Ya çözümle uğraşacaksın ya da çözümsüzlükle...

Yayın Tarihi: 28/10/15 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Pazartesi günü müzakerelerde son derece yoğun toplantılar yapıldı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu o toplantılarla ilgili bilgileri bugün gazetemizde okuyacağınız üzere şeffaf bir şekilde verdi.

Elbette Sayın Burcu en zor konu olan mülkiyet konusunda bazı yeni gelişmeler olduğunu vurguladı ancak ne oldukları konusunda gizlilik ilkesi gereği çok açık olamadı.

Fakat Barış Burcu'nun açıklamaların beni esas heyecanlandıran noktası Pazartesi günü yapılan toplantıların bir tanesinin her iki taraftan uzman hukukçuların katılımıyla yapılan 'federal yasaların yazımı' konusunda olmasıydı.

Elbette, henüz federal yasa yazma noktasında olduğunu söyleyemeyiz ancak Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün "olası bir ilerleme halinde, zaman kaybetmemek için federal yasaları nasıl hızla ve efektif bir şekilde yazabilir" şeklinde bir mantıkla toplantı yapıldığını söylemesi her bakımdan dikkat çekicidir.

Belki de müzakerelerde var olan hava bizim bildiğimizden daha da iyi bir noktadadır da kurulması amaçlanan devletin yasalarını nasıl yazılacak sorusu sorulabilmektedir.

Dereyi görmeden paçaları sıvamak eski bir özdeyiştir.

Ve doğruluğu bakidir.

Zira sıvanan o paçaların dereye kadar gidilmesi gereken o dikenli yolda bacakları çıplak bırakıp yaralayacağı muhakkaktır.

Fakat söz konusu Kıbrıs sorunu; adı konulmamış takvim de 2016 Mayıs olunca, sıvanan paçalar bize olumlu bir şeyler ifade edebilir.

Federal Yasaların en azından nasıl yazılabileceği konusunda iki tarafın görüşlerini ortaya koyması, bunu nasıl hızlı bir şekilde ortaya çıkarabileceği ortak zeminde irdelemesi, söz konusu takvim dolamdan neler olabileceğine bir işaret kabul edilebilir.

Çok mu iyimserim?

Efsanevi "Esaretin Bedeli" ya da İngilizce meali ile "Shawshank Redemption" filmindeki repliklerden birinde, Andy Duffrense (Tim Robbins), Red'e (Morgan Freeman) "Ya yaşamakla uğraşacaksın ya da ölmekle" der.

Bir başka yerinde ise yine Andy, Red'e "unutma Red, umut iyi bir şeydir, belki de en iyisi. Ve iyi şeyler asla ölmez" der.

Benim ruh halim budur.

Ya çözümle uğraşacaksın ya da çözümsüzlükle…

Zira ömür boyu hapse mahkum olan Red'in Andy'e cevaben dediği şu laf, hayat boyu dört duvar arasında çıkamayacak birisinin ruh halini yansıtmaktadır.

Şöyle der Red; "Umut tehlikelidir. Umut bir insanı deli edebilir. Bu iyi değildir…"

Peki size sorarım;

Elimizde umut etmekten başka ne olabilir?

Kendimizi bu dört duvar gibi etrafımızda çevrilmiş sistemde mi düşünelim; yoksa Andy gibi 600 metre lağım çukurunda ilerleyerek özgürlüğüne ulaşan birisi gibi mi hayal edelim?

Ben lağım borusu boyunca gidip tünelin ucundaki ışığa ulaşmak isterim.

Ve inanın bana, sonsuza kadar dört duvar arasında kapalı kalacağını düşünen Red gibi olmak istemem.

Keza, filmi bilirsiniz; en sonunda Red'de şartlı tahliyeden faydalanıp dört duvardan kurtulur.

Dolayısıyla umut etmek iyi bir şeydir.

Kıbrıs sorunundaki halet-i ruhiyem budur.

Başka türlü düşünürsem deliririm.

Hoş, çözüm konusundaki umutlu konuşmalarım sayesinde arkamdan gülüp laf edenler, delirdiğimi düşünenler de vardır.

Gülsünler…

Bilirsiniz işte, fiyakalı olmak için şu lafcığı da şuracığa yazmadan geçemeyeceğim;

Son güler iyi güler…

Ama bir farkla…

Ben sadece kendim için değil, hepimiz için gülmek isterim.

Zira bu çözüm, bu barış sadece ben isterim diye bu adaya gelmeyecek.

Kurtulmak yok tek başına…

Ya hep beraber, ya da hiçbirimiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.