Doğru bilginin önemi…

Yayın Tarihi: 01/08/15 09:41
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Dünkü Hürriyet Gazetesi, bizim milletvekillerinden Mustafa Arabacıoğlu'nun mülkiyet konusunda bir televizyon kanalında ettiği kelamları 'cımbızla' ayıklayıp haber yapmış, başlığını da 'adada iç savaş çıkar' diye koymuş.

Ne demiş Arabacıoğlu?

"Mülkiyet konusunun çözümü hukuki değil, siyasi olmalıdır. Bu olmazsa iç savaş çıkar."

Şimdi hangisine cevap verelim bilemiyorum…

Böylesi bir konuyu haber yapıp başlığını kışkırtıcı bir şekilde okuyucuya sunan Hürriyet Gazetesi ne mi cevap verelim yoksa 'hukuk' yerine 'gukuk' arayan Mustafa Bey'e mi?

Aslında hiçbirine cevap vermesek yeridir.

Kıbrıs sorununda bilindik kafaların bilindik jargonlarıdır bunlar.

Korku üzerine kurulmuştur ve nefretten beslenir.

Ne diyorlar?

"Adaya yerleşen Türk vatandaşları gemiye bindirilip gönderilecekler."

Başka ne diyorlar?

"Sayın Akıncı'nın konulara sessiz kalmasının sebebi Rum'un bize attığı kazıktır, şimdi söylemiyor, iş bitince açıklayacak."

Her defasında adanın hem kuzeyinde hem güneyinde bilindik koroların ortak sesidir korku…

Bu tarafta 'Rum bizi hap gibi yutacak' denirken güneyde de 'Atilla bizi hap gibi yutacak' şeklinde sittin senedir devam eden bir plaktır bu…

Malumunuzdur, biz basın mensupları olarak müzakere süreci ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibinin 'sessizlik yemini' etmesini iyi bir şey olarak görmediğimizi, Rum basınından haber almaktan bıktığımızı son haftalarda yüksek sesle dillendirdik ve bunun sonucunda da "önümüzdeki Çarşamba günü basına bilgilendirme toplantısı yapılacak" açıklamasına geldik vardık.

Gelinen noktada, elbette, süreçle ilgili tüm detayları öğreneceğiz diye bir iddiamız olamaz.

Ancak en azından daha çok bilgi ve en önemlisi daha doğru bilgi, bu hassas sürecin en çok ihtiyacı olan şeydir.

Yoksa aynen bizim bu 'bilgi isteme' amacından başka bir şey gütmeyen süreçte yaşadığımız gibi hamasetçi kesimin bu sessizliği 'kötüye' yorması kaçınılmazdır.

Bu konuda uzman bazı kalemler tarafından yükseltilen bu sesler toplumun genelinin büyük destek verdiği Cumhurbaşkanı Akıncı'yı kuşkusuz negatif etkiler.

Bizim amacımızın üzüm yemek, bu arkadaşların ise bağcıyı dövmek olduğu bu süreçlerin yaşanmaması için gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerekse de ekibi sorumluluklarının bilincine varmalıdır.

Bu arada merak ettiğim konular arasında yine konularla ilgili 'ağzını bıçak açmayan' müzakereci Özdil Nami Beyefendinin durumu da vardır.

Sayın müzakerecimiz belli ki sessizlik yemini etmiş gibi süreç hakkında tek kelime etmemektedir.

En azından ben kendilerinin son bir ay içerisinde konuştuğunu hiç duymadım.

'Konuşacağıma iş yaparım, iki konu daha çözerim' anlayışı içinse bu sessizlik eyvallah diyorum buna.

Ancak bu toz duman içerisinde 'ben karışmayayım, uzak kalayım' şeklinde bir anlayışla hareket ediyorsa, o zaman bu işi gurdizlemekten geri duracağımı düşünmüyorum.

Ben kimim de bu konuyu gurdizleyecem?

Yahu ben gurdizlerim, sonra ağır abilerim görür, onlar da gurdizler filan…

Neyse, uzun lafın kısası, müzakereler konusunda yaşanan 'iletişim' sorunları; hele de içinde 'iletişim doktorası' bulunan çok değerli insanların bulunduğu ekip özelinde kabul edilecek bir durum değildir.

Naçizane önerim Cumhurbaşkanı Sözcüsünün haftalık brifinglerine derhal başlamasıdır.

Bunun yanında özellikle sosyal medya üzerinden etkili bir şekilde halka ulaşmak hayati önem taşımaktadır.

Gelişen teknoloji ile haberlerin ne kadar hızlı yayıldığı malumdur.

Bu iyi bir şeyken, yalan yanlış haberlerin nasıl yayıldığı ise o kadar kötüdür.

Yerimiz doldu ama bu durumun takipçisi olmaya devam edeceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.