Seçme, seçilme ve popülizm yapma...

Yayın Tarihi: 23/10/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bugün size yazacaklarımı sakın ola ki bir kurgu ya da hayal ürünü sanmayın.

Yazacaklarım tamamen gerçek ve konusu da son zamanlarda kamuoyunun gündeminde sık sık yer alan 'Yurt Dışındaki Kıbrıslı Türklere Seçme Ve Seçilme Hakkı Tanınması' meselesidir.

Ha benim bu konudaki fikrimi sorarsanız, yılın en az yarısını burada geçirmeyenlere böyle bir hakkı verilmesi olanaksızdır, adaletsizdir ve mantıksızdır.

Neyse, uzatmayayım, size olayı anlatayım…

Geçen hafta sonu bir masa etrafında bazı dost ve akrabalarımla oturduk.

Dünya Atlası üzerinden gidecek olursak; 1 tane Ankaralı; 1 tane Sivaslı; 1 tane Serbest İrlandalı; 1 tane Londra'da doğmuş büyümüş ve hayatının yarısını orada geçirmiş amiyane tabirle 'Londrez' ve ben de dâhil 3 tane yerli…

Masadaki muhabbetin konusu Kıbrıs sorunundan başlayıp iç siyaset üzerinde döndü ve en son dolaşıp bu yukarıda yazdığım seçme seçilme hakkı meselesine geldi.

Konuyu açan Ankaralı arkadaşım "16 senedir bu memleketteyim, çocuğum da burada doğdu. Bu ülkenin sefasını sürdüğümden fazla cefasını, diğer tüm yaşayanlar gibi çekiyorum. Sağlıktan eğitime, ulaşımdan çevreye her türlü problemini yaşıyorum. Vergimi de enayi gibi ödüyorum zira gözümüzün içine baka baka vergi vermeden yaşayan zenginler var. Tüm bunların belasını ben çekerken, yılın 15 gününü bile bu ülkede geçirmeyen birisi nasıl gelip de beni yönetsin diye birini seçecek? Gelsinler bu ülkede yılın en az yarısını geçirsinler de ondan sonra bunu istesinler" diye kendini ifade etti.

Akabinde sözü alan Sivaslı da "aynen öyle, dediğin gibi en az 6 ay burada yaşayacak da kalkıp sonra bunu isteyecek" diye ekleyiverdi.

Konunun tam olarak ne olduğunu anlamayan İrlandalı arkadaşımıza durumu İngilizce olarak anlatınca "Whattt? You must be joking?" diye başlayan ve Türkçe mealiyle "böyle bir şey olmaz. İrlanda'da böyle bir şey hiç duymadım. Ben vergi verip, bu çok problemli ülkede yaşayacam da onlar da gelip oy verecek? Nere göre?" diye devam eden söyleme girişti ve sonuna da ekledi; "4 senedir buradayım, gidip de İrlanda'yı kim yönetecek diye oy vermem. Bu adil olmaz."

Ardından söze giren Londrez arkadaşımız "be arkadaşlar, doğrudur ben de karşıyım buna. Bu ülkede en az 6 ay geçirmeyen birisinin böyle bir hakkı olması hiç doğru olmaz. Gelip yılın yarısını burada geçirecek, delik deşik yollarda arabasını kıracak, yollara sövecek; iki de bir kesilen elektriklere sövecek. Sonra yapboz tahtası gibi değiştirilen bakanları ve hükümetleri görüp onlara da sövecek. Mis gibi bir adayı nasıl bir çöplük yığını haline getirdiğimizi görecek ve buna da sövecek. Sonra her gün yediğimiz zehirli sebze ve meyveler yüzünden nasıl kanserde dünya lideri olduk onu da gözleyip ona da okkalı küfürler edecek da sonra seçme seçilme hakkına sahip olacak. Yok öyle yağma…"

Masada benim de dahil olduğum üç yerliye hiç söz düşmüyor.

Halbuki, geçen gün basına da yansımış şekliyle 'olası bir referandumda biz da oy vermek isteriz' açıklamasına ben de iki lakırdı etmek isterdim.

Mesela "AB içinde yaşarken ve onun nimetlerinden faydalanırken, yılda 15 gün bile gelmediğiniz bir ülkenin bir nevi AB'ye giriş referandumu da sayılan o referandumda nasıl oy vereceksiniz? Hayır derseniz mesela, siz AB'de devam ederken, biz dışında kalmaya devam edeceğiz, bu mudur adalet?" demek isterdim.

Ama basınımızda görüyoruz, bu arkadaşlar bir oluşum kurmuşlar, siyasileri, sivil toplum örgütlerini ziyaret edip destek arıyorlar.

Ve yine basınımızdan gördüğümüz kadarıyla, bizim siyasiler ve diğer yetkililer de tamamen popülizm yaparak bu isteklere destek vermektedirler.

Ancak işin gerçeği, yukarıda anlattığım üzere, toplumun böyle bir şeye asla destek vermeyeceğidir.

Dolayısıyla, bu arkadaşlara diyeceğim odur ki, o ziyaret ettiğiniz partiler ve kurumlar sizi avutuyor.

Yalan söylüyorlar, olmayacak duaya amin diyorlar ve sizi oy deposu olarak görüyorlar.

Bilin istedim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.