Yeşil Yol'da beraber; Yeşil Hat ile ayrı...

Yayın Tarihi: 19/11/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Londra'ya ilk kez 1991 yılında gittim.

O zamanlar memleketten def olup gitme hayalleri içindeydim diye hatırlıyorum da aradan 20 seneden fazla geçmiş hala daha aynı hayaller içindeyim…

Neyse, konu bu değil.

Bilirsiniz işte, Londra'ya kaçma teşebbüsünde bulunan zavallı Kıbrıslı Türk'ün çalışabileceği 2-3 sektör vardır.

Ya restoran, ya kuru temizleme ya da biraz şanslı iseniz mini-cap işleri.

Sülalesi restorancı olan bir ailenin ferdi olarak bana tabii ki restoran dalgası düştü.

Bilenler bilir, İngiltere'de restoranlarda çalışmak aşağı yukarı madende çalışmak kadar ağır bir iştir ve çalışma saatleri uzundur.

Hayda, nerden girdik şimdi buraya?

hikaye bu da değil…

Hikaye şu;

İşe başladığımın ilk haftası bir sabah dükkana adamın biri geldi.

İçeri girer girmez bağırmaya başladı;

"Re giriye Tahsin, re gumbaro…"

Tahsin (Niyazi) dediği kişi restoranın sahibi olan amcamdı.

İçimden 'kimdir be bu deli? Tipide hiç yabancı gelmez' diyerek uzanıp 'Yes sir' dedim.

Ancak arkamdan uzanan amcam 'hah geldi deli' deyip 32 dişi ortada gülerek ahbabına uzanıp sarıldı…

Ardından da 're Nigoli, re gumbaro' diye seslenip, aslında Rum tarafında doğup büyümemesine rağmen, Rum bir makinistin yanında çalışıp bülbül gibi öğrendiği Rumcası ile Nigoli ile konuşmaya başladı.

Ne yalan söyleyeyim o güne kadar hiç canlı bir Rum görmemiştim.

Şaşkın şakın iki ahbabın el şakaları ile süslü konuşmasını dinledim.

Meğer adam amcamın restoranın sebze tedarikçisi imiş, yıllardır beraber iş yapıyorlarmış.

Bir Kıbrıslı Türk ile bir Kıbrıslı Rum!

Şimdiki zamanda iki toplum arasında artık evlilikler yaşanırken, o gün benim gördüklerim size normal gelebilir.

Ama değildi işte.

Sınırların kapalı olduğu, internet denen şeytan icadının daha icat edilmediği günlerde kimilerimizin Rumları uzaylı zannettiği zamanlardan bahsediyorum…

O gün içime düşen şey şu oldu;

"Nasıl olur da Kıbrıs'ta birbirimizi kesmek isterken, gurbet ellerde dost olabiliyoruz?"

Bunlar neden aklıma geldi peki?

Onu da söyleyeyim…

İngiliz Muhafazakar Parti Milletvekili David Burrowes'un önerisi ile geçen Pazartesi İngiliz Lortlar Kamarasında Kıbrıs konulu bir oturum düzenlenmiş.

Bu konunun ayrıntılarını bugünkü nüshamızda bulabilirisiniz.

Burrowes, toplantı sonrası açıklamalar yaparak önemli şeyler söylemiş ama şu söylediği şey son derece manidar…

Hatta manidardan öte traji-komik de denebilir.

Bakınız ne demiş Burrowes;

"Kıbrıslı Rum ve Türklerin, burada Londra'da Green Lanes'de (Yeşil yol) beraber yaşarken, çalışırken, sosyalleşirken, orada 'Yeşil Hat' ile ayrılmaları üzücüdür…"

Biri Green Lanes…

Diğeri Green Line…

Yahu gerçekten tanrıların bize oynadığı oyun bu mu?

Buna bir de 'Yeşil Ada' Kıbrıs'ı ekleyelim…

Yeşil Yolda birleşen, beraber çalışan, yiyip içen, sosyalleşen, evlenen, çocuk eden, beraber ağlayıp gülen Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler…

Ve Yeşil Hat ile 41 yıldır ayrılan, evlerinden yurtlarından koparılan, köylerinden uzakta ölüp giden; o hat boyunca bazen birbirlerinin karşısına dikilip karşılıklı taş atan, küfür eden, bu cennet adayı ortadan ikiye bölen Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler…

Ateyizler gelip bunu da açıklasınlar diyeceğim ama açıklayamazlar.

Bunu kimse açıklayamaz…

Ne biz, ne onlar ne de başka biri bu durumu açıklayamaz.

Yeşil Adanın dışında ne güzel birleşiyoruz.

Yeşil Adanın içinde bir güzel ayrılmayı marifet biliyoruz.

Ben bunları o zaman da anlamakta zorlanırdım, şimdi ise hiç anlayamıyorum.

Deli miyiz acaba?

Ne istiyoruz?

Ne?

Tam olarak ne istiyoruz?

Londra'da, Sydney'de, Ottowa'da ve hür dünyanın her yerinde beraber yaşamasını biliyoruz da bu kıç kadar kara parçasının içinde neden birbirimizi yemekle meşgulüz?

Ah be Kıbrıslı kardeşim ah…

Yeşil Yol'da beraber; Yeşil Hat ile ayrı…

Bravo be Kıbrıslı…

Bravo…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.