de vurgulamakla kalmayıp son derece cesur bir kampanya çağrısı da yapıyor;

"Maraş'ta Denize Girelim, Kıbrıs'ı ayıran tel örgüleri ve varilleri kaldıralım. Bunu 1 Eylül Dünya Barış gününde yapalım" diyor Ekrem Bey.

"Ben de gelip bizzat destek vereceğim" diye de ekliyor.

Gerçekten de cesur bir çağrı.

Başarıya ulaşabilir mi?

Buna iki taraftaki toplumların bu konuda vereceği destekle doğru orantılı bir durum…

Ama böylesi bir önerinin Ekrem Bey gibi, Türkiye'nin en büyük ve en etkili ticaret odalarından birisinin yönetim kurulu başkanından gelmesi her bakımdan dikkate değer bir şeydir.

Daha evvelki yazılarımda da vurguladığım gibi, önümüzdeki sonbaharın Kıbrıs sorununun en kritik ve en önemli 'baharı' olacağına hiç kuşkum yok…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları