Hızlı cevap sorunu...

Yayın Tarihi: 04/08/15 09:53
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Güneydeki 'çözüm' karşıtları Rum Lider Nikos Anastasiadis'le kafayı bozmuş durumda.

Özellikle son liderler görüşmesinde iki liderin mülkiyet konusunda vardığı bir dizi mutabakat belli ki malum çevrelerin canını sıkmış.

Liderlerin fikir birliğine vardığı mülkiyet sorununu çözmeye yönelik bir takım noktalardan birisi kuzeyde kalan Rum mallarının şu anki kullanıcılarına tanınan söz hakkı konusu.

İşte bu olguyu kabul eden Rum lidere 'kuzeydeki malları peşkeş çekiyor' şeklinde saldırılar yapılıyor, bunun bir 'suç' olduğu söyleniyor.

Öte yandan, kuzeyde de mülkiyet konusunda 'malın sahibi ilk söz hakkına sahiptir' şeklindeki kadim ve dünyada geçerli mal mülk kuralını kabul etti diye Cumhurbaşkanı Akıncı da saldırı altındadır.

Basınımızda görüyoruz, 'ayağını denk almaya çağıranlar' mı istersiniz, 'mallarımızı alacaklar bizi sokağa atacaklar' mı istersiniz, her türlü lakırdı edilmektedir.

Bu süreçleri Annan Planı döneminde de yaşamıştık.

O zamanlar Facebook ve diğer iletişim kanalları açık değildi diye televizyonlar ve gazeteler ön plandaydı.

Şimdi sosyal iletişim ağları baskın…

Bu hızlı teknolojinin, habere ve diğer bilgilere ışık hızıyla ulaşma iyiliğinin yanı sıra bir de kara haberin ışık hızıyla yayılması durumu vardır.

Geçen gün 'doğru bilginin önemi' diye yazmıştım, şimdi tekrar etmek istemiyorum.

Yaşadığımız bu hassas süreçte doğru ve kaynağından onaylı bilgi çok ama çok önemli bir şeydir.

Öte yandan Türkiye basınında da 'Kıbrıs'ı sattık' tadında makaleler yazılmakta, zaten karışık olan durumlar daha da karıştırılmaktadır.

Bu durumun birden çok tehlikesi vardır.

Öyle ki, söz konusu müzakere sürecinden sorumlu merciler konularla ilgili geniş ve de aydınlatıcı bilgiler sunmazsa, süreç işte bu türden yazıların hâkimiyetine ister istemez girecektir.

Mesela geçtiğimiz Pazar günü güneyde yayınlanan Politis Gazetesi'nin 'güvenilir kaynaklara' dayandırarak yaptığı haberinde, olası çözümde Rumlara verilecek Türk köylerinin listesi yayımlandı.

TAK bunu alıp Rum basını özetlerine koydu.

Ve dün bu konu gazetelerin manşetlerine konu oldu.

Bu konu dünkü Kıbrıs Postası Gazetesi'nde Rasıh Reşat'ın köşesinde de irdelendi, 'kendi kendimizi manipüle' ettiğimiz yazıldı.

Doğrudur, ama bir ekleme de ben yapmak isterim.

Söz konusu haberle ilgili cevap vermesi gereken merci, yani Cumhurbaşkanı Akıncı, dün öğle saatlerinde bir kabulünde konuya ilgili konuştu.

Ne dedi Sayın Akıncı?

Aynen şunu: "Müzakere masasında harita, yüzdelik veya tek bir köy adı konuşulmadı. Günü ve saati geldiğinde konuşulacak. Henüz zamanı gelmiş değil."

Peki, bu habere Pazar günü öğle saatlerinde TAK haber ajansına düştükten hemen sonra cevap verilseydi ne olurdu?

Bence spekülasyonun önüne geçilebilirdi.

Ama nedense Sayın Cumhurbaşkanı veya sözcüsü bu haberi hemen yalanlamak yerine, dün öğleni beklemeyi tercih ettiler.

Yani ortada bir 'hızlı cevap verme' 'hızlı reaksiyon gösterme sorunu' vardır.

Sayın Akıncı yukarda okuduğunuz açıklamayı Pazar günü yapsaydı, dün bazı gazeteler bu konuyu manşet yapsalar bile, cumhurbaşkanının sözlerini de kullanmak zorunda kalacaklardı.

Bu kadar basit, bu kadar önemli bir hamleyi geciktirmek sadece ve sadece kara propagandaya olanak sağlar, gerçekleri çarpıtır, halkı endişeye sürükler.

İşte bu noktada doğru bilginin önemine ek olarak 'hızlı bilginin' önemi de ortaya çıkar.

Olmayan bir şey üzerinden spekülasyona fırsat vermeye hiç gerek yoktur.

Ha nedir, Sayın Akıncı'nın açıklamaları yerine, günahları kadar sevmedikleri Rumların basınının 'güvenilir kaynaklarına' itibar edecek olanlar yine de çıkacaktır.

Onlara ne yaparsanız yapın durum zaten değişmeyecektir.

Sonuç olarak, süreçle ilgili spekülasyonlar devam edecektir ama önemli olan Sayın Cumhurbaşkanının konuyla ilgili söyleyecekleridir.

Yüzde 60 küsur oranında halkın oyunu alan bir kişinin açıklamalarına verilen değer her halükarda daha çok olmalıdır diye düşünüyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.