'Sorulan' soru...

Yayın Tarihi: 03/12/15 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs sürecinde kritik günlerden geçiyoruz ya, uluslararası dev aktörlerin devlet büyüklerinin biri geliyor biri gidiyor…

Dün bildiğiniz gibi adamızdan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geldi ve geçti.

Bugün de bir diğer süper güç olan Amerika Birleşik Devletlerinin Dışişleri Bakanı John Kerry geliyor.

Ama biz önce düne dönelim.

Sabah saat 9.30'da Ledra Palace'da basın emekçileri bekleşiyoruz.

Rum Dışişlerinin bize tahsis ettiği otobüs çalışır durumda, biz ise sınır kapılarında 1996 Derinya olaylarında yaşanan olayların resimlerine bakıp tartışıyoruz.

"Ne gerek var bu resimlere hala daha?" diye soruyor Selim Sayarı, "yok be abi" diyorum "ama duruyor işte" diye de ekliyorum.

Selim Abi'yi bilirsiniz işte, 20 küsur senedir Lefkoşa'dan bildiriyor…

"Hayatımız 450 sene olsa da 20 senesini bu işe versek (Kıbrıs sorununa) anlarım da o kadar değil yahu. Nereden baksan üçte birini yedik bu sorun için" diyor Selim Abi her zamanki nüktedanlığı ile…

"E ben? 43 yaşındayım, tümü Kıbrıs sorununa kurban gitti" diye cevaplıyorum bunu, Selim Abi "o da doğru" diyor, hep birlikte otobüse binip Rum Dışişlerine doğru yola koyuluyoruz.

Bizim etkisi olmayan Dışişleri Bakanlığı binasından daha küçük ama son derece modern binaya vardığımızda, çok yoğun bir güvenliğin yanı sıra yoğun da bir ilginin olduğunu gözlemliyoruz.

Soru soracağımı ümit ettiğimden, kafamda sorularımı hazırlamışım.

Koskoca Lavrov'u karşımızda bulmuşuz, soru sormamak olur mu?

Ancak basına sadece 4 soru sorma şansı verileceğini, üstelik bu soruların Kıbrıs Rum, Rus, Kıbrıs Türk ve Uluslararası basın diye paylaşıldığını da duyunca iyiden moralimi bozdum.

Ama yine de bir şeyler yapabilirim diye iç geçirip, Kıbrıs Türk medyası adına orada bulunan arkadaşlarımızla durumu istişare ettik.

Bunun sonucunda da bir soru hakkımızın içine nasıl iki soru sokuşturabileceğimiz konusunda kafa patlattık.

Kıbrıs Gazetesinden Emine Davut Yitmen ve Genç TV'den Fatma Kişmir Ablamla oturduk iki soru hazırladık.

Dedim ki "lazım bu silah ambargosu işini soralım…"

İlk başta gereksiz bulunan sorum, sonradan kabul görünce, önce Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Lavrov'u reddetmesi, görüşmemesi üzerine kurduğumuz sorunun kuyuruğuna ABD'nin kaldırdığı bu silah ambargosu meselesinin Rusya'ya karşı bir adım olup olmadığını bağlayıverdik...

Ondan sonra da Emine'nin soruyu sorması konusunda fikir birliğine vardık.

Arada Emine'ye "aman ikinci soruda seni durdurmaya kalkarlarsa gülerek devam et" diye de uyardım.

"Merak etme sen" dedi Emine ve beklemeye başladık.

İki kafadar görüşmeden çıkıp geldi ve özellikle Lavrov'un Türkiye'ye yüklenen ifadelerini dinlemeye başladık.

Ve elbette, Ortodoks kardeşi Kasulides'in ona bu konuda attığı destek atışlarını…

Sonra soru-cevap kısmına geçtik ve basın grupları sorularına başladı.

Ancak ne olduysa sıra bize geldiğinde oldu.

"ABD'nin Kıbrıs'a uyguladığı silah ambargosunu kaldırmasını Rusya'ya karşı atılan bir adım olarak mı değerlendiriyorsunuz?"

Soru buydu ve soruldu.

Sorulmasıyla birlikte Kasulides'in yüzünde bir endişe hasıl oldu.

Yaklaşık 5 metre uzağımda olduğundan kendi gözümle gördüm, ondan şey ediyorum.

Ardından Lavrov tekrardan 'soruyu anlamadım' deyince, zorda kalan Kasulides araya girdi ve endişeli bir gülümseme içinde durumu anlattı.

Rum Dışişleri Bakanı, Lavrov'a "Amerikan Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın güvenlik ve savunma amaçlı silah satışı ihtimalini yeniden gözden geçirdi ve bu kararı aldı" deyince şaşkınlığını daha da belli ederek ev sahibi Bakanı dinleyen Lavrov, silah satışını kastederek, Kasulides'e "Kime? Kime?" diye peş peşe sorular yönelttiğini izledik…

Kasulides ise endişeli bir gülümseyişine devam ederek, "Kıbrıs'a" diye yanıt verip, "bu Amerikan Kongresinin kararıdır" deyince, Lavrov, medyaya dönerek, "Kıbrıs- Amerikan ikili ilişkileri ile ilgili yorum yapmak istemiyorum" diye yanıtı geçiştirdi.

Böylece bizim soru basın toplantısında ufaktan da olsa buz gibi bir hava estirdi ve Kasulides'in canını epey sıktı.

Zannımca, ikili, ortak toplantıdan sonra bu konuyu konuşmuştur ama bunu teyit etmemize imkânımız yok tabii.

Yine de Salı günkü Davutoğlu toplantısında soramadığım soru için yaktığım ağıtı (ve dünkü köşe yazımı) düşününce bu kez daha mutlu olduğumu ifade edeyim.

Bugün de Kerry toplantısı ve aklımda kılçık sorular var…

Ancak umutsuzum…

Zira soru kabul edilmeyecekmiş…

Halbuki ne güzel de ısınıyorduk…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.