Kolye...

Yayın Tarihi: 07/10/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçen sabahlardan birinde yatakta uyuzluk ederken birden tahtadan yapılmış 'barış' sembolü kolyemin boynumda olmadığını fark edip büyük bir paniğe kapıldım.

O kolyeyi, üç sene önce Adrasan'a tatile gittiğimizde çok şirin bir tuhafiyeci dükkânından almış, boynuma takarken de 'Kıbrıs'ta Barış olana kadar takacağım' diye arkadaşlara vurgulamıştım.

"Demek sonsuza kadar takacan" diyen arkadaşların hinliğine bakmadan o günden beri de taktım.

Sonradan üzülerek basından okuduğuma göre o kolyeyi aldığım tuhafiyeci-ve kaldığımız otel- geçen sene bölgede meydana gelen büyük yangınla yok olmuş…

Üzerimdeki laneti gittim her yere götürüyor muyum nedir bilemiyorum ama o sabah bildiğim tek şey kolyenin ortada olmadığı idi.

Kolyenin ortada olmamasının birden çok sebebi olabilirdi…

Bu bir gece önce içtiğim rakının fazlalığı ile doğru orantılı olduğundan 'acaba nerede bu lanet kolye' diye evde aramaya koyuldum.

Sonuçta bizim evde kaybolan her şeyden sorumlu olan kişi belliydi…

Zevcem Yonca…

Kendisi bir düzen manyağı olarak, benim gibi düzene her yerde karşı bir herifle hayat tüketme gibi zorlu bir görevde bulunuyor.

Kaybolan derken, onun düzenlediği şeyler, benim kaybetmem anlamına gelir babında…

Görev derken de, evliliğimizden bahsediyorum tabii…

Neyse, evin içinde, bahçede, arabada hatta çamaşır sepetinde deli danalar gibi aradığım kolyeciğimi maalesef o sabah bulamadım.

Bulamayınca da "lanet olsun, Kıbrıs sorunu bugün çözülecekti ama benim kolye kayıp diye çözülemeyecek" şeklinde duygu yoğunluğu yaşayarak işe doğru yola çıktım.

Arama çalışmaları sebebiyle geç kaldığım işe daha çok geç kalmamak için 'arabada bitiririm' deyip aldığım neskafeyi de Dikmen Belediyesinin muhteşem yollarından geçerken sarsıntıdan üzerime döküp, küfürler ettiğimi buradan önemsiz bir ayrıntı olarak yazayım…

Ama bunlar hepten boş şeylerdi zira kolye ortalarda yoktu.

Korkunç şekilde rahatsız geçen bir günün sonunda eve döndüğümde Yonca'cığıma acı haberi verdim;

"Canım, barış kolyem kayıp, koptu düştü boynumdan herhalde…"

O da hemen cevap verdi;

"Yoo, ben onu buldum, yerde atılıydı, aldım kapıdaki ayakkabılığın üzerine astım…"

Bende bir sevinç bir sevinç…

Sonuçta sittin senedir devam eden Kıbrıs sorunun çözümü o kolyeye bağlıydı…

Kaybolursa çözüm umutları biterdi…

Böyle bir sorumluluğu üzerime alamazdım, bu ağırlıkla yaşayamazdım…

Tam kalkıp da kolyeciğime ulaşmak için söz konusu noktaya doğru ilerlerken telefon çaldı ve bir dostumla "aaa, hade yahu, deme be" şeklinde uzayıp giden bir muhabbete giriştim.

Sonuç?

Kolyeyi alıp boynuma takmayı unuttum.

O gün de nedense aklıma hiç gelmedi.

Sonra ertesi gün ya da sonraki gün, "Yonca, kolyem kayıp be gördün nerededir?" diye salakça bir soru daha sordum.

Yonca da haklı olarak "kaç defa söyleyecem be tahta kafalı ama sana, aha orda girişte asılı işte" diye cevap verdi.

Kıbrıs sorunu çözülsün de ben tahta kafalı olayım diye iç geçirip, gidip alıp takayım dedim…

Hopppp, Fener maçında penaltı!

Karşı takım atıyor hem de…

Sonuç?

Fener 2-2 bitti ama ben yine kolyeciğimi unutup takmadım…

En sonunda geçen gece, "Yonca kolyem nerede?" diye başlayan bir soru daha sorma gafletinde bulundum.

"Of değil Allahım… Kaç defa yerini söyleyecem be ama sana?" diyen Yonca, ardından da ekledi;

"Hem takma o kolyeyi… O kolyeyi taktığından ve biz o tatile gidip geldiğimizden beri şansımız hiç düzgün gitmedi. Kıbrıs sorunu da çözülmedi. Takma…"

Vay be…

Olabilir miydi acaba?

O günden beri yaşananlar tarihsel süreçte Yonca'yı haklı çıkarıyor gibiydi…

Zira Kıbrıs'ta barış olmamıştı…

Kolyeyi aldığım tuhafiyeci yangında kül olmuştu…

O günden beri borç dengesi konusundaki tek rakibim de Yunanistan olduğuna göre acaba bu öngörü doğru olabilir miydi?

Durum tam olarak Amerikan filmlerinin dublajlarının efsanevi repliği 'lanet olsun adamım' durumuydu.

Oturup bir sigara yaktım.

O saatten beri de kolyeyi takmamaya karar verdim.

Ters bağlama yapıyorum…

Zaten Yonca da dedi; "Takma, bakan işler iyiye gider. Eğer gitmezse yine takarsın…"

Öyle olsun bakalım…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.