Akıncı, CTP, çözümsüzlük...

Yayın Tarihi: 03/03/16 08:33
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Artık yazacak bir şey yok.

Aylardır kavgasını verdiğimiz, bin tane manşet, köşe yazısı ve haber yazdığımız su anlaşması dün Ankara'da imza edildi.

Buz gibi tekelleşme ve özelleştirme olan bu imzanın vebali ise CTP ile ortağı UBP'nin boynuna kaldı.

İkiz kardeşlere hayırlısı olsun diyoruz…

Bundan sonra ihale süreci başlayacak, özel şirket gelip su kuyularımıza, yağmur sularımıza kadar el koyacak.

Her birimizin evine tarlasına pahalı fiyattan bir saat takıp, kendi öz suyumuzla birlikte, Türkiye'den gelen suyu bize satacak.

Oh ne ala…

Kısacası gücümüz yetmedi…

Suyun özelleştirilmemesi için verilmesi gereken kavga verilemedi…

Maaş tehdidi, bazı sendikaların gereksiz eylemleri, halkın duyarsızlığı derken gelinen nokta budur…

Ve bunlar daha iyi günlerimizdir…

Bu imzadan sonra gündemde ekonomik protokol vardır…

Orada da aldığımız bilgilere göre limanların ve telekomünikasyonun özelleştirilmesi mevzusu var…

Ama hiç boşuna konuşmayalım bence…

Zira bu kurumlarımız da çatır çatır özelleştirilecek ve adanın Kuzeyinin kolonize edilme çabaları hızla artarak devam edecektir.

Bu noktada, dün imza edilen su anlaşmasına Güneyden gelen bir tepkiye değinerek devam edelim…

Güneyin en büyük partilerinden AKEL sözcüsü Yorgos Lukaidis vasıtasıyla bir açıklama yapmış ve aynen şöyle demiş;

"Kıbrıs sorununun çözümü için çabaların ortaya koyulduğu bir dönemde, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında su anlaşmasının imzalanması ciddi bir ek sorun yaratmaktadır. Kabul edilemez ve özünde yeni sömürgeci içerikli söz konusu anlaşmaya Kıbrıslı Türklerin içerisinden yoğun tepkilerin gösterildiği koşullarda, bizden bu anlaşmayı kabul etmemizin beklenmesi asla mümkün değildir.

Bu meselede izlenebilecek tek yol, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye arasında devletlerarası ilgili anlaşmanın yapılmasıdır ve böyle bir anlaşmanın elbette Kıbrıs sorununun çözüm ilkeleriyle ve çerçevesiyle bağdaşır olması gerekir. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasındaki anlaşmanın çözümden sonra bizi bağlayacağına dair fikirler gerçek dışıdır ve olası böylesi yönelimler kritik bir noktada olan müzakere sürecine çok ciddi zarar verecektir."

AKEL'in açıklamasında doğruluk payı yok mu?

Var.

Nedir o?

Anlaşmanın çözümle birlikte ulaşılacak olan Federal Cumhuriyet ile Türkiye arasında yapılması kısmı…

Ama bunun yerine biz ne yapıyoruz?

Kendi kendimize suyumuzu peşkeş çekiyoruz.

Federal Kıbrıs'ın kurulmaya çalışıldığının zannedildiği şu günlerde, gördüğümüz şey Kuzeydeki devletin statüsünü yükseltme çabalarıdır.

Bu da yetmiyormuş gibi, gidip bir çözümün en büyük parametreleri arasında olan Güzelyurt'un geri verilmesini bir tarafa bırakıp "Güzelyurt verilmez, bizimdir" deyip, yeni yatırımları tanıtmaktan geri durmuyoruz.

Bu arada müzakereleri yürüten Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ne su ne de hükümetin Eğitim Bakanının yaptığı provokasyon dolu "Güzelyurt verilemez" açıklamasına ses çıkarmamaktadır…

Benim anladığım Cumhurbaşkanı Akıncı işleri oluruna bırakmıştır…

CTP-UBP hükümetinin çözümcü kanadı olan CTP ise hükümet programına konulan "11 Şubat 2014 metnine bağlıyız" şerhine rağmen ortağının yaptığı çözüm karşıtlığına göz yummaktadır.

Tüm bunlardan anladığım odur ki, bu ülkenin en büyük çözüm güçleri olduklarını iddia eden Cumhurbaşkanı Akıncı ve CTP, KKTC'nin statüsünü yükseltme çabaları içerisinde girmişlerdir.

Gizli ajandaları buysa, kendileri ilerde, 2004 yılında çözüm için ele geçen en büyük fırsat olan Annan Planına hayır diye AKEL ile birlikte Kıbrıs'ın sonsuza bölünmesini sağlayan baş mimarlar olarak anılacaklardır.

Bravo diyorum…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.