Öğretilmiş değil; yaşanılmakta olan çaresizlik...

Yayın Tarihi: 04/03/16 08:41
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Su meselesine son vermek, artık yazmak istemiyorum ama anlaşılan odur ki bu konuyu daha çok yazacağız…

Neçin da derseniz, geçen gün su protokolüne imza atan Başbakan Ömer Kalyoncu, dün ayağının tozuyla mecliste bir konuşma yaptı, attığı imzaya kılıf bulmaya çalıştı.

İfadeler TAK bülteninden, aynen aktarıyorum;

"Başbakan Ömer Kalyoncu, bu suyun Türkiye'den geldiğini ve Türkiye'nin bu suyu ülkeye isterse vereceğini herkesin bilmesi gerektiğini ifade etti. Kalyoncu, suyun nasıl yönetileceği konusunda büyük tartışmalar yaşandığını anımsattı. Su konusunda üç metin ortaya çıktığını ve bazı maddelerin değiştirildiğini ifade eden Başbakan Kalyoncu, "bu suya ihtiyacımız yoktur diyebilecek kimsenin bulunmadığını" vurguladı.

"Bizim olmayan bir suyun peşkeş çekilmesi mümkün değildir" diyen Başbakan Kalyoncu, suyun bize belli şartlarda gönderildiğini ve gönderenlerin de belli bir güce sahip olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydetti."

Duydunuz mu?

Suyu gönderenler belli bir güce sahipmiş da bunun göz ardı edilmemesi lazımmış…

Malumun ilanı nedir?

İşte bu ifadelerdir.

Nedir bu ifadeler?

"Ben bu ülkenin Başbakanı olarak yürütme organının başıyım, memleketi resmen yönetmesi gereken kişiyim ama bu topraklarda benden büyük mecralar var."

Başbakanın ifadelerinin Türkçe meali bu demektir.

Bu açıkça Türkiye ne derse, ne isterse yaparız anlamına gelmektedir...

Başbakanın dediği gibi 'belli bir güç' de değildir bu, düpedüz bir güçtür, memleketin kontrolündedir.

Ve bu şekilde, Kıbrıslı Türklerin yönetme iradesi gasp edildiği sürece bizim bu memleket içinde hiç ama hiç sözümüz geçmeyecektir.

Kimse kusura bakmasın ama ne gidenin ne de gelecek olanın bu vesayet sistemi altında başarılı olma şansı yoktu, yoktur.

Bu dediklerime karşı çıkan ve beni "öğretilmiş çaresizlik" ile suçlayacak olan arkadaşlar boşuna uğraşmasın çünkü bunun adı 'yaşanmakta olan, yaşanılan çaresizliktir', başka bir şey değil.

Dolayısıyla önümüzdeki günlerde gündemimize oturacak olan 2016-2018 yılı ekonomik protokolündeki dayatılan maddeleri de çatır çatır içimize sindireceğiz.

Aralarında telekomünikasyon idaresi de olmak üzere KKTC Deniz Limanlarının özelleştirilmesi, sendikal hakların kısıtlanması, maaşlarda yeni düzenlemeler gibi konuları içeren protokolü de ne yapsak ne etsek imza edeceğiz.

Niye?

Çünkü etmez isek maaşlar ödenmez, aktarılması gereken paralar aktarılmaz.

Kaç paraymış o miktar?

2016-18 arası toplam 3,5 milyar TL…

Malın fiyatı bu…

Fenanıza mı gitti?

1974'ten hatta daha da öncesinden beri böyle yaşadığımızın farkında değilseniz, ben size buradan yazayım da farkında olun.

Türkiye, hem yavrusu hem de uydusu olan KKTC'de istediğini istediği şekilde yapma özgürlüğüne sahiptir.

Parayı veren düdüğü çalmakta, talimatı da ardından çakmaktadır.

Onun için bana "Türkiye ile istişare edeceğiz" masalı okumayın zira istişare etmek için elinizde belirli bir güç olması gerekir.

Sizin ise elinizde hiçbir şey yoktur.

O eskiden var olduğu söylenen "Kıbrıs Türk sevgisi" de artık çoktan gıcık kapmaya dönüştüğüne, beslemeler silsilesi olarak görülmeye başladığımıza göre, Pollyannacılık da bir yere kadardır…

Ha bu arada, ekonomik paketle ilgili düne kadar Kıb-Tek'in özelleştirme işlerinden ayrı tutulacağı yönünde bilgilerimiz vardı ancak bazı kaynaklarımız bunun doğru olmayabileceğini, elektriğin özelleştirilmesi konusunda baskılar olduğunu söyledi.

Şaştım mı?

Şaşmadım.

Kıb-Tek özelleşir mi?

Bir taraftan "maaş ödemeyiz" tehdidi, diğer taraftan da elektrikler kesilirken den "satın gitsin" sığlığı olduktan sonra çatır çatır özelleşir.

İstişareci arkadaşlara önemle duyurulur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.