Cumhurbaşkanlığı'nda bir öğle yemeği...

Yayın Tarihi: 07/11/15 09:45
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın basını bilgilendirme amacıyla başlattığı bir dizi kahvaltı, öğle ve akşam yemeği toplantılarından birine icabet ettik dün.

Çok değerli gazeteci ve köşe yazarlarının katıldığı öğle yemeği toplantısında gerek Cumhurbaşkanının son derece esprili ve rahat tutumu gerekse de sohbete katkı koyan arkadaşlarımızın sorularıyla çok güzel bir etkinlik olduğunu söylemek isterim.

"Her söylediğimi yazamazsınız be çocuklar" diye gülümseyerek toplantıya giriş yapan Cumhurbaşkanının o bilindik samimi tutumu toplantı boyunca sürdü.

Derinya konusundan, su meselesine; Kemal Deniz Dana'nın atanması mevzusundan kritik Kasım görüşmelerine, biz sorduk, Cumhurbaşkanı cevap verdi.

Arada Sözcüsü Barış Burcu ve Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu'da söz alıp konular üzerinde görüş belirttiler.

Mesela ben Nikos Anastasiadis'in son yaptığı 'Mayıs 2016'dan önce çözüm mümkün' açıklamasını sordum, Sayın Cumhurbaşkanı cevaben 'çok olumlu buldum, selamladım' şeklinde ifadelerde bulundu.

Ancak bazı konularda Anastasiadis'e eleştiriler getirmekten de geri durmadı.

Mesela GSM operatörleri meselesi.

Cumhurbaşkanı "biz her ne olursa olsun sözlerimizin arkasında olduk. Derinya, GSM ve radyo frekansları konusunda sözlerimizi tuttuk. Kendisinden de en azından bu GSM konusunda adım atmasını beklememiz abartı olmaz" dedi ardından da ekledi; "ben her toplantıda bunu sorarım, o da bana 'dur çıkayım buradan da bu konuya bakan yetkiliyi çağırıp onaracam' der ancak bir yol aldığı yok. Son toplantıda da öğrendik ki bu işin olması yasal olarak engelli durumdaymış. İyi de yasa dediğin şey insan yapısı bir şey, Allah'ın kelamı değil ki!"

Bence de öyle.

Bu işlerin ileri gitmesi konusunda radikal kararlar alınması şart ancak anlaşılan odur ki Rum tarafı bazı konularda atacakları adımları 'KKTC'nin tanınmasına yol açacağı' endişesinden çıkamadıkları için atamıyorlar.

Cumhurbaşkanı da bunu düşündüğünü ifade ediyor zaten ve diyor ki; "onlar istedikleri pencereden bakabilirler ancak kesin olan şey burada bir kurum olduğudur ve ben de o kurumun başındaki kişiyim. Bu gerçeği yadsıyamayız."

Benim anladığım, Cumhurbaşkanı bu konuda veya mümkünse başka bir konuda Rumlardan ileri bir adım bekliyor.

Haklıdır da.

"Sınır kapılarındaki kâğıtları kaldıracağız dedik kaldırdık; Derinya'yı açacağız dedik açtık, e artık onlardan da bir adım beklemek hakkımızdır" diyor ve yine altını çizerek ekliyor; "sakın yanlış anlaşılmasın. Müzakerelerde son derece olumlu bir havamız vardır ve özlü konularda son derece olumlu ilerlemeler vardır. Size diyebilirim ki hiçbir müzakere döneminde bu denli ilerlemeler yaşanmadı ki zaten bunu taraflı tarafsız tüm çevreler de dile getirmektedir. Sayın Anastasiadis'in erken bir çözüm istediğine inanırım ve aynı şekilde Türkiye'nin de bu konuda samimi olduğuna inanırım. Dolayısıyla, biz iki lider olarak bu dönemde bunu başardık başardık; biz başarmazsak bizden sonrakiler nasıl başarır doğrusu bilemiyorum."

Burada da Sayın Cumhurbaşkanına kelimesi kelimesine katılıyorum.

Kendisi de çok açık şekilde vurguladığı gibi ortada son derece güzel bir momentum vardır ve yine bize ifade ettiği üzere, Sayın Cumhurbaşkanı, eğer süreç uzarsa bunun kaybolmasından korkmaktadır.

Yerden göğe kadar haklıdır da zaten.

Buna istinaden Kasım görüşmelerini ve bunun sonunda yapılması planlanan, gelinen durumu gözler önüne serecek toplantıyı da sordum Sayın Cumhurbaşkanına.

"Kesin bir tarih veremeyiz. Ancak yapılan Kasım toplantıları bir bütünün parçaları olduğu için her toplantı sonrası açıklama yerine genel bir toplantı yapılacağını zaten teyit ettik. Her toplantı arası zaman kaybı olmasın diye böyle bir karar aldık" diye cevap veren Cumhurbaşkanı "elbette o düşünülen toplantıda olumlu şeyler açıklamak istiyoruz" ifadelerini de kullandı.

Ne yalan söyleyeyim, bu satırlarının yazarının bu hayattaki en büyük dileklerinden birisi de bu zaten.

Bekleyip göreceğiz artık.

Ha bu arada, Sarayın yemekleri nefisti, aşçıların ellerine sağlık ancak toplantı sonrası sunulan olağanüstü lezzetli ekmek kadayıfının mucidi Barış Burcu'ya da takılmadan duramadık.

"Yahu Barış Abi, amma ufak parça verdiniz ekmek kadayıfını, tadı damağımızda kaldı…"

Barış Abi geri durur mu, cevabı hemen verdi; "Ben bunlara bütün versin dedim ama acıdılar, böldüler, vermediler size bütün bütün…"

Bu defaya Barış Abi… Mümkünse sini ile ama…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.