İki...

Yayın Tarihi: 05/08/15 08:21
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Her zaman iki yumurta yerim.

Gerek kavrulmuş gerekse de kaynamış…Aşağısı kurtarmaz…

Çayı ya da neskafeyi de iki şekerle içerim.

Olmadı, gaddi gadevi içmem…

Rakıya da iki buz koymadan asla içemem…

Antarktika'da olsam da fark etmez, illa o buzları koymam lazım.

İki çocuğum var, bir kız bir erkek.

Hep öyle olsun, hatta erkek önce olsun istedim, oldu.

İlahlar sağ olsun diyelim…

Ortadan ikiye bölünmüş bir şehrin sokaklarında geçti çocukluğum.

Sonradan büyüyüp aklım kesince memleketimin de ikiye bölünmüş olduğunu anladım.

Oysa ben sadece Lefkoşa'nın iki parça olduğunu zannederdim…

Hangi tarafını seveyim demedim hiçbir zaman; ama her iki tarafını da sevdim. Ancak her iki taraftakiler de beni veya karşılıklı olarak birbirlerini sevdiler mi bilemiyorum…

İki kardeşim var, ikisi de kız, ilahlara tekrardan teşekkür ederim...

İki tane arabam var ama ikisinin de borcu beni yedi bitirdi.

Her gün sabah iki bankadan da telefon alıyorum, düzenli olarak ve belli ki daha uzun süre almaya devam edeceğim.

Bahçemde iki tane ağaç var; biri dut biri zeytin…

Daha büyümediler ama büyüdüklerinde birinden zeytin birinden dut yemeği hayal ediyorum.

Evde mantar konusunda da ikiye bölünmüş durumdayız.

Yonca gavcar mantarı, ben kırmızı mantar seviyorum.

Ama olsun, ikisine de okey diyorum, maksat muhabbet olsun diye.

Molohiya ne ile yenir konusunda da ikiye bölünmüş durumdayız.

Yonca soğan ile yer, ben turşu ile.

Bu konuda taviz vereceğimi sanırsa daha çok bekler…

Kah dış mihrak, kah iç mihrak diye kendimi ikiye ayırabilirim.

Her halükarda iki mihrakı da seven iflah olmaz bir düzen karşıtıyım, itirazı olan yazılı yapsın ya da karakola gidip şikâyet etsin...

Her gece saat iki olmadan uyumam ve her ayın ikinci haftası kafayı kırmakla meşgul olurum.

Muhtemelen gelmiş olan bir maaş varsa onu yemekle meşgul olduğumdandır…

Hayatta iki çeşit insan hoşuma gitmez: işbirlikçi olanlar ve yalancı olanlar.

Her ikisine de tahammül etmekte zorlanırım.

Bunları sabah kadar dinlene dinlene dövmek isterim ama gücüm yetmez, biliyorum.

Ve hayatta iki takımdan ölesiye nefret ederim; biri Manchester United, diğeri Fenerbahçe…

Ama en çok hoşuma giden eski köy isimlerinin başında Digomo gelmektedir.

Digomo'nun Rumca anlamının 'iki tepe' olması hayatın garip bir cilvesidir diye düşünüyorum.

Belki de saat saat gelen Digomo'ya doğru koşu tutturma isteğim bundandır…

Ha bu yazıyı yazma sebebim nedir diye sorarsanız, eh işte 'iki çift laf' edelim diyesim var size.

Yoksa gidip sonu iki ile biten bir piyango bileti mi alsam acaba?

Ya çıkarsa?

Al işte burada da ikide kalan bir hayatım var.

Bu yazıyı da ikindi vakti yazıyorum ama biliyorum, bunun konu ile alakası yok.

Belki günün ikinci yarısı olmasındandır…

Al Bano-Romina Power; Rum-Yunan, Womack&Womack; Oya ile Bora; Hellim-ekmek, Tommiks-Teksas; Ali ile Veli; Bonny ve Clyde; etle-tırnak; gece ile gündüz; Ying ile Yang; Alekko ile Cafer…

Hayatımızı yedi be bu ikililer…

Dediğim gibi, iki de bir, ya da iki kere iki dört…

Sonuç olarak, iki yakamızın bir araya gelemediği, iki tarafımızın açık -ki bunlar kıç ve baş olarak bilinir- iki taraflı, iki bölgeli, iki halkın zamazingosuna dayanan bir çözümün istendiği ama bir türlü olamadığı bir yeryüzü parçasında yaşıyoruz.

Öyle görünüyor ki dostum, ikimiz de bir fidanın güller açan dalı olamadan kuruyup toprağa düşeceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.