Takvim meselesi...

Yayın Tarihi: 17/09/15 08:07
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un özel danışmanı Espen Barth Eide, dün Rum basını tarafından kendisine yöneltilen Cumhurbaşkanı Akıncı'nın 'adı konulmamış bir doğal takvimi işaret edercesine' "2016 yılı Mayıs ayı öncesinde çözümün gerekli olduğu" yönündeki açıklaması sorulması üzerine cevaben şunu dedi;

"Herhangi bir takvimin mevcut değildir. Bir takvim baskı unsuru olur ve akabinde de öze ilişkin konular yerine tarihler üstün gelebilir."

Resmi Rum tezini destekler (Rumlar takvime karşı) nitelikteki bu açıklamanın kendince bir tutar tarafı var mıdır?

Şu açıdan bakarsak vardır;

Eğer bu süreç, özellikle Rum toplumuna anlatılamazsa, o takvimin sonunda gidilecek olan yeni bir referandumda yaşanması olası ikinci bir 'hayır' vakasının sonuçları son derece vahim olur.

2004'teki 'hayırı' anlatmakta bile zorlanan Rumlar, bir ikinci 'hayırı' asla ve kata anlatamazlar.

Rum Liderliği elbette bunun fakındadır.

Dolayısıyla siyaseten büyük yıkımlara yol açabilecek bu tehlikenin farkında olan Rum tarafı sürecin uzayıp gitmesinden pek de rahatsızlık duymamaktadır.

Ancak bu denklemin içinde göz ardı ettikleri şey Kıbrıs Türk halkının çözüme olan ihtiyacıdır.

Ve sonuçsuz geçen her müzakere günü, Kıbrıs Türk halkının algısını olumsuz etkilemektedir.

Nedir o?

Çözüme olan inancın azalması…

İşte tam bu noktada siyasi irade gösterilmesinin gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Yanlış anlaşılmasın, burada siyasi irade göstermesi gereken her iki liderdir…

Sadece birinin bu iradeyi göstermesi, diğerinin oturup izlemesi bu işin duvara toslamasına neden olur.

Eğer en geç Aralık ayına kadar ortaya bir metin çıkmazsa ve akabinde bu metin hem iki toplum hem de liderlikler tarafından tartışılmazsa, 2016 Şubat ya da Mart ayında yapılması planlanan referandum işi suya düşer.

O zaman da araya Mayıs 2016 Rum Parlamento seçimleri; ardından bizim iç karışıklıklarımızın getirebileceği bir başka seçim derken iş 2017, 2018'e kadar uzar gider…

Geçen her gün, yitirilen her dakika büyümekte olan tehlike işte budur…

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın liderliğe gelmesinden sonra bizde olduğu gibi Kıbrıs Rum toplumunda da umutlar yükselmiştir.

Vatandaşlar İttifaki Lideri George Lilikas 27 Ağustos günü yaptığı açıklamada Rum Liderliğini uyararak şu çağrıyı yapmış ve "Mustafa Akıncı için (Rum toplumunda) yaratılan 'azizlik' imajının değiştirilmesini düşünmeye başlayın" diye bir cümle kurmuştur.

Çözüm karşıtlığı sabit olan Lilikas'ın sarf ettiği bu sözler son derece manidardır.

Bu sözler, Kıbrıs Rumların ilk kez bir Kıbrıslı Türk liderin duruşuna gösterdiği güvenin işaretidir.

Elbette bizim taraftaki çözüm karşıtları bu sözleri 'Rumcu Akıncı'yı seven Rumlar' diye çarpıtılabilir ancak gelinen sürece bir baktığımızda bunun güvenle ilgili bir durum olduğu apaçıktır.

Daha evvel Rumların muhatabı kimdi?

"Mr No" olarak bilinen Merhum Denktaş; görev süresinin sadece 2008-2009 döneminde-Annan Planı ret cephesi mensuplarından Hristofiyas ile-gerçek müzakere yapabilen Talat ve ardından seçilen çözümsüzlük cephesi sembolü Eroğlu…

Talat'ın (şanssız bir şekilde) görev süresinin büyük bölümünde karşısında muhatap olarak diğer tarafın 'Mr No'su' olarak bilinen Tassos Papadapulos olduğunu hatırlatmakta fayda var…

Dolayısıyla, Rumlar ilk kez samimi bir şekilde çözüm isteyen bir Kıbrıslı Türk lider ile baş başadırlar.

İşin daha da güzel tarafı, Akıncı'nın muhatabının Annan Planına evet diyen tek parti olan DİSİ'nin o zamanki lideri Nikos Anastasiadis olmasıdır.

Hal böyle olunca ortaya bir çözüm umudunun çıkması kadar doğal bir şey olamaz.

Ancak tüm bunları işin içine kattığımızda, ortada bir 'takvim' bulunmaması sürece olumsuz etkide bulunmaktadır.

Eski Baş Müzakereci Kudret Özersay, mimarlarından olduğu 11 Şubat Belgesinin en büyük noksanlığının 'takvim' olduğunu dile getirdiğinde ne milliyetçiliği ne de çözüm karşıtlığı kalmıştı ancak Hoca yerden göğe kadar haklıydı.

Ne yapacağız yani?

Aha bizim niyetimiz var.

Çözüm yanlısı Cumhurbaşkanı Akıncı'yı %60.50 oyla başa getirdik, çözümsüzlük yanlısı Derviş Eroğlu'nu götürdük işte…

Referandum olsa 'evet' diyeceğimiz aşikâr…

Öte yanda yapılan anketlerde Rumların güçlü hayırının yerini evete çevirdiği malum…

Daha ne?

Koyun takvimi, çıkarın ortaya metni, tartışalım, referanduma gidip oylayalım…

Ak koyun kara koyun belli olsun…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.