Adı konulmamış 'al - ver' sürecine girerken...

Yayın Tarihi: 31/10/15 10:42
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Mayıs 2016'da başlayan Akıncı-Anastasiadis görüşmelerinde kritik Kasım öncesi son toplantı dün yapıldı ve liderlerin söz konusu ay içinde 'en az 6' kez görüşeceği açıklandı.

Yaklaşık 4 saat süren toplantı sonrası bastıran ani yağmurun sebebiyle yaklaşık 30 dakika gecikmeli yapılan açıklamada Espen Barth Eide'nin "Kasım ayındaki görüşmelerden sonra rutin açıklama yapmayacağız yerine ay sonunda doğru daha geniş kapsamlı bir basın toplantısı yapacağız" demesi çok dikkat çekicidir.

Neden?

Bu konuyu daha önce de yazmış, Kasım görüşmelerinin sonunda, en geç aralık başı, böyle bir toplantı olacağını ve o toplantıda ya 'çok ilerleme var, bu iş oluyor' deneceğini ya da 'görüştük ama görüş ayrılıklarımız çok' denerek bu işin bilinmezliğe atılacak demiştim.

Eide'nin bu açıklaması işte tam olarak buna işaret etmektedir.

Liderler, 2,5, 18, 20, 23 ve 25 Kasım günleri görüşmek için anlaşmışlardır.

Müzakereciler ve teknik komiteler ise aynı ay içerisinde her gün görüşecek denmiştir.

Aynı ay içerisinde ABD, Rusya, Almanya ve İngiltere Dışişleri Bakanları adaya ziyaretlerde bulunacaklardır.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın görüşme sonrası söylediği üzere, söz konusu bakanların en az 3 tanesi kendisini de ziyaret edecektir.

Kuşkusuz bu ziyaretlerin tümünün de aynı ay içinde yapılacak olması tesadüf değildir.

Anlayacağınız, adada iç trafiğin yanı sıra dış trafik da muazzam derecede artmış durumdadır.

Kasım ayı bu minvalde 'ya tamam ya da devam' ayından başka bir şey değildir.

Bunun adı bir 'son oyundur'.

Bazılarımız buna karşı çıkabilir ancak bu oyunun bir son oyun olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Liderler belli ki gelecek olan tepkilerden korktuklarından dolayı, Kasım ayında yapılacak olan 'yoğun' görüşmelerin bir 'al-ver' süreci olduğunu ifade etmekten de kaçınmaktadırlar ama bu tam da odur.

Kasım ayı, adı konulmamış bir al-ver sürecidir ve bu süreçte, toplumların belirli hassasiyetlerini gözeterek müzakere etmek durumunda olan liderlere hayati görevler düşmektedir.

Kaldı ki iki liderin sergilediği dostane tutum, aralarında dostane ilişki bize umut etmek için yeterli malzemeyi vermektedir.

2015 Nisan'ında seçilen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Rum toplumu nezdinde bir 'aziz' mertebesine yükseldiği malumdur.

Ve Rum halkı hiç olmadığı kadar çözüm yönünde istenç göstermektedir.

2004 Annan Referandumu 'hayrının' şimdilerde %50+ noktasına geldiğini gösteren birçok anket yapılmıştır.

Kıbrıs Türk tarafının, Nisan seçimlerinde çözümsüzlük cephesi Derviş Eroğlu yerine, %60.5 oyla Akıncı'yı seçmesi, 2004 'evetinin' sapasağlam durduğunu göstermektedir.

Rum Lider Anastasiadis'in, o referandumda tek evet diyen partinin lideri de olduğunu bu denklemin içine koyarsak, bu iş ya Kasım'da olur ya da olmaz.

Daha doğrusu, bu işi Akıncı-Anastasiadis çözemezse kimse çözemez.

Hiç birbirimizi kandırmayalım ve 'bu iş gene bitmez uzar gider' demeyelim.

Kasım sonu, en geç Aralık başı ortaya yazılı bir metin çıkmazsa Kıbrıs sorunu 2016'da da, 2017'de da, 2018'de da çözülmez.

Sebebi de malumdur; seçimler…

Bu durumda Kıbrıs sorunu çözülecek diye umut etmekten vazgeçebiliriz.

Geçen gün 'umut etmek iyi bir şeydir' diye yazdım, 'en son umut ölür' de dedim.

Ancak gelinen noktada, üzülerek söylemek isterim ki, 31 Aralık 2015, bu umudun öleceği tarihtir.

1 Ocak 2016 günü sabahı güneş sonsuza kadar bölünmüş, taksim edilmiş ve kendi yoluna gitmiş iki parçadan oluşan bir Kıbrıs adası üzerine doğacaktır.

Ya çözümle uğraşacağız ya da çözümsüzlükle.

Bunu da geçen gün yine yazmıştım.

Tekrar etmekte fayda görüyorum.

İçinde yaşadığımız garabet düzenden kurtulmamızın yegâne yolu Kıbrıs sorununda 'çözüme' ulaşmaktır.

Olası bir çözümsüzlük durumunda ise gideceğimiz köyün minareleri belirsizdir.

Dolayısıyla zaman çözümsüzlük yerine çözümle uğraşma zamandır.

Büyük resim yerine ufak parçalarla uğraşan 'dostlara' önemle arz ederim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.