Belirsizliğin belirgin ettiği bazı şeyler...

Yayın Tarihi: 16/12/15 08:17
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Planın yolda olduğunu haber verdiğimiz dünkü manşetimize Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu'nun 'daha o aşamada değiliz' şeklinde açıklaması dışında yalanlama gelmedi.

Ancak Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları…

Ardından AB Bakanı Volkan Bozkır'ın açıklamaları…

Sonrasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamaları…

Türkiye'nin Eski AB Bakanı Dr. Beril Dedeoğlu'nun açıklamaları…

Ve en son olarak dün BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin açıklamaları ile bizim gündeme getirdiğimiz plan haberi birlikte düşünülürse, ortaya daha da net bir büyük resim çıkmaktadır.

Bu açıklamaların ortak paydası, Kıbrıs Sorununun çok kısa bir süre içinde bir uzlaşı, ardından bir beşli konferans ve referandum ile sonuçlanacağı gerçeği üzerine kuruludur.

Çok mu inanılmaz geliyor?

Evet, kulağa saat saat inanılmaz geliyor ama durum budur…

Ve tüm bu hızlı gelişmelerin başında Mustafa Akıncı'nın 26 Nisan günü sandıktan çıkması vardır.

Sadece o mu?

İki liderin hemen başlattığı görüşmelerde vardığı hayati mülkiyet mutabakatı da vardır.

Dünyanın en büyük ülkelerinin peş peşe ziyaretleri vardır…

Eide'nin IMF ve Dünya Bankası başta olmak üzere, mülkiyet için arayıp bulduğu finansal kaynak vardır…

Ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in bir Pazar, hem de Türkiye seçimlerinden 1 hafta önce Türkiye'ye yaptığı ani ziyaret vardır.

Hepsinden öte, Suriye'de süren kanlı iç savaşın Avrupa kapılarına yığdığı mülteci dramı ise kesin vardır.

Haliyle, Türkiye'nin eline geçen büyük koz ve AB sürecinde açılmaya başlayan dondurulmuş müzakere başlıkları apaçık vardır.

Ondan çok öte ve en önemlisi, Kıbrıs sorununun artık sürdürülemeyen çözümsüz şimdiki durumu vardır.

Yani açık ve net olarak, ada üzerindeki bu durum miadını doldurmuş, yeniden bir ayarlama yapma zamanı gelip çoktan çatmıştır.

Bu durumda birkaç şey kesin, birkaç şey ise belirsizdir.

Kesin olan şey, ortaya bir planın çıkacağı ve o planın oylanacağı bir referandum olacağıdır.

Bu artık kaçınılmaz bir şekilde ortada durmaktadır.

Dahası, böylesi bir referandumun ilan edildiği gün, o referandumda Rumların evet diyeceği de kesindir.

Niye?

Zira, ikinci bir hayır oyunun adanın bölünmesini sonsuza kadar kalıcılaştırmasının yanı sıra, Kuzeyin statüsünün yükseleceği gerçeğidir.

KKTC tanınır demiyorum ama ona yakın bir düzen kurulması kuvvetle muhtemeldir ve Rumların en büyük korkusu işte budur.

Bana sorarsanız Kuzeyden evet çıkma ihtimali de son derece yüksektir, zira, konu eğer tazminatlarsa, ki öyledir, bunun ekonomik açılımı (halli) çok rahat bir şekilde anlatılacaktır.

Dolayısıyla, ben Kıbrıs Türk'ünün çekincesinin plan çıktığı güne kadar süreceğini düşünenlerdenim.

Garantiler konusunu ise Türkiye ile diğer garantörlerin görüşeceğini ve bağlayacakları düşünürsek, oradan çıkacak olan sonucun büyük oranda kabul göreceği de muhakkaktır.

Ancak süreç içerisinde kesin olmayan bazı şeyler de mevcuttur.

Kesin olmayan şeylerden birincisi büyük devletlerin referandumla birlikte çıkacak olan sonuçtan ne amaç güttüğüdür.

Eğer Kıbrıs adasının birleşmesi amacı güdülüyorsa, o zaman sorun yoktur, bu her iki toplum başta olmak üzere, uluslararası toplumun da yararına olacaktır.

Velev ki amaç adayı bir referandum vasıtasıyla bölmek gibi gizli bir ajanda varsa, o zaman işler değişir.

Referandumda Güneyin asla hayır diyemeyeceğini varsayarsak, bu hayırın Kuzeyden gelmesi, bu senaryoda tek yoldur.

Böylesi bir hayır oyunun bizi götüreceği yer ise tamamen muammadır, bilinmezliktir.

Kuşku yok ki böylesi bir bölünme durumunun, sadece ada üzerinde değil, tüm bölge üzerinde de kalıcı deformasyonlar yapmaya namzettir diye düşünüyorum.

Hani, mikrofonu her eline alan yerli yabancı devlet büyüğü, adada ulaşılacak kalıcı bir çözümün tüm bölge üzerinde etkisi olacağını zikreder ya, benim tez de bunun üzerine kuruludur.

Uzun lafın kısası, Kıbrıs adası, son hız, hatta dörtnala bir nihai sona doğru koşmaktadır.

Ve bu koşunun sonunda adanın yeniden birleşmesi çok kuvvetle muhtemeldir.

Ancak, siyaseti bilirsiniz işte, bazen olmadık anlarda olmadık aksilikler çıkabilir.

Maharet o olmadık aksilikleri orijinal fikirlerle bertaraf etme yeteneğinden geçmektedir.

Burada da iş en başta iki toplumun liderlerine ve yine iki toplumun bizzat onlara vereceği desteğe kalmaktadır…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.