Yapıcı eleştirinin önemi...

Yayın Tarihi: 31/08/15 07:54
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Anlaşılan odur ki Derinya Kapısı açılana kadar mesele incir ipi gibi uzayıp gidecek.

Bu konuda geçen hafta bir yazı da ben yazmış, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın siyasi irade göstermesi gerektiğini vurgulamıştım.

O yazının sonunu şöyle bağlamıştım;

"Şimdi Cumhurbaşkanı Akıncı'dan da aynı iradeyi beklemek mümkün değil mi?

Bence mümkündür.

Ve Derinya Kapısının açılamadan geçirildiği her dakika baskı artmaktadır.

Sayın Akıncı acilen karar vermelidir;

Ya muhatabı olan Rumlara 'benim siyasi iradem vardır' mesajını vererek kapıyı açacak ya da 'ben üst makamların sözünden çıkamam' anlamına gelen bir hareketle konuyu rafa kaldıracaktır.

Bu konuda suskun kalmak mümkün değildir."

Geçtiğimiz gün Yenidüzen Gazetesi'nden Mert Özdağ da haklı olarak konuya suskun kalmamış, Derinya konusunda benimkine benzer bir yazı yazmış.

Aman, yanlış anlaşılmasın, taklit etmemiş, kendi fikirlerini ifade etmiş.

Mert Özdağ bana göre güzel yazılar yazan, benim takip ettiğim bir meslektaşımdır, lakin bu yazısının sonunu bana göre münasip şekilde bağlamamış.

Şöyle demiş;

"Şimdilik süreç tıkalı…
Tıpkı Lokmacı'daki gibi…
Tıpkı 2006'daki gibi…
2006'da Lokmacı'daki 'köprüyü' anlamsız bulan kuzeydeki barış güçleri "alternatif yol"un da ne demek olduğunu çok iyi biliyor.
Zira Rum tarafı da "alternatif yol"a karşı…
"Derinya açılacaksa bu yoldan açılmalı" diyor.
Asker de tam tersini söylüyor…
Bu kilidi açacak bir liderliğe ihtiyaç var şimdi.
Çaba sarf edecek bir lidere…
Saray'da oturup
olanları izleyen bir lidere değil!..
Kıbrıslı Türklerin
iradesini kullanacak bir lider lazım şimdi!
'Komutan çizmeyi aştı' işte!..
'Dur' diyecek biri aranıyor. Var mı?" (Yenidüzen, 29 Ağustos)

Ayrıca yazısında Mehmet Ali Talat'ın Lokmacı krizinde yaşadıklarını da anlatmış.

O krizde Sayın Talat'ın siyasi irade gösterdiğini de yazmış.

Ben de aynı görüşteyim lakin o çok tartışılan köprüyü oraya dikmek zorunda bırakılan ve de aylarca tartıştıran Sayın Talat'ın partisi değil miydi?

Öyleydi.

O zaman 2.Cumhurbaşkanını zorlayan, istifanın eşiğine getiren olaylar zincirinde karşıya alınan tarafla bugün karşıya alınan taraf aynıdır; asker.

Hoş, 2.Cumhurbaşkanı'nın dönemindeki askerin gücü ile şimdiki askerin gücü, Türkiye'de yaşanan bir takım süreçlerin sonunda belki aynı derecede değildir ama durum tam olarak aynıdır.

Mert Özdağ da yazısında benim gibi 'siyasi irade' çağrısı yapmaktadır ancak sonunda 'var mı?' diye sormak bence doğru değildir.

Zira Sayın Akıncı'da o irade olduğu seçildiğinden beri birden fazla kez ispatlanmıştır.

Lokmacı meselesi de şıp diye çözülmedi, neredeyse iki yıl gündemde kaldı.

Derinya meselesi de 2 aydır gündemdedir.

Açıkçası müzakereleri yürütenlere eleştiri yapalım, ben de yapıyorum.

Daha Cumartesi günü cumhurbaşkanını eleştiren bir yazı yazdım.

Dolayısıyla Mert Özdağ gibi çözüm ve barış taraftarı olduğundan hiç şüphe etmediğim birisinden yapıcı eleştiri gelmesi bence daha yerinde olurdu.

Ayrıca, bu konuda cumhurbaşkanlığının son derece yoğun çabaları olduğu da aşikârdır ama 'sessizlik' konusunda Mert bir yere kadar haklıdır diye düşünüyorum.

Ama 'olayları uzaktan izleyen' demek acımasız kaçmış…

Niye diyecek olursanız, bu konuda yaşananların tümünü anlatmanın olanaksızlığıdır derim.

Ayrıca ülkenin içinde bulunduğu 'vesayet' sistemini de hatırlatmakta yarar var sanırım.

Benim geçen hafta yazdığım yazıda bu noktaya vurgum vardır, ben de 'durumu anlatmalıdır' demiştim.

Ancak malum sebeplerden dolayı 'anlatamadığını' bilirken, 'general çizmeyi aştı işte' diye yangına körükle gitmek şu an için gereksizdir.

Hele de yarından itibaren içine gireceğimiz baş döndürücü gelişmelerin arifesindeyken…

Sonuç olarak, çözümcü duruşu tartışma kaldırmayan cumhurbaşkanına sahip çıkmak bence en başta basın mensuplarına düşmektedir.

Bizim yaptığımız haberler ve köşemizde yazdıklarımız direkt halkımıza giden mesajlardır.

Bu yazıda amacım Mert'i yermek, küçültmek değildir.

Kendisi ile selam dışında bir samimiyetimiz de yoktur ama bu ona saygı duymamı engellemez.

O da benim gibi Kıbrıs'ta barış için uğraşan birisidir.

Sayın Akıncı da aynı ikimiz gibi çözüme odaklıdır.

Ne ben ne de Mert onu seçimlerin ilk turunda desteklemedik, hakkında eleştiriler yaptık.

Ancak geldiğimiz noktada bizim gibi çözüm taraftarlarının, çözümcü bir başkana yapıcı eleştirilerle yaklaşmamız ve ona sahip çıkmaktan başka çaremiz yoktur diye düşünüyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.