Kıbrıslı Türklerin hayaleti...

Yayın Tarihi: 03/02/16 08:19
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Dün Rum basını, Nikos Anastasiadis'in Davos'taki üçlü zirve sırasında BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'a sunduğu mektubun haberleri ile dolu idi.

Anastasiadis'in Pazartesi günü Ulusal Konsey'de dağıttığı ancak anında basına sızdırılan belgedeki yazılanlar çok da bilinmeyen şeyler değil.

Ancak beni aklıma takılan şey Rum liderin bu önemli zirvede Ban'a bir şey sunarken, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın neden bir şey sunmayıp "aha bunlar da bizim Türk tarafının pozisyonudur" dememesidir.

Neden sunulmadı?

Kıbrıs Türk tarafının müzakerelerdeki bu tutuk hali daha ne kadar gözümüze batmaya devam edecek?

Mustafa Akıncı'nın müzakereci olarak atadığı Özdil Nami nerededir?

Ne bir demeç ne bir mülakat ne bir bilgi…

Özdil Bey nerededir?

Dahası Kıbrıs Türk tarafı bu müzakere süreci içerisinde nerededir?

Türkiye'nin AB süreci için hayati öneme haiz Rumlar tarafından bloke edilen başlıkların açılması konusunda pazarlık etmesi, bizi bu süreçte görünmez bir noktaya mı çekmiştir?

Kıbrıs sorununun iki tarafından birisi olduğunu iddia eden Kıbrıslı Türkler aslında taraf olmaktan çıkarılmış mıdır, nedir?

Hal böyle ise, yıllardır Kıbrıs Rumlar tarafından sürdürülen "Kıbrıs sorunu Türkiye'nin işgali sorunudur dolayısıyla muhatabı biziz" şeklindeki argüman kanlı ve canlı bir şekilde hayat bulmuş demektir.

Kıbrıslı Türklerin hayaletleştirilmesinin , by-pass edilmesinin, beraberinde getireceği tehlikelerin adedi saymakla bitmeyecek kadar çoktur.

Öyle ki, Türkiye, haliyle önce kendi halkının çıkarlarını ön plana alacak, biz ise işin içindeki bir grup "tip" olacağız.

Ben bu durumu ava giden köpekbalığının üzerine sinen balıkların haline de benzetirim.

Halk dilinde 'komşuda pişer, bize de düşer' şeklinde anlatılan bu durumun aslında 'umduğumuzu değil, bulduğumuzu yeriz' şeklindeki gerçekle de dümdüz orantılı olduğunu buradan belirtmek isterim.

İşi ve lafı dolandırmadan söylemek gerekirse, Türkiye açık ve net olarak Rum tarafı ile pazarlık etmektedir.

Bunun en son örneği AKEL davetinde yaşanmıştır.

Türkiye Devleti, Güney Kıbrıs'ın en köklü partisi olan AKEL'in bir numaralı adamını Türkiye'ye davet etmiş, görüşmüş ve garantiler konusunda pazarlık yapmıştır.

Hem de en üst düzeyde, Başbakanlık seviyesinde…

Peki biz Kıbrıs Türk tarafı olarak mütekabiliyet çerçevesinde Atina'ya çağrıldık mı?

AKEL'in bu taraftaki tarihsel yoldaşı CTP mesela…

Çağrıldı mı?

Söz konusu bile olmadı.

Kıbrıs Türk liderliği buna tek kelam etti mi?

Etmedi.

CTP ya da UBP veya herhangi bir parti etti mi?

Hayır, tıs yok.

İşin bu noktasında aklıma, bizzat takip ettiğim, Derviş Eroğlu'nun müzakerecisi Kudret Özersay'ın Atina'ya yaptığı tarihi ziyaret gelmektedir.

Tarihi diyorum zira gelinen noktada yapılan bu ziyaretin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

O ziyarette Özersay, yarım saat planlanan Yunan Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Anastasios Mitsialis ile görüşmesinde tam 5 saat kalmış; toplantı sonrası fotoğraf verilmemesi üzerine anlaşılmışken, boy boy pozlar çektirip, tüm dünya basınına konu olmuştu.

Bu durum elbette özelde Kudret Hoca'nın, genelde ise Kıbrıs Türk halkının kendini kabul ettirme çabaları açısından bakıldığında tarihi bir başarıydı.

Şimdiki müzakerecimizi ise ara ki bulasın…

Ama ben Özdil Bey'e de çok kızacak değilim çünkü bu 'kayıp olma hali' bizzat Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın bile pasifleştirilmeye başlandığı bir ortamın normal sonucudur…

Uzun lafın kısası, Davos Zirvesi ile doruğa çıkan Kıbrıs müzakerelerinin olumlu bir şekilde sonlanması ihtimali, hem liderlerin ortaya özlü bir adım çıkaramamaları, hem de Şubat ayı için sadece iki kez görüşmeyi planlaması minvalinde belirsizlik durumuna itilmiş gibi durmaktadır.

Bunlara tuz biber ekecek bir şekilde, Anastasiadis'in adet 2018 yılını işaret eder gibi "benim görev sürem sonuna kadar bu iş olacak" demesi ise artan bu çözüm umutlarına açık bir darbedir.

Daha evvel defalarca yazdığım gibi, 2016 yılındayız ve geçen her dakika, her saat ve gün, Kıbrıs'taki federal çözüm çabalarını yavaş yavaş öldürmektedir.

Her iki liderin de defalarca tekrarladığı üzere eğer bu bir son şans ise, yıldızlar bizim için dizilmiş ise ve tüm dünya arkamızda ise, o zaman daha ne?

Daha ne?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.